Karikatür ve Öykü

 

           "Bant Karikatür ve Öykünün Sanatsal Birer Metin Olarak İşlerliği"

       

Görsel bir metin olan bant karikatür ile yazınsal bir metin olan öykünün ortak işlevi, ikisinin de sanatın gerçekliği kapsamında olay çevresinde gelişen birer sanat ürünü olmalarıdır. Bu işlerliği oluşturan unsurlar bant karikatür ve öyküde kendilerine has bir yapılanma gösterir.        İki sanat ürününün imgesel boyutları kendi türlerinin özelliklerini gösterse de son aşamada aynıdır.

Bant karikatürdeki algısal süreç öyküyle aynı aşamaları kapsar.

Bant karikatür ve öyküde okur / izleyici metinlerin birimleri üzerinde bir birleştirme çabasına girer. Bu aşama sonunda zihinde bütünsel bir işlev gerçekleşir. Bu da metnin çağrışımsal boyutu olan imgelemi kapsar.

Her iki sanat ürününün sanatsal gerçeklik ile var olması, onları sanatta örtüşür kılmaktadır. Örneğin bir bant karikatür ile öykünün yapı unsurundaki olay örgüsünde  varlığını bulan kişiler, yeniden yaratım sürecinde ortaya çıkan bir değişim, dönüşüm ya da yorum unsurlarıdır.

Sanatçı (karikatürist- öykücü) ortaya koyduğu ürünlerle somuttan soyuta vararak, gerçekliği değil sanatın gerçekliğini var eder. Yani o, yapıtlarıyla gerçekliği değil sanatın gerçekliğini ortaya koymaktadır.

Yaşamda karşı karşıya olduğumuz gerçekliğin, soyut olarak dile getirilen bir özü vardır. Sanat ürününde de ortaya konan bu soyutluk, aslında özdür. Bu da somut bir biçimde kurgusal metinlerdeki yapıyla oluşan olay örgüsüyle ortaya konur. Buradaki unsurlar (olay, kişi, yer, zaman) kurmaca olduğu için yeniden yorumlama veya farklı bağlamlarla yepyeni birer anlam kazanma sonucu sanatsal gerçekliği oluşturur.

Sanatçı, kendisini sarıp çevreleyen ortamın bir üst gerçeğiyle oluşturduğu ürünlerinde (bant karikatür ve öykü) var olan gerçeklikten de yararlanır.

Yani sanatsal kurgudaki oluşum, var olan değil, var olması tasarlanan bir gerçekliktir.

Yazımızın alt bölümlerinde örnek olarak ele aldığımız bir öykü ile bant karikatür,  sanatın gerçekliği  ve olay çevresinde gelişen sanat ürünlerine birer örnektir. Burada geçen olaylardaki gerçeklik, olması düşünülen gerçekliklerdir. İşte bu yönüyle bant karikatür ve öykü ortak bir özellik taşımaktadırlar.

Bir yerde gerçeğin ve gerçekliğin  hayalden yola çıkılarak değiştirilip yeniden yaratılmasıdır soyutlama.Yani insana has bir özellik olan tasarı da sonuçta bir hayaldir.

Yazımızın ilerleyen satırlarında bant karikatür ve öyküdeki bu ortak unsurları verdikten sonra algılama sürecine geçeceğiz.

 Bant Karikatür ve Öyküdeki Ortak Unsurlar

I. Öyküdeki Yapılanma:
  a) Metin (eser-öykü) ve Zihniyet
  b)Yapı
     1. Olay Örgüsü,
     2. Kişi/ kişiler,
     3. Yer (mekan- Uzam),
     4. Zaman.
c) Tema (İzlek),
d) Dil ve Anlatım,     
           e) Metin ve Gelenek,
           f) Anlama ve Yorumlama,
           g) Metin ve Yazar.

II. Bant karikatürdeki Yapılanma:

  a) Metin (bant karikatür) ve Zihniyet
  b)Yapı
     1. Olay Örgüsü,
     2. Kişi/ kişiler,
     3. Yer (mekan- Uzam),
     4. Zaman.
c) Tema (İzlek),
d) Çizgi ve Anlatım,  
           e) Bant karikatür ve Gelenek,
           f) Anlama ve Yorumlama,
           g) Bant Karikatür ve Çizer.

