Çorum Müzesi

 

        “Ağzı kulaklarına varıncaya dek gülmesinden, yaşama baharda merhaba dediği anlaşılıyor ”  diyor meslektaşı Sayın Ali Zülfikar onun için.

 On iki kardeşin en küçüğü ve tam beş buçuk yaşında okula başladı. “Gözü kör olası” para onu köyünden etti ve İstanbul’a vurdu yolu. Bakkal çırağı oldu önce, sonra terzi kalfası. Ama kafa, öğretmen kafası… İllâ öğretmen; illâ  “efendi adam”  olacak. Öyle inandırmış, kim inandırmışsa. Öyle efendi olup olmadığını bilemesem de, “öğretmen” timsali çalışkanlığı “zâhir”… Yıllarca sabahları gazete satmış, yarım günlüğüne ortaokula gidip, akşamları da terzide geçirmiş.  Neyse ki, Öğretmen Okulu’na atıvermiş kendini… Lâkin gelin görün ki, “gözü kör olası” yine rahat bırakmıyor; zengin çocukları boyalı kalemlerle süslerken defterlerini, onun yalnız düşlerini süsleyebilmekte renkler –belki de hiç farkında olmadan-.  İsmail kurşunkalemle yetinmek zorunda, gözü kör olsun!

Bu sefer kör olmasın mı demeli; resim dersi uğraştırır durur Çoban’ı. Evet olmasın; hayal gücü bu, tekerleğe bile yeni bir yüz biçmiş, dört köşe çizmiş. Aynı eller ona kaderini çizdirmiş! Okuduğu okulun yatakhanesinde ağabeylerinden biri elindeki fotoğrafın portresini çizer lâkin pek benzetemez. Çoban da buna gülünce daha iyisini yapabiliyorsa yapmasını söyler ona ve dört köşe tekerlek çizen çocuk fotoğrafı âdeta kopyalar. Böylece yolu hiç düşünmediği çok farklı bir dünyaya doğru akmaya başlar.

                                              

İsmail Çoban; resmine felsefeyi, edebiyatı, mistisizmi, politikayı ve aklınıza gelebilecek daha bir sürü kavramı katarak; onu önce kendi dünyasında, sonra da sanat dünyasında bütünleştirdi. Bütün gerçek sanat eserlerinde olduğu gibi İsmail Çoban’ın resimlerinde de her izleyici farklı bir tabloyla karşılaşır. Güneş misali; her baktığınızda farklı yerde, farklı boyutta ve en önemlisi farklı renklerde görürsünüz onun tablolarını.

         Bu göreceliğin yanında Çoban’ın eserlerindeki en önemli ayırt edicilik, inanılmaz bir toplumsal gerçekçiliğin hâkimiyetidir. İnsanın içinde daima var olan “gerçek” iyimserlik ise, bu toplumsal var oluşun en güzel örneğidir. Hayatı boyunca “üstün insan” fikrini benimsemiş, hastaların dâima yok edilmelerini savunmuş Nietzsche dâhi, hayatında bir ve son kere hasta bir ata acımışsa (Ölümü bu atın tekmesiyle gerçekleşmiştir.), bu insanların içinde gerçekten bir iyilik tohumunun varlığının kanıtıdır. Bu iyilik tohumları beslenip, filizlenip büyüdüklerinde de “sevgi” çıkar ortaya. İnsanlar birbirlerine sevgilerini anlatmak için de, içlerinde var olan kocaman elleriyle sımsıkı sarılırlar. İşte bu sarılma insanın içindeki gerçek iyimserliğin bir sembolü gibidir.

         Gurbeti her dâim içinde taşıyan bir Türkiyeli İsmail Çoban. Lâkin ona bu gurbet acısını çektiren, dilinden ve kültüründen ayrı kalmak değil, insandan ayrı kalmaktır. İnsanların kendilerine edindikleri sınırlardır onu yalnızlıklara sürükleyen. İşte Çoban bu can sıkıcı sınırları, sanatın diliyle zorlamayı ve aşmayı öğrenmiş ve büyük bir ustalıkla başarmıştır. Lâkin bunu yalnız kendisinin ve yalnız resimle aşması pek mümkün değildir. Buna istinaden sanatçı, Avrupa Çorumlular Derneği Başkanı olarak vakıfla birlikte, Çorum’a modern sanatlar müzesi ve güzel sanatlar fakültesi kurulması ile ilgili proje hazırladı.

