Kral İsteyen Kurbağalar

 


Kurbağalar demokrasiden bıkmış;
Bir vak vak, bir kıyamet,
İllallah. Medet.
Gökleri tutmuş bağrışmaları.
Peki, demiş vak vak tanrı;
Krallık yapıvermiş cumhuriyeti.
Ağzı var dili yok, vurdumduymaz
Bir kral inmiş göklerden.
Ama öyle güm diye düşmüş ki mübarek göle,
Bizim çamurlugiller
-Ki, bilirsiniz, bir hayli ödlek ve semelektirler-
Cup diye atlayıp suya,
Her biri girmiş bir deliğe.
Bir kral kalmış ortada bir de sazlar.
Yaman bir dev geldi sanmış kurbağalar:
Uzun zaman kimse çıkarıp başını
Bakamamış kralının yüzüne.
Oysaki korktukları şey bir kütükmüş sadece.
Ama öyle ciddi, öyle heybetliymiş ki kütük
İlk çıkan kurbağa zor çıkmış yüze
Korkudan litreye litreye
Yaklaşmış koca devletliye.
Kurbağalar bakmış bir şey olmuyor yaklaşana:
O zaman artık koşan koşana.
Kralın dört bir yanı kurbağa dolmuş
Gelip omzuna oturanlar bile olmuş.
Bu ne biçim kral
Vur ağzından lokmasını al.
Yoo, demiş kurbağa milleti;
Bu kadar susmak olmaz.
Başlamışlar yeniden dert yanmaya
Vak vak tanrıya:
Aman, ne olursun, demişler
Bir kral yolla ki bize ağzı burnu oynasın.
Peki, demiş tanrı vak vak
Bir balıkçıl yollamış, her yanı oynak.
Ağız dersen işlek işlek:
Sağa bir gaga, sola bir gaga;
Her gagada bir kurbağa;
Ye babam ye.
Bizimkiler basmış yine yaygarayı,
Bu sefer kızmış artık vak vak tanrı:
Sizin oyuncağınız mıyım ben, demiş;
Demokrasi veririz, vak vak.
Kral indiririz gökten,
Uslu, akıllı, babacan,
Yine vak vak.
Kesin artık şamatayı,
Bir yiyip bin şükredin yeni krala:
Yoksa daha beteri gelir ha.

  Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu
 




Kaynak: Başlangıçtan Bu Güne
Fransız Şiir Antolojisi
Hazırlayan: İlhan Berk
Türkiye İş Bankası Kültür Yyayınları, Eylül 2001
ISBN: 975-458-282-3



  
  Jean de La Fontaine