Anadolu Kapı
Tokmakları ve Bu
Formlardan Yola Çıkarak -Üretilen-
Çağdaş
Seramik Yapıtlar |
Mimarlık
yapısı sadece üstü
örtülmüş duvarlarıın hapsettiği barınacak
yer değildir.
Birtakım yollara başvurularak daha hareketli, daha yaşamı
güzelleştirecek
biçimlere ulaştırılabilir. Bunun çeşitli
örneklerinden biri de kapı
tokmaklarıdır. Kapıyı çalıp ziyareti evdekilere haber
vermeye, tutup çekerek
kapatmaya yarayan halka ve tokmaklar yalnızca fonksiyonlarıyla değil,
estetik
değerleri bakımından da bir devrin sanat
görüşünü, anlayışını dile getiren
yapıtlardır.
Tokmak
adını verdiğimiz aksam belirttiğimiz gibi ses duyurmada
kullanılır. Tek parçadan oluşan tokmak,
köçek adı verilen bağlantı halkası ile
kapıya takılır. Tokmağın altında ayna dediğimiz süsler bulunmaktadır. Bazen de
tokmak olduğu gibi
takılır. Tokmak kolu vurulduğunda ses çıkarılması
için alt ucunda yine kanat
tahtasına çakılmış bir kabaraya vurulur.
Kapı kanatları
üzerinde
yardımcı unsur olarak görev alan halkalar, yuvarlak bir halka aynasının ortasına
çakılır, bunların da
tokmak yerine geçen çeşitleri vardır. Bu
halkalara şakşak veya çekecek de
denilmektedir.
Tokmaklardaki
Figürlerin Kökeni
Kapı
tokmaklarının her biri değişik biçimlerde yapılmış olup
üzerlerinde kartal,
kuş, yılan gibi hayvan
motifleri, ejderha, insan ve medusa figürler, stilize edilmiş
bitki motifleri ile birlikte geometrik desenler bulunmaktadır.
Bu
figürler zaman içinde
değişime uğramışlar, Müslümanlığın
kabulünden sonra hayvan ve insan tasvirleri
azalmaya başlamış bir süre sonra da yok olarak yerlerini sade
şekillere,
halkalara, oval ve yuvarlak formlara bırakmışlardır.
Bütün bunların raslantı
olmadığı insanların inanışları ve töreleri doğrultusunda
geliştiği ortadadır.
Türk sanatının
geçirdiği evrimleri araştırdığımızda pazarlık, şibe, karakol
ve katanda
kurganlarından çıkan bulgulardan, Göçer
Hunların günlük hayatta kullandıkları
eşyaların üzerine resim ve kabartmalar yaptıkları
görülmektedir. Yaşam
şekillerinden dolayı bunlar hayvan ve bitki figürlerinden
oluşmaktadır. Bunun
bir nedeni de batıl inanışlarının olmasındandır. Maddi yaşantılarının
dışında
manevi değerlere bağlanırlar ve bu değerlere ancak sihir ve tılsımla
ulaşabileceklerini sanırlardı. Kuvvetli bir hayvana ait
biçimlendirilmiş
nesneyi üzerlerinde veya yakınlarında bulundurmakla o kuvvetin
kendilerine geçmesini
ümit ediyorlardı. O yüzden iç asyalı
sanatçı için işlenecek en popüler konu
hayvan uslubuydu.
Gazneli
ve Selçuklu
yapılarında tılsımlı olarak kabul edilen, koruyucu özelliği
olduğuna inanılan
hayvan figürlerinin kullanılmasının nedenlerinden biri de ata
kültürlerinin
devamıdır.
Kapı
tokmaklarının
tasvirleri ve mitolojik yönünü ele alıp
baktığımızda ilginç sembollere
rastlıyruz. Örneğin insan için bir duyuru aracı
olarak görev alan kapı
tokmaklarının üzerindeki
figürler her
dönemin sanatçıları tarafından
inançları, korkuları, ümitleri doğrultusunda
sembolik maksatları düşünülerek yapılmıştır.
Urartular
zamanında
yapılan formlarda yılan başları var. Urartular, yılan başlarını
şeytanın
evlerine girmemesi için işlemişlerdir. Bunlara
Selçuklular döneminde de
rastlanmaktadır.
Selçuklu
hayvan
kompozisyonlarının Orta Asya inançlarına bağlı sembolik
anlamlar taşıdıkları
anlaşılmıştır. Aslan, sfenks, kartal, grifon
gibi hayvanlar kullanıldıkları
yere göre bazen güneş aydınlık, bazen
hükümdarlık, bazen de ölüm sonrası
yaşam ve cennet sembolü olarak yer almıştır.
Selçuklularda insan figürleri cepheden tasvir
edilmiştir. İnsan figürü
Anadoluda rozet şeklinde canlandırılarak ay ve güneşi
sembolize eder. Aslan; en
çok kullanılan motiftir. Kuvveti ve kudreti temsil eder.