         
        
Yukarıda ele aldığımız yapılanma unsurları bir işleyiş olarak olay çevresinde gelişen bir ürün (metin; görsel metin olarak karikatür, yazınsal metin olarak öykü) ortaya koyarlar.

  Bant Karikatür ve Öyküdeki Ortak Unsurların Açılımı

  a) Metin (öykü- bant karikatür) ve Zihniyet

     Sanatçı içinde yaşadığı toplumun ya da dönemin sanat, kültür, bilim-teknik, eğitim, toplumsal ve bireysel ilişkilerini, vb eserinde ortaya koyar. Tarihsel ve toplumsal süreç her yönüyle sanatçıyı sarar. O, yapıtını ortaya koyarken kendine özgü etik ve estetik bir yol izler. Böylece kendi biçemini(üslubunu) eserinde yansıtır.

Bu özellik bant karikatür ve öyküde de kendini gösterir.

b)Yapı (1. Olay Örgüsü, 2. Kişi/ kişiler, 3. Yer; mekan-Uzam, 4. Zaman)

Bu bölümde bant karikatür ve öykünün işlerliği kendilerine hastır.

         Öykü ve bant karikatürdeki yapıda kurmacasal işleyiş görülür. Bu kurmaca bir olay etrafında  gelişir.

Bu işleyiş temayla bütünleşir.

Olayın gelişiminde kişi/kişiler yer alır. Olay bir kurgu olduğu için metnin yaşanırlığı söz konusu değildir. Öykü okuyucuda estetik bir haz uyandıracağı için gerçeklik insana özgü olamaz.

         Bir olay etrafında işleyiş gösteren kişiler ya baştan sona ya da olayın bir bölümünde yer alabilirler. Bir süreç içindeki olayın yer ve zamanı yine olay örgüsüyle verilir.

         Yukarıda verdiğimiz yapı işleyişi öyküde sözcük, tümce, paragraflar, yazım,  noktalama, vb ile ;bant karikatürde ise; çizgi, renk, gölge, tarama, desen, boya, vb ile gerçekleşir. 

c) Tema (İzlek)

            Yapıyı açarken bu işleyişin temayla bütünleşmiş olacağından söz ettik. Yani bir öykü ve bant karikatürde tema, yapıyı oluşturan unsurlarla anlam kaynaşmasından oluşan bütün parçaların ortak bir noktada buluştuğu anlam birleşmesi olarak düşünülür.

d) Dil-Çizgi  ve Anlatım

Öyküde anlatım; birinci tekil (ben), ikinci tekil (sen) ya da üçüncü tekil (o) olabilir. Başka bir deyişle söylersek;  İlahi bakış açısı, kahraman anlatıcı bakış açısı ve gözlemci anlatıcı bakış açısı. Burada dilin işlevi önemlidir. Yazar özgünlüğünü kullandığı sözcükler, kurduğu paragraflarla yani dildeki ustalığıyla ortaya koyar.

Bant karikatürde ise her kare yazı olabileceği gibi yazısız da olur. Bu çizere has bir özelliktir. Temayla da ilgili olabilir bu işleyiş. Bunun yanı sıra karikatürist  kullandığı çizgi (kırık, bütün, kalın, ince çizgi vb.), renk, tarama, tonlama ve tramla  estetik bir boyut katar yapıtına .

           e) Metin ve Gelenek

            Sanatçı (karikatürist-öykücü) sanatsal yaşamı süresince almış olduğu bilgi birikimini, gününe aktarırken geçmişten aldığı kültürel değerleri de kendi yapıtlarında bir şekilde yansıtır. Bu bant karikatür ve öyküde de geçerlidir.

          f) Anlama ve Yorumlama

            Öykü ve bant karikatür birer sanat eseri olduğu için iletiyi doğrudan vermezler.

         Öykü, öğretici metin olmadığı için ileti yan anlam ya da sapmalarla verilir. Yani okur bir şey öğrenmek için değil sezmek, sanatsal bir haz almak için yaklaşır yapıta. O zaman okur metni yorumlarken yaşamın gerçekliğini değil yaşanabilirliğin gerçekliğini göz önünde bulundurmalıdır. Bant karikatür için de geçerlidir bu. Sonuçta okur ya da izleyici bir eseri ele aldığında onu, yorumlarken kendi tarihsel - kültürel durumu ve sınıfsal konumu ile yorumlayacaktır bir yerde. 

           g) Metin(bant karikatür- öykü) ve Yazar-karikatürist

            Yapıtla sanatçı arasında birçok yönden bağ kurulabilir. Bir yapıtta sanatçının kişisel özelliklerinin yanı sıra tarihsel ve toplumsal özelliklerini de görebiliriz. Öykü ve bant karikatür kurmaca birer ürün oldukları için sanatçılar yaşamın gerçekliğini olduğu gibi aktarmazlar.

