Hangi Türkçe?

                  


 

Gelişen dünyada ve duvarların yıkıldığı “Birleşik Avrupa Toplululuğu”nda çok kültürlülük ve çok dillilik vazgeçilmezdir. Bunun aksine iddia eden, içinde bulunduğu topluma ihanet ediyor demektir. Toplum içinde yaşayan değişik kültürlerden gelen, ve değişik dilleri konuşan göçmenleri görmezlikten gelmek, onların ihtiyaçlarını gözardı etmek, toplumun uzun vadede huzur ve barışını tehlikeye atmaktır.

Bu konuda daha önce çok yazdık, çok söyledik. Hatta eyalet hükümetine (Baden-Württemberg) bir muhtıra bile verdik. Güzel Türkçemizin Almanya'daki tarihçesini anlatarak, nereden nereye geldiğini, ve bu konunun önemine binaen neler yapılması gerektiğini hatırlattık. Anlatmaya ve hatırlatmaya da devam edeceğiz. Edeceğiz etmesine de acaba Türk ailelerinin kendisi bu konunun önemine haizler mi? Bu konu -en azından- Türkiye'deki seçimler için oy kullanılabilmesinden daha önemlidir.

Almanya'daki nüfussal istatistiklere bakılacak olursa, gelecek göçmenlerin olacak. Ama hangi göçmenlerin… Tabii Avrupa kriterlerinin belirlediği gibi anadilinin de icinde oldugu, en az üc dile sahip, iyi bir meslek sahibi olan göçmenlerin elinde.

Gerek Avrupa`da, gerekse dünyadaki bilim adamları (Dil Bilimcileri);Anadil ne kadar iyi öğretilir ve geliştirilirse, ikinci dil o kadar iyi öğrenilir. “İki dillilik” in geliştirilmesi, gelecek için bir yatırımdır. Göçmen çocukları bu sayede, dil eğitiminde ek bir yetenek kazanır. Bu yetenek ve avantaj, çok kültürlü bir toplumda, sınırların ötesinde ve Avrupa`da birarada ve barış içinde yaşamayı sağlar“, demektedir.

Anadil dersi ayrıca, çocuklarımızın sağlıklı bir benliğe sahip olmasını, sağlıklı bir kişilikle yetişmesini ve kendine güven duymasını sağlar; kuşaklararası anlayışı, karşılıklı sevgiyi, saygıyı ve güven duygusunu geliştirir.

Almanca ile birlikte anadilimiz Türkçe`yi de öğrenmek, yani „İki Dilli Eğitim“, (Bilingualizm) hakkı, biz göçmenlerin en tabi bir insani ve anayasal hakkımızdır. Bu hakkın verilmesini istemeliyiz. Israrla talep etmeliyiz.

Anadil ile ilgili düşüncelerimizi daha önce dile getirmiştik. Bu konuda eyalet hükumetleri sorumluluklarını yerine getirmeli ve Türkçe kurs statüsünden çıkartılarak gerekli olan pedagojik statüsüne kavuşturulmalıdır. Bu konuda eyalet hükümetleri uzun vadeli kalıcı yatırımlar yapmalı, Türkçe dersleri Alman müfredatına alınmalı, organizasyonu, pedagojik içeriği, ve finansmanı eyalet hükümetinin sorumluluğunda olmalıdır. Gerçek göçmen politikaları izlenerek, Üniversitelerde ve yüksek okullarda kürsüler ve bölümler açılarak, anadil dersi verebilecek öğretmenler yetiştirilmelidir.

Ayrıca meslek eğitimi konusunda özel teşvik programları uygulayarak, sosyal durumu zayıf olan aileler desteklenmelidir. Bu teşvikler ve destekler için ücret talep edilmemelidir.

Neden Almanca İslam din dersleri kuralsız, kanunsuz ve anayasaya aykırı bir şekilde eyalet hükümetleri tarafından desteklenirken, bir toplum olarak yaşama şansınızın temel direği olan anadil dersleri ile ilgili anlaşılmaz yasaklar konuluyor. Bu Almaya'nın da geleceğini tehlikeye atmak anlamına gelmektedir.

Bu konu mutlaka anaokularından baslamak üzere ele alınmalı ve gereken önem verilmelidir. Geçen her eğitim-öğretim yılı hepimizin aleyhine islemektedir.

Unutulmamalı ki Bizlere düşen çocuklarımızın daha mutlu bir geleceğe sahip olabilmelerini engelleyecek sorunları çözmek için bütün gücümüzle çalışmaktır. Bu sadece bizlerin görevi değil, aynı zamanda Alman ve Türk hükümetlerinin de görevidir. Herkes üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.

Çalışmalarımızı eğitime yönlendirmeli, bunun geniş boyutlu ve zaman alan bir mesele olduğunu unutmamalıyız. Şu anda hayatimizi sürdürdüğümüz bu topraklar artık bizim vatanimizdir. Ve burada toplum olarak yaşayabilmemizin anahtarı EĞİTİMDİR.

Türkçe dersinin bütün eyaletlerde Alman Eğitim Sistemine resmen dahil edilmesini, sınıf geçmeye etkili “Seçmeli ve Zorunlu İkinci Dil” olarak müfredat programına alınmasını, bu hakkın bize resmen tanınmasını hep birlikte isteyelim.

Nasıl ki, Alman vatandaşlığına geçiş, oturma izinlerindeki bürokrasiyi ortadan kaldırmak veya serbest dolaşım hakkı kazanmak değilse, anadil de sadece günlük ihtiyaçlarımızı karşılamak olarak algılanmamalıdır.

Başkalarının yazdığı tarihi okumak istemiyorsanız, ANADİLİNİZE SAHİP ÇIKIN!..

 



  

  
Güven Toymaz
 H@vuz Yayınları'ndan Yayımlanmış Kitaplar