Kötülükten ve
düşmandan koruyan unsur olarak yapılır. Ejder, kuyruklu
aslanlar aynı hayvan
üzerinde zıt prensibi birleştirir. Aslan aydınlık ve
güneş, ejder ise ay,
yeraltı ve karanlık sembolüdür. Selçuklu
sanatında çok kullanılan tek ve çift
başlı kuş ya da kartalın Şaman dini inanışlarından geldiği bir
gerçektir.
Kartal kudret, kuvvet ve koruyucu ruh olarak kabul edilmiştir. Orta
Asya
inanışlarına göre her insanın kuş şeklinde bir koruyucu ruhu
vardır. Ejderha
çifti karanlık ve kötülükle
savaşı sembolize eder. Orta çağda ay ve güneş
sembolü olarak yer alır. İçeriye
kötülüğü, düşmanlığın
girmesini önlediği
düşünülmüştür. Aslan ve
ejderha kompozisyonlarında zıt güçlerin savaşını
sembolize eder.
Kapı
Tokmakları ile İllgili Sosyal Bulgular
Kapı,
tüm dünyada olduğu gibi Anadolu evinde de
önemli bir ögedir. Ailenin
sosyal ve kültürel kimliğini belirler. Tokmaklar da
aynı şekilde içeride
yaşayan topluluğun sosyal durumunu simgeler. Zenginin kapı tokmağı
kalın, ağır
süslüdür, pirinçtendir. Fakirin
ise ince, basit, demirden ve halkadandır.
Kimi,
kapıların üzerinde ana tokmakların altında ikinci bir tokmak
vardır. Kapıdan
büyük tokmağın sesi geliyorsa, gelen misafir erkek,
küçük tokmağın sesi
geliyorsa gelen misafir kadındır.
Zor durumda
kalan birinin kapı halkasını tutması kapıya sığınmak anlamındadır.
Bektaşilerde
kapı üç kere çalınırdı. Birincisi Allah,
ikincisi Muhammed,
üçüncüsü Ali'yi
ifade etmekteydi. İki kanattaki halkalar birbirine kurdela ile
bağlanmışsa evde
kimse yok demekti.
El
formundaki tokmaklarda kimi elde yüzüğün
hiç olmaması, kimi elde orta parmakta
veya yüzük parmağında
yüzüğün olması ev sahibinin bekar, evli ya
da dul oluşunu
simgeler. Eve gelen konuk tanıdıksa kapıdaki halkayı, yabancıysa kapı
tokmağını
vurmaktadır. Böylece ev sahipi evdeki durumu ona göre
ayarlar. El şeklindeki
tokmakların kapıya vuran kısmında iyiliği, bolluğu, sonsuz hayatı
simgeleyen
nar meyvesi bulunmaktadır. Kişinin içeridekilerle ilk teması
bu bereket
sembolünü tutan ele dokunarak başlar.
Kapı
halkalarının bir kurdela ile sıkı sıkı bağlanması evde kimsenin
olmadığını,
gevşek bağlanması evdeki kişinin yakın zamanda döneceğini,
sadece bir halka
bağlandığı takdirde evde insan olduğunu gösterir.
Kapı
Tokmaklarının Yapım Teknikleri
Yapım
tekniklerini ikiye ayırabiliriz. Bunlar dövme ve
dökümdür. Bu yapılan
tokmakların üzerindeki süslemeleri de
meydana getirebilmek
için Türk maden
sanatında kullanılan kazıma, kabartma, telkari, telik işi, kakma ve
yaldız gibi
süsleme teknikleri kullanılmıştır.
1- Dövme Tekniği:
Ateşte kızdırılmış
olan madenin örste dövülerek
çeşitli şekillere
dönüştürülmesidir. Ustanın tek
tek uğraştığında bu yöntemle çalışmak uzun zaman
alır.
2-
Döküm
Tekniği: Eritilmiş
madeni istenilen biçimlerde hazırlanan kalıplara
dökülerek dondurulmasıdır.
Döküm tekniğinde çok sayıda eser kısa
sürede yapılır. Tunç dökümden
olan kapı
tokmaları zengin ve gösterişlidir. Üzerlerinde
çok fazla oyma bulunduğu gibi,
sade olanları da mevcuttur.
Tunç
dökümle yapılan kapı tokmaklarının en
önemlisi Selçuklu dönemine ait olan
Güneydoğu Anadolu'daki Cizre Ulu cami kapı tokmaklarıdır.
Bunlardan biri 1969
yılında çalınmıştır. Şu an Kopenhag David
Kolleksiyonu’nda bulunmaktadır.
Tokmak yerinden sökülürken aslan başı
şeklindeki parçası kırılmış ve kapının
üzerinde kalmıştır. Bu nedenle David
Kolleksiyonu’ndaki tokmağın aslan başı
biçimindeki parçası noksandır. Çalınma
olayı üzerine sağlam durumdaki ikinci
tokmak yerinden sökülerek İstanbul Türk
İslam Eserleri Müzesi’ne
nakledilmiştir. Cizre Ulu cami'ne ait bu tokmakların
figürlerindeki ejderler
badem gözlü, sivri kulaklı ve kanatlıdır. Kanatlarını
ısırır biçimde tasvir
edilmiş olan ejderlerin pullarla örtülü
gövdeleri birer düğüm oluşturmakta,
birbirlerine dolanan kuyrukları kartal başlarıyla bitmektedir. Boyu
28cm, eni
24cm' dir.
