Dün gece rüyamda bir köy yolundaymışım. Köyün mezarlığının yanından geçerken bir
ağacın altında "Mıh" ile "Kerpeten" oturuyorlar. Dikkatimi
çekti bu beraberlik; yanlarına yaklaşıp sordum;
"İkinizi
bir arada görmek oldukça ilginç. Siz gerçekten arkadaş mısınız ?
Mıh
ile kerpeten gülümseyerek cevap verdiler;
"Tabii
ki arkadaşız. Bizim arkadaşlığımıza diyecek yoktur, biz güle oynaya, sohbetler
ederek geçinip gidiyoruz. Hiçbir sorun yok aramızda."
Daha
lafları bitmemişti ki, mıh hareketlendi ve kerpetenin karşısına geçerek yüksek
sesle;
"Sen beni çekemezsin, deyiverdi."
Kerpeten sakin bir sesle:
"Sen
bana kafa tutacağına, kendi kafanı tut, şimdi kekiç gelirse o zaman görürsün."
dedi.
Çok
kısa bir zaman geçmişti aradan. Bir de baktık ki -gerçekten- kekiç yanımıza
doğru geliyor.
Kekiç
yanlarına yaklaşır yaklaşmaz sordu;
"Sesiniz
köyün öbür tarafından duyuluyor, mesele nedir, ne oluyor burada?" deyince;
Kerpeten söze başladı;
"Bu
mıh bana kafa tutuyor, sen beni çekemezsin." diyor.
Kekiç
de ona;
"Mıh haklı tabii ki çekemezsin, ben onu çakmadan sen nasıl çekeceksin?"
demesin mi?
Kekiç öyle söyleyince bizim mıh havalara uçmaya başladı, zıp zıp zıplıyordu.
Kerpetenin yanından ayrılarak kekiçin yanına geçti.
"Sen
beni zaten çekemezsin, bundan böyle artık kekiç benim arkadaşım."
Mıh,
kekiçin yanına gider gitmez de rahat durmadi ama;
"Sen beni çakamazsın." demesin mi?
Bu sefer de kerpeten oradan bıyık altından, "aldın mı başına belayı"
der gibi gülmeye başladı.
Kekiç
sinirli sinirli mıha seslendi:
"Nasıl çakamam ben seni, bal gibi de çakarım!"
Bu
sefer kerpeten kekiçe;
"Tabii
haklı, onu sen çakamazsın. Yoksa benim çekmem gerekecek. Ne de olsa eski bir
arkadaşım!"
Birden ortalık karışmasın mı? Kekiç mıhın tepesine hızlı hızlı ve var gücüyle
iniyor, hemen arkasında kerpeten çıkarıyor... Çekiç çakıyor kerpeten çekip
çıkartıyor. Kekiç vuruyor, kerpeten kekiçin
tahta kısmını sıkıştırıyor... Kerpeten çekiyor, kekiç vuruyor, mıh kaçıyor
derken ben de nasibimi alıp ayağıma bir kekiç darbesi yiyerek uyanıyorum.