ana sayfa (son sayı) h@vuz'dakiler iletişim-erişim yapıt gönderme yerleği ilkelerimiz arşiv

 
İlhan Berk
 

         

(Manisa, 18 Kasım 1918 -) Şair, yazar.

 

Asıl adı Emrullah İlhan Birsen. N. İlhan Berk imzasını da kullandı. Hesna Hanım ile davavekili Veli Bey'in oğlu. Ma­nisa'da 8 Eylül İlkokulu'nu ve Manisa Ortaokulu'nu bitirdi; bir söyleşisinde çocukluk yıllarını şöyle anlatır: "Çocuklu­ğum Manisa'da geçti işte. Manisa'da, Dervişane Mahallesi'nde oturuyorduk. Altı kardeştik. Bunlardan ikisi kız, dör­dü erkekti. Babam, annemden ayrılıp başka bir kadınla ev­lenmiş, bize ağabeyim bakıyordu. Ben bu küçük evde önce ilkokula, sonra da ortaokula gittim, ilkokulun üçüncü sını­fında beni okuldan alıp mahallemize yeni taşınan bir dişçi­nin yanına verdiler ve ben onun yanında üç dört yıl çalıştım. İlkokul diplomasını sonradan o dişçi aldırttı bana ve yine onun gözetiminde ortaokula gittim."

Ortaokuldan sonra Balıkesir Necatibey İlköğretim Okulu'ndan mezun oldu ve Giresun'un Espiye ilçesinde iki yıl ilkokul öğretmenliği yap­tı. 1945'te Gazi Eğitim Ens. Fransızca Bölümü'nü bitirerek Zonguldak, Samsun ve Kırşehir'deki ortaokullarda Fransız­ca öğretmeni olarak çalıştı (1945-55). Daha sonra Ziraat Bankası Yayın Bürosu'nda çevirmen olarak görev yaptı (1956-69); buradan emekli oldu. Bodrum'da yaşıyor; evli ve bir çocuk babasıdır. Seçme şiirleri İspanyolca ve Fransızcaya çevrilen şairin Dakka Üniversitesi (1987) ve Bursa Üniversitesi'nden (1988) aldığı "fahri doktorluk" unvanları bu­lunmaktadır. Günaydın Yeryüzü hakkında "komünizm pro­pagandası" yaptığı gerekçesiyle açılan dava, daha sonra zamanaşımına uğrayarak düşmüştür.