         Ortaya konan ürünlerde metin ve sanatçı arasındaki bağla yeniden yaratmaya yönelik bir işleyiş gelişir. Sanatçı gördüğü, duyduğu, yaşadığı ve hissettiği şeyleri gelenekten de yararlanarak yeniden üretir. Dışardan aldığı somut ve soyut kavramları, olay, nesne, vb. kendi süzgecinden geçirdikten sonra, dış gerçekliği yeniden yaratmış olur.

         Metin  ve sanatçı arasında bir işleyiştir bu.

      Bu açılımlarla bir öykü ve bant karikatürü oluşturan unsurların çoğu yerde örtüştüğünü görebiliyoruz.

         Bu özellik iki metni çağrışımsal olarak da işlerlik kazandırır.

         Nesnel gerçeklik, sanatçının zihninde yeniden yaratılarak sanatsal gerçekliğe dönüştüğünde okur/çizer yepyeni bir evrenin içine sokulur. Bu da yukarıda verdiğimiz açılımlarla yaşam bulur metinlerde.

         Yukarıda ele aldığımız açılımları örneklerle somutlaştıralım.

Kübalı bir yazar olan Norberto Fuentes’in Güler Dikmen çevirisiyle dilimize kazandırılan Kardeş Payı öyküsünden yola çıkalım.

 KARDEŞ PAYI

«Dünyanım neresinde böyle şey görülmüştür? Savaşta ölen ölür, o kadar. Sizi anlıyorum senyora, ama siz de beni anlamalısınız. Herkes buraya sevdiklerini aramaya gelir, onların ruhlarını rahata kavuşturmak ister. İyi ama, ben ne yapabilirim ki? Biraz sabırlı olun canım. Şu duvardaki delikleri gördünüz mü? Bu, çok ölü verilen bir savaştı senyora. Başlangıçta ölenlerin adlarını yazamadık, şimdi de nerede olduklarını bilmiyoruz. Bu mezarlıkta... İspanyollar bu mezarlığı ne zaman yapmışlar biliyor musunuz? Ohoo, çok yıllar önce senyora. Şurda avluda birkaç Hıristiyan mezarı var, ama elimde kemiklerden başka bir şey yokken kimin kim olduğunu nasıl anlayacağız? Beni anlamıyorsunuz. Beni anlamadığınızı görüyorum.

Tıpkı El Nino Padron'un akrabası gibisiniz siz de. Ama El Nino'yu 61'de vurdular. Anası, boyluca bir iskelet aramamı söylüyor. Çünkü, El Nino, iri yarı ve güçlüymüş. Ama gözükmedi işte. Şuraya bak, o iriyarı iskeleti mezar mezar aradım. Alıp götüremezsin ya. Nerede olsa sonuç değşmez. Neyse, adı ne demiştiniz ? Ha, Juan Lora. Hangi birlikteydi ? Bilmiyorsunuz. Evet, hatırlamaya çalışın. Hatırlayamıyorsunuz. İyi, buraya yazıyorum, Juan Lora. Beyaz mı ? Ah, senyora, bütün kemikler birbirine benzer. Beyaz kemikler, kara kemikler, Çinli kemikleri...Evet, yarın bu saatte gelin, artık ne yapılacaksa yaparız. »

         Yönetici, kadının yürüyüşünü izledi, başında solmuş bir şal vardı, ucuz kumaştan giysisi de solmuştu. Ellerini göğsüne kavuşturmuş, sıkı sıkıya şalını kavramıştı:

        «Demek adı Lora'ymış,» dedi yönetici kendi kendine. «Juan Lora.»

Arkasındaki çelik dolabın üzerinde duran haça gerilmiş kederli isa; Camilo Cienfuegos ve Frederich Engels'in fotoğraflarının kanatları altındaydı.

Yönetici, avluya çıktı ve yardımcısını almaya gitti. Omzunu dürterek : «Küreği getir, bu işi bitireceğiz,» dedi.

