2006 yılı Mayıs ayında gerçekleştirilen Hindistan Bienali bu altkıtanın çağdaş kültürünü başarılı bir biçimde tanıtmıştı. 2008'de festival yönetimi bu kez Asya ve Avrupa'yı birleştiren efsane sulara, Boğaziçi'ne doğru bir yolculuğa çıkmaya karar verdi: Bu yılın konusu Türkiye.  

Son zamanlarda özellikle Türk yazarlar dikkatleri üzerine çekerken gösteri sanatları ve güzel sanatlar alanlarında, sinema ve müzikte de keşfedilmeyi bekleyen heyecan verici birçok çalışma bulduk. Öyle ki Osmanlı İmparatorluğu mirasının yanı sıra son yıllarda hızla gelişen uluslararası kültür hayatıyla da adından söz ettiren göz alıcı metropol İstanbul dışında, günümüz Türk sanatçıları ve eserleri hakkında bilgilerimiz ne yazık ki çok eksik. Bu nedenle sanatseverlere klişelerin ötesinde bir Türkiye’yi tanıtma görevini üstlenmek, bizi çok mutlu ediyor.

Ancak Türkiye'yi bienal konusu olarak seçmemizin ardında yatan daha birçok neden var. Ülkenin kimlik sorunu bu bağlamda büyük bir rol oynuyor: Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği, gerçekleşirse sınırları Irak ve İran'a dayanacak olan Avrupa Birliği'nin bugüne dek karşı karşıya kaldığı toplumsal, ekonomik ve politik açılardan en zorlu görev olacak. Türkiye gerçekten Asya ile Avrupa arasında bir köprü işlevi görüyor mu? Bu ülke geleceğin Avrupa'sında nasıl bir rol oynayacak? Avrupa'nın geri kalan kısmı İslam'ı konumlandırma konusunda Türkiye'den neler öğrenebilir?

Türkiye'nin AB'ye girmesi halinde, Avrupa esas teşkilat yasası ve planlanan Avrupa Anayasası bundan ne yönde etkilenir? Bu yılın başından beri Bonn Bienali öncesinde yer alan etkinliklerde tüm bu sorular tartışılıyor, festival sırasında da bu tür etkinlikler sürecek.

Bundan önceki festivallerde olduğu gibi Bonn'lu birçok kültür, basın ve bilim kuruluşu ile işbirliği kuruyoruz. Bu yılki festivalin getirdiği yenilikse Bonn okullarıyla gerçekleştirilecek olan sıkı işbirliği. Bu işbirliği kapsamında şu sorulara yanıt arayacağız: Kalıplaşmış düşüncelerin hakim olduğu bir izlenimin ötesine geçerek çağdaş Türkiye kültürünü Alman öğrencilere nasıl aktarılabilir? Peki ya Türkiye kökenli öğrencilerin modern kültürümüze katkıları neler?

Ancak tabii ki festivalin odak noktası sanat olacak! Ülkenin sunduğu kültür çeşitliliği ve Türk kültürünün dünyaya açık, canlı karakteri Bonn: Bosporus 2008 başlıklı bienalimiz bağlamında tanıtılacak. Farklı dallardan birçok sanatçının akın edeceği Bonn kentinin dokuz gün boyunca çağdaş Türk kültürünün sunulduğu bir sahneye dönüşmesini diliyoruz. Bienal programında Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi'nin yanında bağımsız gruplar ve bireysel sanatçılar da yer alacak. Müzik dünyasının tüm dallarından isimler, uzun metrajlı sinema filmleri, en yeni kısa metrajlı filmlerden örnekler, bilinen ve keşfedilmeyi bekleyen yazarlar ya da güzel sanatların farklı dallarından sanatçılar: Hepsi sizleri 2008 Bonn Bienali'ne davet ediyor. Gelin, Türkiye'ye dair tüm bildikleriniz en olumlu biçimde baştan aşağı değişsin!

Program - Edebiyat

Türkiye'yi Dinlemek

Murat Uyurkulak
"TOL" adlı romanından okuma
Etkinlik Türkçe ve Almanca dillerinde gerçekleşecek.

Hasan Ali Toptaş

"Gölgesizler" adlı Romanından Okuma
20 Haziran Cuma, saat 18:00
Foyer der Kammerspiele Bonn Bad-Godesberg
Türkçe ve Almanca

Boğazda Bir Akşamüstü
Kai Strittmatter ve Perihan Mağden ile okuma
22 Haziran Pazar, 15:30 - 19:30 (Etkinlik boyunca iki ara verilecektir)
Bahnhof Rolandseck/Arp Museum
Türkçe ve Almanca

Konuşmalar

Açılış Konuşması
Zülfü Livaneli
14 Haziran Cumartesi, saat 15:00
Opernfoyer
Konuşma Türkçe olacak, Almanca'ya eşzamanlı çeviri yapılacak

Giriş ücretsizdir

Alman – Osmanlı/ Türk İlişkileri
22 Haziran Pazar, saat 11:00
Opernfoyer
Etkinliğin dili Almanca'dır
Giriş ücretsizdir

  

Kaynak:

Biennale Bonn
Theater Bonn, Am Michaelshof 9, D-53177 Bonn
Tel.: +49 (0)228 77 85 92/3, Faks: +49 (0)228 77 85 98
Web:www.biennale-bonn.de, e-ileti: biennale@bonn.de