Eisden,Belçika’nın bir maden kasabasıdır.
Madencilerin yaşadığı Tuinwijk’te(Bahçe Mahallesi) dünyanın her kıtasından insanla karşılaşmak
olanaklıdır.Bu güzel mahallede
yaşayan birinci kuşak göçmenler anayurtlarının değerlerini korumaya çalışırken
genç kuşaklar da yerli kültürle ana baba kültürü arasında bir yerlere tutunma
kavgası verirler.Ancak bu çatışmalar
arasından – birçoklarının görmek istemediği – tüm farklılıkların harmanlandığı
bir göçmen kültürü yeşerir.Bu
kültürün en değerli dayanağı,ben ve
ötekiler kavramlarından uzak dostluklardır.
DÖŞEME Varidattı; Uyur uyanık bir kuyumcu Pişirdi arzın külhanında elması Ve ışığa yolladı yeniden Sılası gurbeti ters yüz edilmiş Kilime renk,güle
ter oldu Gece ayan,gündüz
beyandı Ayan beyan sandık biz de her şeyi. Çoklarını gördük ki adanmıştılar Giysiler sırtlara oturmamışken daha Gözleri yollardaydı zaman terzisinin Yeni kumaşlar mı, Yeni canlar mıydı beklenen... Seçilmesi zor, Anlatılması daha bir zordu bu hikâyelerin ...
GİRİŞ :
Bu evde Türk
oturur, Şu evde
Marok, ötekinde Yunan... Kiracısı
İtalyan’dı geçen yıl, Polak madamın Şimdi belki
İspanyol’dur, belki de Flaman
Bu
bahçe,terkide getirilmiş bir ülkedir Bensiz
beneksiz özlemler açar
Bu
bahçe,samanyollarından derlenmiştir Denk düşer
düşlerine göçmenlerin
Bu dil,necedir diye soruyorum? “Sıcacık aş
kokuyor.”diyor yaşlı adam Ya şu,bir ağızdan söylenen şarkılar? “Yüreğimizi
ayrımsız sarmalıyor.” diyor
çocuklar.
HİKÂYAT
MevrouwElsa’nınAnlattığıdır
Bak,diyor, MevrouwElsa; Gözleri
kocaman bir Akdeniz Şu hümayunu
İtalya’dan aldım, Üstüne
Hollandalı laleler işledim Şu fincanlar
Çin işidir, Kongo’nun
kahvesi Türk usulü
pişince daha mı lezzetli ne?
Kaktüsler
getirmişti kocam, Yıllar önce
Büyük Sahra’ dan Alaz alaz
açsın da Güneşi
çağırsın istemiş Isınsın diye
yurtsuz yuvasız çocuklar.
Bakmasını
bilirsen görürsün sen de Yazgısı
yaprağındadır Hintli nilüferin, Rüzgârın
suya dediğini bilen ketum Gönül çelen,
ayartıcı;nazı naz... Ve kutlu
doğumlara adanmış olsa da Kıskanır
goncaları, Göğsüne
taktığı için aşk haritası karışmış kızlar.
Bu
bahçelerde çiçekler yediverendir Ev içleri
öteki mevsimler kokar Şu ömrü
talan edilen guguk kuşu Şu göllere
tutsak kayıklar Afili düşler
kursalar ardından kanal botlarının Umut
buralıdırlar artık,buralıdır çocuklar. “Gitmek”göçmen dilinde Yalnızca
gelecek zamanlı bir eylem olmuştur nicedir…