«Kürek burda senyor.» Yardımcısının sesi havı dökülmüş şapkasının altından geldi. Gömleği de şapkası kadar yıpranmıştı. Pantolonu da öyleydi ya.

«Ah, kürek, evet, kürek yanımda,» dedi Yönetici, «şimdi söyle bana, 61'leri topluca nereye gömdüktü?»

«Pamuk ağacının yakınına senyor.»

Dağdan esen rüzgar iyidir. Sıcak inek soluğu gibi kokmaz. Dağ havası, mezarlığın parmaklıklarına vurup parmaklıklardan öte yana geçer, nehre varana kadar da durmaz. Yöne­tici bu havayı içine çeker, ciğerlerine doldurur. Göğsünü Şişirip sanki iyi bir yemek yemiş gibi doymuş görünür.  «Ah, bu dağ  havası...» der sonra da.

Yardımcı, birinin çimentosu kurumadan üzerine parmağıyla haç çizdiği bir mezarı göstererek: «İşte La Migdalia» der.

Ve az sonra : «İşte 61'leri topluca gömdüğümüz yer.»

Yardımcı haçı çekip çıkardı, pamuk ağacına dayadı. Haçı çekerken öne arkaya zorlaması çukuru genişletmişti. Önce küreğin ucu toprağa takılıyordu, ama kazdıkça toprak açıldı, daha bir yumuşadı.

«Burada çok kişi olmalı,» dedi Yardımcı. Küreğinde kararmış bir kalça kemiği vardı. Ayaklarının altında bir sürü kemik duruyordu.

«Ah, bu iyi işte,» diyerek bir kemiği gösterdi Yönetici. «Bu iyi. Ne dersin, iki kafatası bulabilir misin? Tamamlamak için kafatasına ihtiyacım var. Ben seni büroda bekliyorum. Bulabildiğin kadar kemikle iki kafatası getir. Onları kalın kağıda sararız. Sen hiçbir şey söyleme, gör bak El Nino Pardon'un anası ne kadar sevinecek.

O demin gelen. Juan  Lora’nın anası. O da,»  dedi Yö­netici.

Norberto FUENTES (1943 Havana, KüBA)

Latin Amerika Hikâyeleri Antolojisi, 1983 İletişim Yay. İst.

Çeviren: Güler Dikmen

I.Öyküdeki Yapılanma:

      a) Metin (eser-öykü) ve Zihniyet

      İspanyollarla yapılan ’61 yılındaki bir savaş ele alınmış. Yazar dönemin zihniyetini; savaş, savaşta kaybolan yakınlar, umut arayışları, insan ilişkileri ve manevi değerlerin üstünlüğü olarak vermiş metinde (öykü).

      b)Yapı (1.Olay Örgüsü, 2. Kişi/ kişiler, 3. Yer; mekan- Uzam, 4. Zaman)

      Olay örgüsü, yaşanan bir savaştan sonra ölen askerlerin yakınları, yerleşim yerinin mezarlığına gelerek orada bulunan görevlilerden yakınlarının kemiklerinin bulunup çıkarılmasını etrafında gelişiyor.

      Burada kişiler; mezarlıktaki yönetici ve yardımcısı ile yaşlı kadındır. Adı geçen ama olay içinde yer almayan iki kişi daha vardır. Yer mezarlık, zamansa ‘61 savaşı.

    Burada, savaşta ölen yakınlarının kemiklerinin bulunmasını isteyen yaşlıların içinde bulunduğu durum verilmek istenmiş. Mezar yöneticisi,  bu kişilerin ne kadar çaresiz olduğunu biliyor. Onların umutlarının kaybolmaması için yardımcısından, kazılan bir mezardan çıkarılan kemiklerin bir paket yapılarak bu kişilere verilmesini isteniyor.