                                      

İsmail Çoban, projesiyle ilgili fikirlerini açıklarken kültür ve sanatın bir toplu için ekmek ve su kadar gerekliliğinden de dem vurdu. Ek olarak, insanların bu sanat ihtiyaçlarının sonradan kazanılmayıp, tabiatında var olduğunu açıklayarak, kültür mirasımızın geçmişine, disiplinin sanat için de ne kadar gerekli olduğuna ve daha nelere değindi:“İnsan yalnız ekmekle yaşamaz. Sanat ve kültür toplumun değerleridir. Sanat ve kültür toplumların anlaşmasına, karşılıklı verecekleri değerlerle kaynaşmasına öncülük yapar. Sanatsız, kültürsüz toplum tuzsuz, tatsız bir çorbaya benzer.

Çorum, 7 bin yıllık tarihi ile Anadolu kültürlerine yataklık yapmış Hitit, Asur, Met, Fars, Helen (Yunan İmparatorluğu), Roma İmparatorluğu daha sonra Bizans, 11. yüzyılda Danişment Beyliği sonradan da Moğolların yenilmesiyle, Emir Celalettin Bayrağı, 14. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu gibi medeniyetlere toprak olmuş ve 1923'den bu yana Türkiye'nin kültür ve sosyal politikasında büyük yer almış tarihe sahip güzel bir kenttir. Çorum, bağrında bir sürü kültürü saklayan bir tarih kitabı gibidir.

      Çorum'un Boğazköy, Alacahöyük, Büyük Gülücek, Kuşsaray, Güzelcedere, Kaletepe, Kale (Eğercidağ) Kalehisar, Kalmkaya, Gerdekkaya, İskilipteki Duvarmezarları, Melih Gazi, Güzelcedere, Gerdekkaya, Bayat, Kızılcapelit beldeleri, tabiat parkları, camileri, medreseleri, kaplıcaları ve türbeleriyle görülmeye değer tarihi turistik güzelliklerine sahip olduğunu bilmekteyiz. Lakin sadece bilmemiz bildiklerimizi anlatmamıza yetmemektedir. Bir sanat kurulu olarak Çorum'u dünyada ki sanat ve kültür arenalarında tanıtmak, bu güzel beldeyi temsil etmek, inanıyorum ki her Çorumlunun severek yapacağı görevdir.

         Türkiye Cumhuriyeti’nin politik, ekonomik ve sanatsal tarihi içinde çok önemli bir yeri olan Çorum, bir endüstri kenti olması yanında, değerli sanat ve kültürüyle de ülkemizde ve dünyada büyük bir mozaiğin bir parçasıdır. Çorum Kornet ( Gürkam Coşkun), İbrahim Çiftçioğlu, Sait Maden, G. Cücenoğlu gibi uluslararası arenada yer isim yapmış ve daha adını saymadığımız yüzlerce sanatçı yetiştirmiştir. Bu kapasitenin değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlerin de yerinde kullanılmasında ve sanat ve kültür yaşamında Çorum'un Avrupa standartlarıyla ölçülü bir düzeye getirilmesinde hepimize bir görev düşmektedir.

