"Almanya'da bir Türk öğretmen
olmak"
kitabımda beni anlatırken kırk yılın üzerinde Almanya'ya
göçen birinci nesili
anlattım. Devamı olarak da Almanya'da doğup büyüyen,
ikinci ve üçüncü nesili
anlatmak istedim. Almanya'da doğup büyüyen, ikinci ve
üçüncü nesille ve Türkiye'den
mastır yapmak amacıyla Almanya'ya gelen birkaç gençle
söyleşi yaptım.
Bu kitapta ise; onların
düşüncelerini, Türk-Alman toplumundan
beklentilerini, sorunlarını ve hatta dünya görüşlerini bulacaksınız. İlginizi çekeceğini umuyorum.
Yazmamın nedeni; gelecek nesilleri Almanya'da yaşayan, yetişen ikinci ve üçüncü nesiller hakkında
bilgilendirmeyi görev olarak gördüğümdendir.
Bu kitapta; Almanya'ya
Üniversitede öğrenci olan eşinin yanına işçi olarak gelmek zorunda kalan ve değişik
işyerlerinde çalıştıktan sonra pek çok uğraşısı sonucunda mesleğine dönmeyi
başaran öğretmen
Nebahat Ercan-Sakallı'nın
özel yaşamını okuyacaksınız.
Öğrenim nedeniyle Türkiye'nin
pek çok yerini gören, büyük kent yaşamını tanıyan bir kişi olduğu halde Almanya'daki yaşadıklarıyla
karşılaştırınca, büyük kentleri hiç görmeden Anadolu'nun bir köyünden çıkıp
gelen insanlarımızın geldikleri bu ülkelerde nelerle karşılaştıkları, onların
üstesinden nasıl gelebildikleri anlatılmaktadır. Diğer yönden de bu kitabın,
Almanya'da yaşayan Türk ve Alman toplumunun yaşam biçimlerini, bakış açılarını tanıtmaya katkıda bulunmak için yazıldığını
göreceksiniz.
Ayrıca Almanya'da bir Türk öğretmenin kendi
vatandaşlarıyla, Alman meslektaşlarıyla, yetkili kurum ve kuruluşlarla nasıl
çalıştığını, nelerle boğuşarak görev yaptığını okuyacaksınız.
Verlag Anadolu
ISBN 3-86121-209-9
Avrupa’ya,
Almanya’ya Türkiye’den yoğun olarak göçün başladığı 1960’lı yıllardan itibaren
yarım asra yakın bir zaman geçti. Deyim yerindeyse, “Köprülerin altından çok
sular aktı”. Birkaç yıllığına çalışıp para kazanmak için işçi olarak gelen
nesilden geriye dönenler oldu ama büyük çoğunluğu dönemedi kaldı. Çocukları,
torunları yetişti, geldikleri ülkelere kök başladılar.
Almanya’da
yetişen ikince ve üçüncü ikinci ve üçüncü nesille yaptığım söyleşiyi on beş ve
otuz yaş arası, değişik eğitim ve meslek gruplarındaki gençlerle
gerçekleştirdim. Öğrenim özürlülerin gittiği (önceki adı Sonderschule, şimdiki
Förderschule olan) okula gidenlerden tutun, işsiz gezenlere, çalışanlara ve
üniversiteye gidenlere kadar pek çok kesimden gençlere ulaşmaya, görüşlerini
almaya çalıştım. Bu arada Türkiye’den “Mastır” yapmak amacıyla gelen birkaç
gence de aynı soruları sorarak düşüncelerini aldım. Bence çok ilginç yanıtlar
verdiler. Soruları ve aldığım yanıtları bilgilerinize sunuyorum. İlginizi
çekeceğine inanıyorum, gelecek nesillerin bilgilenmelerine ve daha iyi
yetişmelerine katkılı olacağını umuyorum.
Gelin-,
ana-babalarının ülkeleriyle, kendilerinin doğup büyüdükleri ve içinde
yaşadıkları ülkeleri ile bizim vatanımız dedikleri her iki ülkenin
insanlarınca, yetkililerince başarılı olduklarında “bizim”; sorunları olunca,
“diğer ülkenin” diye bakılan bu gençlerimizi, bizim gençlerimizi kendilerini
dinleyerek tanımaya çalışalım.
Önel Verlag
ISBN 3-933348-70-6
|