Mezar yöneticisi, rasgele çıkarılan ve başkalarına ait olan bu kemiklerin, ölü yakınlarını ne kadar çok sevindireceğini biliyor.

     c) Tema (İzlek)

      Savaşın getirdiği acı; umut arayışında olan insanların, bir şekilde umutlarının kırılmadan gönüllerinin alınması.

    d) Dil ve Anlatım

           Akıcı ve yalın bir dili olan öyküye, başta öykü kişisinin konuşmasıyla girilmiş. Bu konuşmada diyalog tek yönlü verilerek özgün bir anlatım sergilinmiş. Metnin sonundaki diyalog  çözüm bölümüdür.  Sonuçta bu bölüm öykünün asıl kişileri arasında gerçekleşir.

             e) Metin ve Gelenek,

  Yazar, kendi ülkesinde yaşanan olayı/olayları insan ilişkilerini öykü kişileri aracılığıyla ve davranış biçimleriyle verir. Ayrıca yaptığı betimlemeyle ait olduğu siyasi ve sosyal unsurları da aktarır. Örneğin, “Arkasındaki çelik dolabın üzerinde duran haça gerilmiş kederli isa; Camilo Cienfuegos ve Frederich Engels'in fotoğraflarının kanatları altındaydı.” tümcesiyle Marksist-Sosyalist bir düşünce yapısını koyar ortaya. Bu da Latin Amerika edebiyatının önemli özelliklerinden biridir.

           f) Anlama ve Yorumlama

          Okur bu metni (öyküyü) kendi kültürel, tarihi ve siyasal bakış açısına göre  algılayacaktır. Eğer Latin Amerika ile ilgili bir birikimi varsa bakışı bu açıdan olacaktır. Olmasa bile yorumunu savaş, insan, insan ve savaş ilişkileri ya da savaştan sonra geride kalanların ölen yakınları için manevi bir değer unsurunu canlı tutma uğraşı veya savaş sonrasında görevlilerin acılı insanlara karşı tutumları, vb şeklinde olabilir.

           g) Metin ve Yazar

         Yazarın kendi kültür ve tarih birikimini bu metnin içine serpiştirmiş olduğunu görüyoruz. Bu, çok ayrıntıya girilmeden kısa ve öz tümcelerle verilen doğa ve çevre betimlemeleriyle konuyor ortaya. Kişiler arası konuşmalarla insan ilişkileri verilmiş. Acılı insanların bir parça da olsa acılarının dindirilmesi için var olan olanakların kullanılması söz konusudur. Çünkü sosyalist bir gelenekte insan unsuru temeldir. Her türlü acı, sıkıntı ve yokluktan uzak tutulmalıdır birey.

        Metinde de bunu, yapısal özelliklerle oluşturulan  temada görebiliyoruz. Bu,  metin ve yazar ilişkisinin bir boyutudur kurmaca yapıtlarda.

        Bir olay çevresinde gelişen, anlatmaya bağlı metin olan öykünün kurgusal işlerliği bu şekilde ortaya konmuştur.
         
Şimdi de Görsel bir metin olan bant karikatürün kurgusal işleyişine bakalım.

        Lorıot’un  (1923 Berlin ) dört bölüm olarak çizdiği karikatür karelenmemiş olmasına karşın bir bant karikatürdür. Burada “bant” bir terim olarak ele alınmalıdır.

Okur / izleyici bölümleri anlamlandırırken onların her birini bir bant gibi düşünür. Bağlantıyı bu  sıralanışa göre yapar.

         Alttaki  metni (bant karikatürü) dikkatle inceledikten sonra yukarıda ortaya koyduğumuz açılım unsurlarını metinden yola çıkarak  saptayalım.

( GÖSTERİ, Şubat 2007, Sayı. 287)


 

 



 Lorıot (Cartoon Classics, Diogenes 1982 Zürich)

         II. Bant karikatürdeki Yapılanma:

  a) Metin (bant karikatür) ve Zihniyet

     Sanatçı / karikatürist burada kurgusal bir metin ortaya koymuş.O, Batılı (Avrupalı) olduğu için usunda Latin Amerika - Güney Avrupalı ya da İspanyol bir tip yaratmış. Bu tiple içinde yaşadığı toplumun bireylerinin psikolojik durumlarını koymuş ortaya. Yani yaşlı bir kişinin / atlı - oyun alanı olan lunapark ile ilişkisinden yola çıkılarak verilmiş psikolojik durum.

   b)Yapı (1.Olay Örgüsü, 2.Kişi/ kişiler, 3.Yer; mekan-Uzam, 4. Zaman)

    Bir olay örgüsü etrafında gelişen bu görsel metinde bir asıl, bir de geri planda olan kişiler vardır. Olay gelişimi çöldeki bir yol, lunapark ve tekrar çöle açılan yolda geçer. Zaman gündüzdür. Yer lunapark ve çöl yolu. Bu unsurların oluşturduğu yapıda ele alınan tema, yaşlıların da zamanla çocuklaşabileceğidir.Ya da her insanın bir de görünmeyen yüzünün olduğu şeklinde düşünebiliriz temayı. Bu metinde bir bütün olarak verilmiştir.