         Türkiye'nin bu güzel beldesini kültürel ve sanatsal alanlarda daha ön sıralarda, hak ettiği yerde görmeyi arzulayan Vakfımız ve sanatçı ben: İsmail Çoban, sunacağımız ve gerçekleşmesini de yararlı gördüğümüz, "Modern Sanat Müzesi" ile ve Hitit Üniversitesine bağlı gelişmiş bir Güzel Sanatlar Fakültesi'nin eklenerek verimli çalışmalarda katkıda bulunmayı üstlenmek istemekteyiz. Ülkemizde şu ana kadar devlet yönetiminde olan birçok müzemizin bir konserve kutusu ya da sanat biriktiren mezarlıklardan öteye gidemediklerini maalesef gözlemliyoruz. O yönden şimdiye kadar görevi büyük ölçülen müzeler, kültür ve sanat evleri, her saat ve her gün gidilmesi gereken kültür yuvaları görevini yerine getirememektedir. Bir kentte ve ülkede müzelerin yararı hesaplanmadan masraf kaynağı olmasının önüne geçilememiş ve bu yönden de müze binaları yanlış hesaplamalar yüzünden belediyelere, şehir idarelerine ve Kültür Bakanlığına masraflarıyla yük olma durumundan ileri gitmemiştir.

Bunun tabiî ki çeşitli sebepleri vardır. Başlıca sebep Müzelerin yönetimine gerekli önemin verilmemesidir. Müzelerin görevi sadece resimleri toplayan sanat mezarlığı olmamalıdır. Müze idarecilerinin yetersiz bilgisi de bir müzenin kültür ve ekonomi sorununu çözemez. Konusunda uzman olmayan başarılı bir öğretmenin veya memurun yersiz atanması, devlet politikalarının istikrarsız tutumu müzelerin çökmesine sebep olmuştur.

Uluslararası çalışmalar yapan müzeleri örnek alırsak bu böyle değildir. Müzeler sanat ve kültür beldesi olmalı ve çeşitli projeleriyle kentlerin sanat, kültür ve hatta turizm politikasını etkilemelidir. Çorum'da kurulması ön görülen müzenin bahsettiğimiz gerçekçi yapılar temelinde kurulması düşünülmelidir. Bir kültür evinin de günümüzde kazanç getirip, kendini döner sermayesinden finanse etmesi örneğine çok rastlıyor ve bunu Çorum’da da uygulamak istiyoruz. Ve bu yolun da sanatı yaşamın bir parçası olarak görmekle başladığına inanıyoruz.
’ Türk milletinin tarihî bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin güzel sanatlara sevgisini mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirle besleyerek inkişâf ettirmek millî ülkümüzdür.’ ( Mustafa Kemal ATATÜRK )

Bundan 50 yıl öncesine döndüğümüzde, Türkiye çapında birkaç küçük müze dışında Ankara ve İstanbul bile modern sanat müzesinden, sanat galerilerinden mahrumdu. Bugün de İstanbul'da özel bir iki müze dışında görmeye şayan bir Devlet Müzenin hasreti çekilmektedir. Başkentimiz Ankara'da daha uluslararası ölçüde bir müzemiz olmadığına şahit olmamız biz, Avrupa'da yaşayan sanatçıları üzmektedir.

Vakfımız, bu sebeple Avrupalı Çorumlular Derneği’nin de destekleriyle Çorumlu sanatçılarımız, işadamlarımız ve bütün vatandaşlarımızın katkılarına da derinden güvenerek Modern bir Sanat Müzesinin kurulmasının önünün çekilmesini planlamaktadır.

Bir modern müzenin görevlerini açıklamak ve o düzeyde bir çalışma yapmakta yarar görüyoruz.

1- Müzenin bir sanat ve kültür merkezi olması gerekir.
a) Dünya standartlarında görgüye değer bir koleksiyonun hazırlanması.
b) Toplumun faydalanacağı bir kitaplığın kurulması.
c) Kalcı ve değiştirilecek sergiler için Çorum’da istihdam sağlanması.
d) Kültürel konferanslar, edebî günler ve diğer imkânları içine alan; sinema, tiyatro ve müzik gibi diğer dalları ilgilendiren kültür çalışmalarını işleyen programlara yer verilmesi gereklidir.