Güneş veya aydınlığın sembolü olan aslan başı ve kartal ile tasvir
edilen ejderha figürlerinin zıt bir oluşumu
karanlığı ve aydınlığı temsil ettiği
düşünülmektedir. Ayrı ayrı kudret
sembolü
olan bu üç hayvanın birlikte kullanılması da
kuvveti ve gücü simgelemektedir.
Cizre Ulu cami'ne ait
tokmakların bir
benzeri, Tiflis'te bulun- muş ve halen Batı Berlin Müzesi'nde
İslam Eserleri Bölümü’nde
sergilenmektedir.
Kapı
tokmağı yerine geçen şakşak ve çekecekler ayna ya
da göbek adı
verilen bir parçayla, bu parça üzerine
bağlantılı bir halkadan meydana gelmiş
süs unsuruna denir. Şakşaklar hem kapı tokmağı gibi ses
çıkarmada hem de kapı
kanatlarını açıp kapatırken kanatları çekmede
kullanılır. Oldukça kalındır ve
ustanın zevkine göre kesilir. Toprakta hazırlanmış bir
çukura yerleştirilir.
Çekiçle bombeleştirilir. Daha sonra makasla
kenarlarına şekil verilir. İsteğe
göre zımba ile çeşitli yerleri delinerek desen
yapılır. Bu parça kapıya asılır.
Ortasına halka takılır. Desenler çoğunlukla bitki, hayvan ve
yazı unsurlarının
stilize edilmeleri ile meydana gelir. Anadolu’nun Hitit
sanatını hatırlatan
desenler de mevcuttur. Şakşak çakılmadan önce
göbek kısmını kırmızı kadife veya
cuha yerleştirilir. Her biri teker teker elde edilir.
Anadoludaki Kapı
Tokmakları
Amasya:
Buradaki kapı tokmakları iki kısımda incelenmektedir.
1- Figürlü kapı
tokmakları:
El, ejderha
ve aslan başı şeklindedir. Demirden ve döküm tekniği
ile yapılmışlardır. El
figürü kapı tokmağı içinde küre
bir kısım bulunmaktadır. Vurulduğu zaman ses
çıkartan kısımdır. Follos figürü kapı
tokmaları; follosun yüzeyi ince yüzeysel
silmeli olup tokmağın kaide kısmı yoktur. Başı yuvarlak, boyun kısmı
incedir.
2- Figürsüz kapı
tokmakları:
Bunlar
genelde ortada ayna ve bunun üzerinde halkadan ibarettir.
Bunlar genellikle
demirdendir.
Bursa:
Kapı kanatları
üzerindeki kapı tokmakları iri halkalar halinde olup ayna
kısımları stilize
edilmiş, bitki ve çiçek motiflerinden ibarettir.
Cumalıkızık: Kapı
tokmakları halka formunda olup pirinç ve demir
döküm tekniği kullanılmıştır.
Cumalıkızık’ta üç tip tokmak vardır.
Birincisi tokmak yerine geçen halkalar, ikincisi
ise aynanın ortasına takılan bir halkadan oluşanlan yapıtlardır.
Bunların
motiflerinde Ramile kullanılmaktadır. Ajur kesme yöntemiyle
şekillendirilmiştir.
Üçüncüsü ise stilize
edilmiş çiçek motiflerinden
oluşmuştur. Aynanın ortasında hareketli kısım bulunmaktadır.
Diyarbakır: En önemlileri
stilize edilmiş kuş ve hanımeli şeklinde olanlarıdır. Şakşak ve
çekçeklere
rastlanır. Demirden dövme veya dökme olarak
yapılmaktadır.
İzmir: Buradaki kapı
tokmakları çok çeşitlidir. Bitki motifleri
güvercin, kuş, aslan, deniz kabuğu,
balık, insan ve çocuk figürleri bulunmaktadır. El
figüründe bileklerdeki
kıvrımlar çok güçlüdür.
Kayseri: Evlerdeki
girişler avluya açıldığından tokmakların iyi ses verebilmesi
için sağlam
malzeme kullanılmıştır. Motiflerde aslan, kartal, hanımeli şeklinde
olanlarıdır. Daha basit olanları da vardır. Bunlar demirden yapılmıştır.
Kemaliye: Vazolu veya
vazosuz çiçekler, yapraklar, çift
kulplu geniş ağızlı vazo formları
bulunmaktadır.
Safranbolu: Tokmaklar genelde oymalı aynanın
ortasına bağlanmış bir halkadır. Bunun yanında yine haber vermek
için de
kullanılan kapı madalları son derece zariftir. Nazara karşı koruduğuna
inanılan
“mührü Süleyman” olarak
bilinen üst üste konmuş iki eşkenar
üçgenin oluşturduğu
alt kolla yıldız motifi ile süslenmişlerdir.
|