1976 yılında Samsun’da doğdu; bu şehirde yaşamakta.

Öyküleri, şiirleri birçok edebiyat dergisinde yayınlandı. Roman çalışmalarını sürdürmekte.

İki kısa dizi film senaryosu bir kanal için çekildi ve yayımlandı.

İsa Kantarcı'nın kendi kalaminden yaşamı:

Yazarak hayatımı kazanabilmek için her şeye atladım, asalak olarak yaşamaktan kurtulmak için gecemi gündüzümü yazmaya verdim. Okudum, çalıştım, tekerlekli sandalyemle 13 sene kadar, kar, yağmur, çamur, don, demeden postane yolu aşındırdım: Yüzlerce olumsuz yanıt aldım, ben kolay adamım, zor olan “öteki”, bütün belalardan da onlar sorumlu...

Son olarak bir yayınevine daha başvurdum, ondan da cevap olumsuz gelirse, yazmayı askıda bırakmama gerekecek. Gördüğüm kadarıyla bütün köşe başları tutulmuş, yayınevlerinin editörleri benim 13 sene kadar postane yolunda verdiğim mücadeleyi basmaya değer görmüyorlar fakat, eften-püften kitapları basıyorlar. Olay şu ki, birçok sıkı yazarın kaderi budur, benimki de aynısı, günün birinde yazdıklarımı basan yayınevleri çıkacaktır elbette. Yazdıklarımın boş şeyler olmadığını düşünüyorum; öyleler de... Verdiğim mücadele benzersizdir, bu yüzden değerlidir yazdıklarım. Şu an başkalarına bağımlı olarak yaşamıma devam ederken resim yapıyorum, evet, resim, yeni uğraşım resim.

Yazarlığımı kabul ettiremedim ama sanırım resimlerimi kabul ettireceğim. Resim satarak para kazanırım umarım. Zorları hep sevmişimdir, belki de yaşamıma paralel olduğu için. Zorlar insana çok şey öğretir; zenginleştirir.

Karanlığı ve yalnızlığı severim, özellikle sokak köpeklerini, bir yavru köpeğim var...

Kısacası: Henüz bir hiçim ve bir şey olmaya başlayamadım.