2- Müze zengin bir koleksiyon mekânı olmalıdır.
a) Çorumlu sanatçılar olarak bu koleksiyonun başlangıcında katkıda bulunmamız gerekmektedir. Bu başlangıcı işadamlarımızın desteklemesi ve gerekli atılımlarda da yardımları gerekir. Son olarak da, devletin destekleri düşünülebilir ki bu konu tamamen politikada partiler üstü bir tutum içinde uygulanırsa yararlı olur. Kalıcı olacak bu koleksiyon müzenin temelini atmayı sağlar.
b) Müze çalışmaları modern dünya görüşleriyle yönetildiğinde ve organize edilecek sempozyum, bienale, sinema, tiyatro, edebiyat, müzik, sanat günleri ve sergileri ile zaman içinde projenin masraflarını karşılayacağı gibi, gelecek misafirlerin Çorum'a getirdikleri kazançla hem turizme katkıda bulunulacak, hem de uluslararası alanda şehrimizin turistik tanıtımına yardımcı olunacaktır. Çorum'da aralıklarla düzenlenecek enternasyonal bir Hitit festivali folklorik ve kültürel zenginliklerimizin de dünyaya gösterilmesini sağlayacaktır.

Projenin Finansman Kaynakları
           - Sponsorlar (Avrupa ve Corumdaki Çorumlu işadamları, küçük bağışlar, Avrupa Çorumlular Derneği ve Sanatçılar)
                - Avrupa Birliği Kültür Fonu
                - T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Güzel Sanatlar Fonu

Bu projenin gerçekleşmesi için bir ön plana ve konsepte ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç öncelikle bağışlardan gelen gelirlerle gerçekleştirilir. Bu da projenin ne kadara mal olacağına dayanır.

İkinci hareket yapılmış planlar ve hazırlanmış konseptle Avrupa Birliği kültür fonuna müracaat etmekten geçmektedir. Eğitimi, sanatsal, kültürel ve turistik gerçekleri güzel sergilediğimiz takdirde projenin % 80' ini kapsayan bir harcamanın Avrupa fonundan ödemesinin yapılması ve hatta ileride gerçekleşebilecek projelerin harcamalarının aynı düzeyde finanse edilmesi mümkündür ve bunun için sağlıklı bir projenin hazırlanmasına ihtiyaç vardır. Aynı proje Hitit üniversitesinde kurulacak Güzel Sanatlar Fakültesi’ni de destekleyecek ve onunla ortak projelere imza atacaktır. Bu şekilde geliştirilmiş bir projenin Çorum kentinden çıkan beyin gücünü Çorum’a bağlayacağı gibi dış şehirlerden de aynı güçte kaliteli kişi ve beyinlerin Çorum’a gelmesini sağlayacak ve Çorum’un ekonomisine, turizmine, sosyal yaşamına ve kültür yaşamına büyük katkılar getirecektir.

Bir örnek vermek gerekirse, İstanbul’da anlatılmaya şayan özel Sabancı Müzesi bir sergi yaptı. Gelirleri 40 milyon dolarla ölçülen sergi, masraflarını karşıladığı gibi ikinci bir serginin finansmanını sağlamıştır. Bu tür profesyonel çalışmalar her şehirde yapılabilir. Bu tip girişimler o şehrin tanıtımına, uluslararası alanda yerinin yükselmesine yardım edeceği gibi ülkede de itibarının artmasına imkân sağlayacaktır.

       Tarihî kalıntılarıyla Çorum, dünyada başka bir beldenin sahip olmadığı imkânlar saklamaktadır içinde. Bu değerlerin sanat, kültür ve turistik alanda iyi pazarlanmasıyla çok kısa zamanda kentimizin, endüstri dalında olduğu gibi kültürde de istenilen amaçlara ulaşacağına inanmaktayız. Bu tip gelişmeler gelecekte aydınlarımızın dışarıya gitmesini engelleyecek, dışarıdan da aydınların Çorum’a gelmesini sağlayacaktır. Böyle sağlıklı bir projenin gerçekleştirilmesi için Vakfımız ve ben gerekli proje çalışmalarını daha detaylı planlamak ve gerçekleştirmek istiyor ve buna inanıyoruz.”  (03.03.2007)

  Derleyen: İlknur Sisnelioğlu