Koptum onları arkamda bırakarak; Önce savruldum Yemen
çöllerine; sonra dönüp
geldim kavruk Anadolu topraklarına yeniden Sırtımdaki giysiler
eskimişti.
Silahımın kabzası aşınmıştı. Ellerim çatlak
çatlaktı. Bir tek yüreğim sağlamdı.
Bir tek o aşınmamış, eskimemiş, yıpranmamıştı.
Sarıkamış dediler istikamet Sarıkamış... Sarıkamış nire ben bilmem...
Bildiğim
oydu ki memleketime.. Köyüme Sarıkamış'ı geri
aldıktan sonra dönebilecektim...
Olsun evvel Allah dönerdim. Savaşarak ölsem de
dönerdim." Sağ kalsam da
dönerdim. Biz arkadaşlar hep inanıyor ve biliyor ki ...
Savaşarak ölen
Askerlerin Ruhları dönerler sevdiklerinin yanlarına... Onun
için ölümden.
Savaşmaktan Korkmuyorduk.
Küçük bir tepe gibi duran Allahuekber Sıra
dağlarına tırmandıkça daha büyüyor
üzerine bir başka dağ biniyor onu aşılıyorduk; bir başka dağ gürleyerek
geliyordu. Kar gürleyerek
iniyordu üstümüze. Beyaz bir
örtü gibiydi kar anamın döşek
çarşafları gibi
aktı. Bir ara komutan geçti yanımızdan. Padişah efendinin
damadıymış. Onun
adına orduları vekâleten yönetiliyormuş. Şık bir
adamdı. Çalımlı çalımlı
sürüyordu atını. Yanında bizlere yol
göstermeye geldiğini söyleyen Almanlar
vardı." Alman ne bilir Allahuekber'leri"? demişti bir
köylü Erzurum
da bize. Yazık olacak size. Ama Enver var. İstanbul'da sultanın
akrabası. O
bilir dedik. "Bilmez, dediler" Allahuekber bir bilinmez. Paşanın aklı
almaz onun derinliğini
büyüklüğünü
yüceliğini. İnanmadık inanmamıştık.
Söylediğine köylünün. Sür
ettik dağlara. Çamurun bittiği yer de Kar , Kar ın
bittiği yerde tipi tipinin bittiği yer de boran oluyor yağıyordu
üstümüze doğa
.Bize geri dönün der gibiydi. Gelmeyin der gibi iki
yana sallanan dev
ağaçlar. Bize dönün der
gibiydi. Göğsümüze vuran boran.
Dönmedik. Çünkü bizim
önümüzde yüreğimiz
gidiyordu. İnancımız gidiyordu. Düşünün
birileri nin bizi bu Dağlara süren
Birilerinin bir şeyler bildiğini sanıyorduk.
İşte orda yanılıyorduk.
16 sindeki Mehmet oğlu Mehmetçik-ki hepimizin adı oydu,
Neden Nisan değil amca
Neden Mayıs değil amca; Neden Kar' ın Benim boyumu aştığı Bir ayda bu
dağlara
vurdular bizi. Biz düşmanı yenmeye mi mevsimleri değiştirme
yemi gidiyoruz?
Çocuk haklıydı. Sanki mevsimleri değiştirmek
üstümüze bir ölüm gibi
çöktü.
Karları püskürtüp Baharı getirmek
istiyorduk. Bigalı Mehmet oğlu Mehmetçik
" uykum geldi," dedi. Yattığı siperde Atın üstünde
can verdi Maçkalı
Mehmet oğlu Mehmetçik. Toprağa ekilen fideler gibi yan yana
sırlı gömülüyorduk.
Karlara Bahara açan gelincikler gibi mahzun.
Ölünce insanin boynu düşerdi,
kolları düşerdi. Biz insan değildik sanki yada
ölmüyorduk. Siperde, Ayakta,
Konuşurken hayal ederken karılarımızı çocuklarımızı
sevgililerimizi Anamızı
Babamızı yani dünyanın en güzel
düşünü kurarken
göçüp gidiyorduk. Yüreğimiz
dışında her şey bırakıp gitti bizi. Çaresizliğe isyan edip
aklını
yitirerek ölenler
oldu, Ne olduğunu
anlamadan ölenler oldu... Bizden geriye kalanlar geriye
dönenler odlumu
bilmiyorum. Ben çamurlu dağın koyağında hayata
dönmüş bir kuşburnuyum. Yüz
yıllık bir yalnızlığın ölüm döşeğimiz olan
Karların için gelip geçenleri
görüyorum. Onlara El ediyorum Dallarımı sallıyorum
beni görmüyorlar. Ben onları
görüyorum. Ben biz Mehmet oğlu
Mehmetçiklerin yüreğini hala çarptığı
yerlere
gelip o yürek atışlarını dinlemek için. Gelenleri
görüyoruz. Torunlarımızı
görmüyoruz.