Alman Endüstri Arkeoloğu, Wolfgang Ebert
İstanbul'daki eski bir enerji santralini müzeye dönüştürüyor.
Hightech, Nisan
1911 İstanbul:
Yarımay seklindeki kumanda masaların arkasında birkaç dolap. Bir zamanlar çağdaş olan bu kontrol odası, şimdi bir sergi
salonuna dönüstürüldü. Bu açık simetrik
görünüş ve o sert dekoratif biçim
birbiri ile oldukça uyumlu.
Üretimin kalbi olan türbin ve jeneratörlerin her biri
farklı döneme ait. Kontrol odasında kendinizi bir kurgu-bilim
filminde gibi hissediyorsunuz.
1911
yılında İstanbul'un en eski ve o dönemdeki en modern enerji
santrali kurulurken tüm çalışanlar üstün bir
çaba saffetmişti. Bu modern santral de hakkını vermiş, 1911'den 1984 yıllına kadar İstanbul'a elektrik sağlamıştı.
Haliç'in kalbinde, İstanbul'un en eski mahallelerinden
birinde yer alıyor bu endüstri anıtı. Sanki kutsal bir atmosfer oluşturuyor çevresinde.
Osmanlı döneminde İstanbul'da kurulan ve ilk enerji tesisi olan
96 yıllık Silahtarağa Elektrik Santrali, İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından
"Santralİstanbul" adıyla Türkiye'nin en büyük uluslararası kültür, sanat ve
eğitim merkezine dönüştürüldü.
Bu projeyi gerçekleştiren Wolfgang Ebert alanın ortasında duruyor ve o çelenk sekildeki binarı göstererek anlatıyor: "Yemekhane,çamdan
yapılmış bir
bina; çelenkin girişi. Halka açık yemekhane,
yakındaki köşkte bulunan
lüks bir restoran gibi. Eskiden elektrik santralda çalışan
müdürler o köşkte
yaşıyorlardı. Hemen onun yanındaki dört yeni binada,
üniversite eğitimi için restore edilmiş "Görsel
Komünikasyon Bölünü" bulunmakta. Eski
işçi evleri şimdi bir misafirhane. Bugün
Üniversite Yönetim Bölümü, eskiden elektrik
santralin bulunduğu yönetim yerinde. Gerek tamirhane, gerekse "Restaurant
Otto" yapılacak etkinlikler için kiralanabiliyor. Binanın
arkasında çocuk atölyeleri yer alıyor. Çocuk
atölyeleri programı kapsamında okul öncesi dönemden
başlayarak her yaş grubu çocuklara, hatta kendini hala
çocuk hissedenlere de yönelik atölyeler yer
almaktadır. Atölyeler, dans, koreografi, fizik, edebiyat, plastik
sanatlar gibi pek çok alanda uzman eğitimciler tarafından
destekleniyor. Hayal güçlerini sanat ve
bilimle buluşturmak isteyen çocuklar bu atölyeleri
kaçırmamalı."
2007
yıllından beri İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin bir
bölümü bu kutsal anıtda yer
almakta. Santralİstanbul
adıyla yeniden yaşama geçirien bu yapıt, bugünlerde sanat
ve bilgi üretimine hizmet ediyor. Çağdaş
sanatçıların
yapıtlarının sergilendiği mekanların yanı sıra 24 saat açık olan
bir de kütüphanesi var.
Üniversiteningenişlemesi ve Türkiye'nin bu alanda çağdaş bir düzeye gelmesini arzu eden, sanat koleksiyoncusu ve işadamı Oguz
Özerden, İstanbul'daki bütün semtleri araştırarak uygun bir mekan aradı. Öyle bir yer arıyordu ki, şehir kaosundan uzak, insanların kendilerini rahat hissedebilecekleri bir yer olmalıydı.
Bu yeni üniversite
alanı, sehir planlamasına
uygun bir semtte olmalıydı. İleriki dönemlerde bakımevleri,
çocuk eğitim merkezleri, yaşlı ve yoksullara yardım edebilecek
kuruluşları da içermeliydi. Semt kütüphaneleri de
yapılan planlar arasındaydı.
"Bilgi"nin Almanca karşılığı "Wissen"dir. Yani; "Wissen
Universität", "Bilgi Üniversitesi". Üniversite,
Sentralİstanbul'un bulunduğu yeri, 2002
yılında hükümetten, 29 yıllığına kiralamış
bulunmakta. Sözleşme söyle: Yeni binanın bulunduğu yer
amacına uygun olarak kullanılması ve sentralin bir sanat abidesi haline
dönüştürülmesi.