İlk şiirlerini 1935'te Manisa Halkevi'nin Uyanış adlı dergisinde yayımladı. Önemli ölçüde Nâzım Hikmet etkisinde kaldığı Güneşi Yakanların Selamı adlı ilk kitabı da gene Manisa Halkevi yayını olarak 1935'te yayımlandı. B. Necatigil'in "Şiirimizin Evliya Çelebi'si. Kıtalar, kentler, insanlar görüyor, ölçüyor, biçiyor; denizcidir, topoğraftır, tarihçidir. Kısaca, görmüş geçirmiş bir seyyah-ı âlem", M. Fuat'ın "Sanki şiirin kırk türlü yazılacağını kanıtlamak için gelmiş", M. H. Doğan'ın "Şiiri anayasası bellemiş" diye tanımlayarak Türk şiirinde çok özgün bir yere oturttukları I. Berk, 1935-55 yılları arasındaki yirmi yıllık döneminde, gerek Servetifünun-Uyanış, Yeryüzü, Kaynak, Yeditepe gibi dergilerde ya­yımladığı şiirleri, gerekse söz konusu dönemin ürünleri olan İstanbul, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı ve Köroğlu ki­taplarında toplumcu gerçekçi anlayışa bağlı şiirler yazdı.
Bu yılların ilk ve en önemli verimi olan İstanbul (daha son­ra İstanbul Kitabı) içerik ve biçim açısından toplumcu gerçek­çi sanat anlayışına bağlı olduğu kadar, aynı anlayışın çok be­lirgin şairlerinden de etkiler taşır, İstanbul'u, sarayları, cami­leri, "kurşun kubbeleri", kıyı gazinolarını, meyhaneleri, kah­vehaneleri, kitapçıları; işçisi, hamalı, marangoz ve tezgâhla­rıyla müthiş "kalabalık" bir kent olarak kuran İ. Berk, içerik­te, birebir ölçüsünde Nâzım Hikmet etkisinde kalırken, uzun dize kuruluşundan yana tavrıyla da daha çok W. Whitman etkisindedir. Destansı yönünün ağır bastığı ve "Türk Walt Whitman'ı" olarak adlandırıldığı bu dönemin ürünleri olan Günaydın Yeryüzü ve Türkiye Şarkısı, İstanbul'dan farklı ola­rak İ. Berk şiirinin "kırsal" ve "doğa"ya açıldığı şiirler olarak öne çıkar. Öğretmenlik görevi nedeniyle Anadolu'yu daha ya­kından tanımasının zorunlu sonucu olan söz konusu kitaplardan Türkiye Şarkısı, tarlası, tapanı, ırgatı, ağası, çarığı, saba­nı, rüzgârı ve ovasıyla "kırsal"ı, bir başka deyişle "köy"ü ve "köy gerçeği"ni anlatır. Günaydın Yeryüzü'nde ise şiirlerin nesnesi köy ve köylüden çok, çiçekleri, bitkileri, bağı bahçesi, ağaçlan ve dereleriyle bütün bir "doğa"dır. Toplumcu gerçek­çi anlayışa bağlı olarak yazdığı son kitap olan Köroğlu ise ge­lenekten yararlandığı bir "destan" çalışmasıdır ve İstanbul, Günaydın Yeryüzü ve Türkiye Şarkısı adlı kitaplarında oldu­ğu gibi, şiirsel kaygılardan çok, toplumsal kaygıların ağır bastığı bir kitap olarak öne çıkar. Sözcüklerin öncelikle anlam yönünden gözetildiği bu şiirlerde şiirin yapı sorunları, sözcük seçimi ve dize işçiliği, şiirin taşıdığı içeriğe kıyasla daha geri plandadır. Bu dönemde, bağlı olduğu sanat anlayışı ve etki­lendiği şairler nedeniyle "nasıl" söylediğinden çok "ne" söy­lediğini önemseyen bir şairdir; yaşadığı ülkenin sorunlarını şi­irin sorunlarından çok daha önemli sayar.
Galile Denizi, İ. Berk şiirinde bir dönemi kapayıp yeni bir dönemi açan karakteriyle ayırıcı öneme sahiptir. Bundan sonraki yapıtları İkinci Yeni'den divan şiirine, kendi atlasını kurmaktan düzyazı şiirlere, aforizmalardan harfleri, nesne­leri ve semtleri sevmeye dek genişleyen çok kollu bir şiir ır­mağının ürünleri olarak değerlendirildi. Yaşanan köklü de­ğişim o boyutlardadır ki, Galile Denizi'ne kadar gelen süre­cin kitapları Güneşi Yakanların Selamı, İstanbul, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı ve Köroğlu, bir dönem bizzat şairin kendisi tarafından yadsınmış, "unutmak istediği kitap­lar" olarak değerlendirilmiştir. Galile Denizi'ndeki "Saint Antoine'm Güvercinleri" şiiriyle başlayan söz konusu döne­mini, "Saint Antoine'm Güvercinleri'yle o zamanki bu koro­dan (yazılan şiir kalabalığından) ayırıyorum kendimi. Şiir arayışımda bir başkalık var. Çok boyutlu, çokanlamlı, çağrı­şımlı, bu yüzden de (değil mi sözü geri plana atıyorum) ka­palı bir şiir peşindeyim artık" diye tanımlayan î. Berk, o ta­rihten başlayarak gerçeküstücülük etkisinde dil, imge ve an­lam arayışlarına yönelerek şiirin başka alanlarına odaklanır.

Galile Denizi'ni izleyen Çivi Yazısı, Otağ, Mısırkalyoniğne hep bu arayışın izlerini taşır. Bu dönemde, kendini bütü­nüyle şiirin sorunları ve açılımlarına adayan î. Berk, kendi şi­ir serüvenini "modern şiir"in serüveniyle birlikte ele alır ve "modern şiir"in kaynağı olarak Batı'ya yönelir; A. Rimbaud, S. Mallarme, Ponge, E. Pound gibi şairler, ilgiyle izlediği ve şiirini etkilerine açmaktan çekinmediği şairlerdir. "Tüm şair­leri akraba" sayan ve şiir serüveni boyunca kendini bütün et­kilere açık tutan î. Berk, bu serüven boyunca etkilendiği şa­irleri şöyle sıralıyor: "Ben, 'dünyanın en borçlu şairiyim' de­diğim zaman söylemek istediğim şu: Şair ancak ve ancak söz­cüklerden etkilenir ve şair gene ancak ve ancak şairlerle bü­yür. Ortaokulda kendime en yakın şair olarak Ahmet Ha-şim'i bulmuştum. Necip Fazıl'ın [Kısakürek] 'Kaldırımlar' di­ye çok ünlü bir şiiri vardı ama beni 'Nocturne' adındaki iki bölümlük şiiri enikonu ilgilendirmişti. Whitman'dan önce bi­raz Baudelaire etkisinde kaldığım kanısındayım ama büyük borcum Whitman'adır. İtanbul Kitabı aynı zamanda böyle bir evrenin sonucudur ve elbette ki Nâzım Hikmet etkisi de vardır. Appollinaire, o sırada okuduğum 'Zone (Bölge)' şi­iriyle, bende Whitman'a benzer etkiler uyandırdı. Marksist ideolojinin bendeki etkisi arttığı için o tip şairleri merak et­tim ve ilk ağızda Eluard'ı çok sevdim. Daha sonra Aragon. İşte bu yolculuğun/ Galile Denizi] borçlu olduğum şairleri de özellikle Andre Breton ve Henri Michaux. Âşıkanemde beni en çok etkileyense, e. e. cummings'tir; cummings'in bendeki etkisine gelince, onun dildeki deformasyonuydu beni en çok şaşırtan. Belki bazı 'poem en porse'larda Rene Char etkisi başlamış olabilir... Bazıları kentsel bir kitap [At/#5] olduğu için T. S. Eliot etkisi de bulmuşlardır. Bu evrede {Deniz Eski­si], birdenbire Kavafis'i keşfediyorum."

