maviADA Dergisi Soruşturma
Yazara,
okura, dergi yöneticilerine, yayıncıya, yazar örgütlerine,
“Yazma
Sıkıntısı”
Yazar/
Dergi/ Okur Beklentileri: Yirmi, otuz yıl öncesine göre yazmak bir seçkin
zümrenin işi olmaktan çıktı, genele yayıldı. Övünülecek sayıda yazar, o
çoklukta da kitap var. Bunda, yaygınlaşan, insanın ayağına giden, bir tür yazar
okulu olan sanalı, basılısı dergilerin büyük katkısı olduğu söylenebilir. Peki
okul olmaya uğraşan bu dergilerin çıkış felsefeleri ne, yaşamlarını nasıl
sürdürüyorlar, arkalarında gizli güçler mi var? Yazarından / okurundan,
devletinden beklentileri neler? Onlara umut besleyen, bir şey arayan
yazar/ okur ne istiyor?
Yazarın
Kayıp Rolü: Yazmasam ölürüm diyen, şiirim benim başkaldırımdır, diye düşünen,
tabi ki, kalemim emrinizde, diyenler de var. Dünkü yazar, sistemin muhalifi,
eylemlerin düşünsel başlatıcısı, hatta bizzat sorumlusuydu. Devlet de aynı
yargıda olduğundan hapishaneler onlarla dolar, yazarı da yükselten,
emsallerinden ayırt eden de biraz bu
hapishane deneyimi olurdu. Şimdi, ne yazarın böyle bir niyeti var, ne de
kamuoyunun da bir beklentisi… Peki yazar şimdi hangi rolde? Ondan beklenen kimlik
ne? Bu siyasetdışılık yazara ne getirdi, ne götürdü?
Yazar,Yayın
ve Dağıtım Cephesi: Bir yanda beş yüz adet bastırılıp adı bile anılmadan yok
olanlar, bir yanda bir milyon üretilip, büyük reklamlarla inanılmaz satan
kitaplar… Yazması da bir dert, yayınlatması da… Dergiler, yayınevleri, yazar
aynı dili mi konuşuyor, ne diyorlar, ne bekliyorlar? Değişen ülkemizde
yazarlık, yayıncılık ne durumda? Ya satış, dağıtım ve kitapevleri
cephesi? Çok satan yazarlar mı, çok satması istenenler mi var? Bir
holdingin yan kolu olmayan bağımsız yayıncılık hangi noktada? Bin bir
sıkıntıyla bastığı kitapları, dergileri, bir anlamda rakibi,tekelleşmiş dev
yayıncıların dağıtıcılarına vermeye çalışırken hangi sorunlarla
boğuşuyorlar.
Yazarı,
ona hizmet eden birimleri, yayıncısı, dağıtıcısı, kitapçısı, güçlü bir tüketim
organizasyonu tüyaplarıyla bir yönüyle baksan ülkenin en kalabalık iş
kollarından biri. Ama sendikası derneği, örgütü var mı? Olanlar, üyesi
adına neler yapıyor?
Sermayenin Küresel İstilası: Tekelleşen medya ve
onun kültür sanat kanalları, dergileri, bunu okumalısın, diye işaret ettiğinin
dışındakine şans vermiyor. Bu güçlü düzenek karşısında sıra yayınevinin,
imeceyle yaşamaya çalışan dergilerin, arkası olmayan yetenekli yazarın gücü,
sonu ne? Devlet hangi noktada duruyor, bakış açısı ne ? En önemlisi artık bir
ulusal kültürden söz edilebilecek mi? Bütün küçük yayıncıları ve yazarları yok
edecek küresel bir yayın devliği mi var dünyada? Yani dünyanın orta yerine dev
bir yayın market kurulmuş, büyük mağazaların bakkalları tüketmesi gibi,
bağımsız yayıncıyı ve yazarı yutuyor…mu?
Yazın
dünyası, şimdi hiç dönemeyeceği keskin bir virajda mı?
Artık
yazıncının yoksul, ama karizmatik peygamber tahtından inmesinin, emeğine sahip
çıkmak için ter dökmesinin zamanı gelmedi mi?
Bu kez
yazar, kendisi yarattığının kahramanı olup, kendi adına konuşur mu?