    c) Tema (İzlek)

     Tema, yapılanmadaki olay örgüsünde, bir unsurlar bileşimi olarak geçer. Bu da yukarıda belirttiğimiz “yaşlıların da zamanla çocuklaşabileceğidir.Ya da her insanın bir de görünmeyen yüzünün olduğu,” şeklinde verilebilir.

    d) Çizgi ve Anlatım

     Sanatçı, yalın ve bütün çizgilerle vermiş anlatımı. Çevre ve fon ayrıntılarından kaçınmış. Gereksiz süsleme ve taramalara yer vermemiş. Mekanın, yerin belirginleşmesi için bir ufuk çizgisinde hafif kıvrımlara kaçmış. Lunaparkın çekiciliği için dönen oyuncak hayvanların çatısına süslemeler kondurmuş.

           e) Bant karikatür ve Gelenek

            Karikatürist metni / bant karikatürü oluştururken yaşadığı toplumun sanat ve kültür geleneğinden yararlanmıştır. Çizgi ve konu ile ilgili unsurlarda bu özellikleri görebiliriz. Batı toplumlarında insanlar kendi iç yapılarına dönüp bir yerde farklı kişiliklerini ortaya koyabiliyorlar. Onun kullandığı çizgi, ele aldığı tipler burada kendini gösterir.

           f) Anlama ve Yorumlama

            Metnin açılımı,yorumu yapılırken okur / izleyici kendi kültürel durumunu ve bilgi birikimi ortaya koyacaktır. Yaşadığı tarihsel süreci de göz ardı etmeyecektir. Burada değerlendirme yapılırken iki at unsurunun varlığı gözden kaçmamalıdır.

          Gerçek ve oyuncak at bant karikatürün temasını oluşturan yapı unsurlarından biridir.          

           g) Bant Karikatür ve Çizer

           Karikatürist, yapıtında yok denecek kadar az bir ayrıntıyla asıl konuya girmiş. Kısa ve kararlı çizgilerle verilmiş doğa, çevre, lunapark ve kişi betimlemeleri. Kişiler arası konuşmalar yok. Olay örgüsünün hiçbir aşamasında yazıya / konuşmaya yer verilmemiş. Böylece salt görsel kılınmış yapıt. Kişiler arası(At- binici- lunapark görevlisi)  ilişkiler hareketlerle konmuş ortaya. İnsanlar, bastırdıkları ya da her zaman ortaya koyamadıkları ikinci bir benliğini burada ortaya seriyor.

        Ortaya çıkan ikinci benlik, bastırılmış çocukluk, insanlardan uzak, ıssız bir mekanda da verilmiş. Bu, yaşamsal gerçek, karikatürist tarafından yeniden yaratılarak  ortaya konan sanatsal gerçeğin izleyiciye yansımasıdır.

            Sonuç

Norberto Fuentes ve Lorıot’un ürünleri (öykü ile bant karikatür) birer sanat yapıtı olduğu için burada geçen olaylardaki gerçeklik, olması düşünülen gerçekliklerdir. İşte bu yönüyle bant karikatür ve öykü ortak bir özellik taşımaktadırlar.

         Yani bunlar, sanatın gerçekliğini taşıdığı gibi bir de olay çevresinde gelişen birer yapıt özelliğini gösterirler. Bu da gerçeğin ve gerçekliğin hayalden yola çıkılarak soyutlanmasıdır. Diğer bir deyişle bu, insana özgü bir özellik olan hayaldir.

         Sonuçta, her iki sanat ürününün ortak işlevi,  olay çevresinde gelişen birer sanat ürünü olmaları ve sanatın gerçekliğini taşımalarıdır.





 “Görsel Metinden Yazınsal Metne Metinlerarası İlişki – Karikatür ve Edebiyat”  “İLE” dergisinin (Mayıs- Haziran 2007) eki olarak dağıtıma sunuldu. (Dergi Adresi: R.Tulga Cd. No:11 Çamdibi İZMİR  TEL: o 232 462 32 19   E-posta: ilyayayinevi@mynet.com)



 

   
  
  Hasan Efe