    Adı bir dönem ikinci Yeni akımıyla birlikte anılsa ve ken­disi "ikinci Yeni'nin miladının 'Saint Antoine'm Güvercinle­ri' şiiri olduğunu "nü iddia etse de, İ Berk şiiri sürekli olarak kendi yatağında akan, kendi kurallarını kendisi getiren bir şiir olma özelliğini korumuştur. Toplumcu gerçekçi şiir an­layışını benimsediği dönemde aynı anlayışı paylaşan 40 Ku­şağı şairlerinden ayrı bir çizgi izlediği gibi, ikinci Yeni'nin şairlerinden de ayrı bir düzlemde kurmuştur şiirini. Ama hiçbir akım içinde yer almamak, "tüm şairleri akraba" sa­yan I. Berk için o akımlara uzak durmak anlamında değildir ve şairliğinin ilk dönemlerinde kendini toplumcu gerçekçi şi­ir anlayışının (Nâzım Hikmet, W. Whitman, L. Aragon, 40 Kuşağı) etkilerine açık tuttuğu gibi, ikinci Yeni akımının (bu arada "modern Batı şiiri"nin) tüm arayış ve denemelerine de açık tutmuştur, ikinci Yeni akımıyla Türk şiirinin gündemine giren şiirde dil ve anlam arayışları, dil ve sözdiziminde başvurulan "bozmalar", İ Berk şiirinde çok daha uç nokta­lara ulaşmış, bir dönem, "şiirde öz'ü ve anlamı yadsıyan" bir şair olarak anılmasına yol açmıştır. Oysa İ. Berk'in, ku­şağının ve günümüzün şairlerinden ayrılan en önemli özelli­ği sürekli dil ve anlam arayışıdır.

ilgi alanını şiirle kısıtlamayan ya da şiire malzeme sağla­mak amacıyla kendini hemen hemen bütün ilgi ve etkilere açık tutan I. Berk, ilgi alanındaki bu çeşitlilik ve zenginliği şiirine olduğu kadar düzyazılarına da yansıtmış ve bu kimli­ğiyle Türk edebiyatının en üretken yazarları arasında yer al­mıştır. Otobiyografiden günce ve denemeye kadar edebiya­tın diğer alanlarında da ürün veren, B. Necatigil'in deyişiyle Türk şiirinin "uç beyi" I. Berk, dünya şiirinden çeviri ve an­tolojilerle de sürekli bir "yazma mesaisi" içinde olmuş; ger­çek bir yazı âşığı olarak, "yaşadığını yazmış, yazdığını yaşa­mıştır." Aynı zamanda resim de yapan I. Berk, ilk başlarda şiirlerini ve kitaplarını resimlemekle sınırlı kalan bu çabası­nı gittikçe daha derinleştirerek sergiler açacak bir tutkuya dönüştürmüştür. Yazmak ile boyamak arasındaki farkı "Yazmanın dışındaki tek sevincime gelince, sanıyorum re­sim yapmak. Malraux söyler: 'Yazarlar mutsuz, ressamlar mutludur' diye" sözleriyle açıklar.

 

Ödül: Kül ile 1979 TDK Şiir Ödülü; Mitologyalar'ı ekle­diği kitabı İstanbul Kitabı ile 1980 Behçet Necatigil Şiir Ödülü; Deniz Eskisi/Şiirin Gizli Tarihi ile 1983 Yeditepe Şi­ir Armağanı; Güzel Irmak ile 1988 Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (F. Edgü ile paylaştı).

