Zonguldak’ın Ereğli İlçesinde, 1971 Yılının soğuk
bir Şubat Gecesi doğdu.
İlk ve orta öğrenimini ve Yüksekokul eğitimini yine aynı coğrafyada tamamladı.
İlk aşkla, liseyi bitirdiği yıllarda, Kefere Limanı adlı şiirinde anlattığı
yoksul mahallede tanıştı.
Çok erken yaşlarda alkol sebebiyle kaybettiği işçi bir babayla, kalbi kırık bir
annenin ilk çocuğudur.
İlk aşkın getirdiği duygu yoğunluğu ve henüz çok küçük yaşlarda tanıştığı aile
içi sorunların baskısı, onu şiirin şefkatli sığınağına itmiştir. Nazım ve Hasan Hüseyin ile
başlayan şiir yolculuğu yaklaşık bin şiir ve 20 yıl gibi bir süreyle bugüne gelmiştir.
Yaşamı boyunca birkaç kez aşkı tatma şansına erişmiş olan şair, politik
duruşunun yanı sıra, sevdiği kadınlara beslediği duyguları, şiirinde temel
kaynak olarak biçimlendirmeye çalışmış ve ana tema olarak insan sevgisi,
hoşgörü, emek, aşk, yalnızlık ve hüznü (mümkün olduğunca mızmızlanmadan)
işlemiştir.
Şiirinde hiçbir akımın etkisinde kalmamayı, hatta eleştirmenlerin tüm
yönlendirme çabalarını özellikle ret etmiştir.
Yaşadığı şehrin temel geçim kaynağı olan Demir Çelik Fabrikasında çalışabilmek
gayesiyle ruhuna çok uzak bir meslek olan çelik üretimini seçmiş, sonraları bunu
hayatının en büyük hatası olarak ifade etmiştir.
Askerlik hizmeti sona erdiğinde, söz konusu fabrikaya da dönemin politik
nedenlerinden ve adam kayırmacı ortamın bir parçası olmadığından girememiş ve yirmili yaşlarının
başında, İstanbul’a, çok küçük yaşlarda ayrılmak zorunda kaldığı annesinin
yanına, doğup büyüdüğü kente kırgın duygularla göçmüştür.
Ağır sanayi kolu olan birçok fabrikada çalışmış, eve döndüğü yorgun gecelerde
uyumak yerine, şiirle sabahlamaya gayret etmiştir.Hiç evlenmemiş olan Hayrettin
Turan, asıl kimliğim dediği şairliğini, daima yüreğinin bir köşesinde bir
sevgili misali onurla taşımıştır.
Şiirlerinde yalın bir dil kullanmaya özen gösteren şair, şiirin tüm halk
kitlelerinin anlayabileceği bir dilde ve durulukta yazılması gerekliliğini
(inatla) savunmuştur.
Hep bir uzak yol kaptanı olmayı düşlemiş ve hayatının ilk yirmi yılında
öğrenciliğinin yanı sıra, babasına ait küçük takalarda kah midye çıkarmış, kah
balıkçılık yapmış ve açık denizlere, deniz fenerlerine, elbette gemilere olan
hayranlığıyla şiirini beslemiştir.
Dolayısıyla, denize dokunan tüm kıyılara sevdalı bir hayat sürmüş olan şair,
her anlamda yaşadığı tüm olumsuz koşullara rağmen, insandan yana umudunu
yitirmemiştir.
Ödülleri:
Uğur
Mumcu Şiir Ödülü - 2007
Gündüz
Kitabevi Onur Ödülü - 2007
Kaynak: Özlem Turan (Kardeşi)