Sözcükler bir ormanın içindeki
ağaçlar gibidir. Sözcüklerin kökleri vardır. Dalları vardır. Yaprakları vardır.
Ağaçlar nasıl ormanı
oluşturuyorsa, sözcükler de dili oluşturur.
Emperyalizm geldiğinde kendi
sözcükleri de gelir. Gelir ama sözcükler dil ormanında asalak otlar ve
parazitler gibi işlev görür. Yabancı sözcüklerin kökü bizde olmadığından yeni
sözcük üretemeyiz.
1200’lü yıllarda Avrupalı, Arap
Uygarlığından aldıklarını kendi diline
tam olarak çevirmiştir. Kendinin
anlayacağı şekle sokarak İslam Uygarlığından yararlanmıştır.
Sıra bize gelince Türklere Arapça
öğrenme zorunluluğu dayatılmıştır. Kur’an’daki kavramların Türkçe’de karşılığı
yoktur savı.
Örneğin; Kur’an’ı Kerim’in
Türkçe’ye çevrilmesi çok büyük sorun olmuştur. Allahın dilinin Arapça olması
iddiası dilimizin Arapça ve Farca
sözcükler ile dolmasına sebep olmuştur.
Arapça’nın kutsallaştırılması
Türk dilinin kısırlaşmasına sebep olmuştur. Türkçe’de var olan karşılıklar
atılmış yerine kökü bizde olmayan sözcükler getirilmiştir. 1070’lerde tercüme
edilen Kur’an yüzde yüz Türkçe iken (Kutadgu Bilig) bu gün kullandığımız
Kuran’ın yüzde yetmişi Arapça ve Farsça sözcüklerden oluşur.
Sözcük üretmek düşünce üretmek
olduğundan giren her yabancı sözcük, bizim
sözcük üretmemize engel olmuş hem de düşünce üretmemize engel
olmuştur.
Osmanlının 6 yüz yılı böyle geçti.
Kavramsal karşılıklar ortada kaldı. Türkçe kısırlaştı. Dil yoksullaştıkça
düşünce yoksullaştı sonunda Osmanlı yoksullaştı.
Gelelim günümüze;
Arapça’nın kutsallaştırılması
sonunda yoksullaşan Türkçe bu kez de Türkçe bilim dili olamaz savı ile
emperyalizmin saldırısı altında yoksullaşıyor.
Demek ki ülkesine, diline,
yabancılaşmış aydın yalnızca günümüze özgü bir husus değil. Aydın önce topluma,
sonra diline, sonra kültürüne, en sonunda da vatanına yabancılaşıyor.
Diline sarılmayan aydın toplumsal
değerlere de sarılmıyor.
Belki ileri bir sav olacak ama
şunu düşünüyorum.
Türk aydınının genelde Türk
Halkının Batı karşısında ki ezik ve aşağılık duygusuna sahip oluşu bu
dil-düşünce meselesinden ileri geliyor. Dili kısırlaştırılan halkımın düşüncesi
yoksullaşıyor.
Yabancı dil hayranlığı çoğu
insanımızı ülkesine yabancılaştırıyor. Tabulaştırılan İngilizce kutsallaştırılan Arapça’nın yerini
aldı bile.
Düşünme gücünü yitirenler direnme
gücünü yitiriyor.
08 06 2007