Yapıtları: Şiir: Güneşi Yakanların Selamı, Manisa Halkevi, 1935; İstanbul 1939-47, Sakarya B., 1949; Günaydın Yeryüzü, 1952; Tür­kiye Şarkısı, 1953; Köroğlu, Ank.: Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, 1955; Galile Denizi, İst.: Varlık, 1958; Çivi Yazısı, İst.: Ataç, 1960; Otağ, İst.: Gergedan, 1961; Mısırkalyoniğne, Ank.: Dost, 1962; Âşıkane, İst.: de, 1968; Şenliknâme, İst.: Yeditepe, 1972; Taşbaskı-sı, İst., 1975; Atlas, İst.: Ada, 1976; Kül, İst.: Ada, 1978; İstanbul Kitabı 1947-80, İst.: Ada, 1980; Kitaplar Kitabı, İst.: Yazko, 1981; Deniz Eskisi, İst.: Adam, 1982; Şiirin Gizli Tarihi, 1983; Delta ve Çocuk, İst.: Adam, 1984; Galata, İst.: Adam, 1985; Güzel Irmak, İst.: Adam, 1988; Pera, İst.: Adam, 1990; Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum, İst.: Adam, 1993; Avluya Düşen Gölge, İst.: Adam, 1996; Ev, İst.: Adam, 1997; Çok Yaşasın Sayılar, İst.: Adam, 1998; Eşik 1947-1975, (Toplu Şiirler I), İst.: Yapı Kredi, 1999; Aşk Tah­1976-1982, (Toplu Şiirler II), İst.: Yapı Kredi, 1999; Akşama Doğru 1984-1996, (Toplu Şiirler III), İst.: Yapı Kredi, 1999. Deneme-Günlük-Otobiyografi: Uzun Bir Adam, İst.: Yazko, 1982; Şifalı Otlar Kitabı, İst.: Karacan, 1982; El Yazılarına Vuruyor Gü­neş, İst.: Yazko, .1983; Şairin Toprağı, İst.: Simavi, 1992; Inferno, İst.: Yapı Kredi, 1994; Kanatlı At, İst.: Yapı Kredi, 1994; Logos, İst.: Yapı Kredi, 1996; Poetika, İst.: Yapı Kredi, 1997; Şeyler Kita­bı, (Tipografik yorum: S. Çekiç) İst.: Sel, 1997; Kült Kitap, İst.: Ya­pı Kredi, 1998.

Antoloji: Başlangıcından Bugüne Beyit Mısra Antolojisi, İst.: Var­lık, 1960; Aşk Elçisi, Ank.: Dost, 1965; Dünya Edebiyatından Aşk Şiirleri, İst.: Varlık, 1968.

Çeviri: Bellac Apollonu (J. Giraudoux), Ank.: MEB, 1950; Seçme Şi­irler (A. Rimbaud), İst.: de, 1962; Yerma (F. G. Lorca), İst.: Varlık, 1962; Seçme Kantolar (E. Pound), İst.: De, 1969 ; Illumınations (A. Rimbaud), İst.: Yeditepe, 1971; Bernardo Alba'nın Evi (F. G. Lorca), Ank.: Devlet Tiyatroları, 1981; Asılı Eros, İst.: Yapı Kredi, 1996. Yabancı Dillere Çevrilmiş Yapıtları: Estambul/lstanbul, Madrid, 1988; Histoıre Secrete de la Poesia/Şiirin Gizli Tarihi, Paris: Arfu-yen 1991; Poemas/Şiirler, Madrid, 1992; Rio Hermoso/Güzel Ir­mak, Madrid, 1995.


Kaynaklar:
BF (13 Aralık 1999); Nebioğlu, 141; Necatigil, isimler, 85-86; Kurdakul, Sözlük, 136-137; Karaalioğlu, 109-110; Özkırımlı, TEA, I, 221; A. Kot, "Berk, İlhan", TDEA, I, 400-401; M. H. Do­ğan, Milliyet Sanat, 19 Mart 1979; B. Toprak, ilhan Berk'le Söyleşi, Yeni Düşün, Ekim 1988; E. Ercan, Şair Çünkü Onlar, tst., 1990, s. 47; Bir Usta, Bir Dünya: İlhan Berk, İst., 1995; T. A. Balkar, "Do­kunduğu Herşey Şiir...", Cumhuriyet Kitap, S. 261 (16 Şubat 1995); M. Cengiz, "Cesur Deneylerin Şairi...", aynı yerde; T. Fişekçi, "Do­kunduğu Her Şeyi Şiire Çevirin Şair", Cumhuriyet Kitap, S. 353 (21 Kasım 1996); Ö. Sözer, "İlhan Berk'in Avluya Düşen Gölgesi", aynı yerde; Ö. Otçu, "İlhan Berk'le Gitmek", Ludingirra, S. 2 (Yaz 1997).




H@vuz İçin Kaynak:Yapı Kredi Yayınları 
Tanzimat'tan Bugüne Edebitatçılar Ansiklopedisi - 2003
944 sayfa -  17x24,5 cm- ISBN:9750803280

   ® Öz Yapım oHG    H@vuz Yayınları - Kitaplar                             ©  Dergi H@vuz  ISSN 1864-0524