Endüstriyel miras alanının önde gelen uzmanları arasında yer alan ve
Santralİstanbul'daki tarihi binaların restorasyonunu yürüten, Endüstri Arkeoloğu, Sanat Tarihcisi, Prof. Dr. Wolfgang
Ebert, bu iş için Almanya'dan (kendisine hem danışmanlık hem de planlamada yardımcı olacak olan) Özerden'i çağırmıştı.
Ebert, bu tarihi önemi olan yapıyı aktif bir hale getirebilmek için kapsamlı düzenlemelere girişti. Ayrıca teknik danışman, Alman Müze uzmanları aydınlatma ve görsellik konusunda projeye destek verdi.
Bu sektörde
Prof. Wolfgang Ebert'tin çok büyü tecrübesi olduunu ve Almanya'daki Plessa
"Elektrik Santrali"ni de müzeye dönüştürmüştü.
Program
36. Uluslar arası İstanbul Müzik Festivali
İstanbul
Kültür Sanat Vakfı tarafından Borusan Holding sponsorluğunda
düzenlenen Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, bu yıl 6 -
30 Haziran tarihleri arasında gerçek- leşecek.
36. yılında
müzikseverlerin karşısına dopdolu bir programla çıkmaya
hazırlanan Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'nde bu yıl
500'ü aşkın yerli ve yabancı sanatçının sahne alacağı
toplam 22 etkinlik yer alıyor. İzleyicilerini kentin farklı
köşelerinde ağırlayacak olan İstanbul Müzik Festivali'ne Aya
İrini Müzesi'nin yanı sıra Topkapı Sarayı, Süreyya Operası,
Arkeoloji Müzesi, Türker İnanoğlu Maslak Show Center (TİM) ve
Bulgar Kilisesi ev sahipliği yapacak.
Festival
programı, The Marmara Oteli'nde düzenlenen bir basın toplantısıyla
açıklandı. Basın Toplantısına İKSV Yönetim Kurulu Başkanı
Şakir Eczacıbaşı ve Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Kocabıyık ile İstanbul Müzik Festivali Direktörü Yeşim
Gürer Oymak katıldılar.
Basın toplantıda konuşan Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Kocabıyık: "1973 yılında, Borusan'ın da aralarında bulunduğu IKSV
kurucuları mütevazı hedeflerle yola çıktı. Aradan
geçen 36 yılda Festivalimiz köklü bir uluslararası
sanat etkinliği, İstanbul da uluslararası kültür ve sanat
etkinliklerinde bir çekim merkezi haline geldi. 2000'li yıllarda
ülkemiz, 'Türkiye'nin AB tam üyeliği' vizyonu ile
yürütülen reformlarla çok önemli mesafeler
kaydetti. Ancak son zamanlarda bazı AB üyesi ülkelerde,
toplumlarda Türkiye'nin tam üyeliğine karşı bir direnç
olduğu da aşikardır. Bu doğrultuda temel meselemiz Türkiye'nin
doğru bir şekilde tanıtımı ve toplumlararası kuvvetli bir diyalogdur.
Festivalimiz bu açıdan ülkemizin en önemli kozlarından
biridir. Borusan olarak 2010 ve sonrasında Avrupa'daki diğer
festivallerle işbirliği içinde olacağız, İstanbul'u ve
Festival'i tüm Avrupa'ya daha etkin şekilde tanıtmak imkanı
bulacağız" dedi.
Açılış Konseri 36.
Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, 6 Haziran Cuma akşamı Aya
İrini Müzesi'ndeki Wiener Kammerphilharmonie konseriyle
açılacak. Konserin solisti, son yıllarda kazandığı uluslararası
başarılarla adından sıkça söz ettiren genç
çellist Benyamin Sönmez. 14 yaşında çello eğitimine
başlayan ve ilk ödülünü 17 yaşında kazanan
Sönmez için büyük usta Rostropovich "yeni
viyolonsel kuşağının başarılı temsilcilerinden" diye bahsediyor.
Birçoğu uluslararası yarışmalarda ödüller almış
genç ve dinamik müzisyenleri bir araya getiren Wiener
Kammerphilharmonie ise kurucusu Claudius Traunfellner önderliğinde
Viyana Okulu'nun en başarılı yorumcularından kabul ediliyor. Konser
programı Tchaikovsky'nin "Rokoko Çeşitlemeleri" ve Prokofiev'in
"Klasik" başlıklı 1. Senfoni'sinden oluşuyor.
Bu Konsere Çocuklarınızla Birlikte Gelin… İstanbul
Müzik Festivali çocuklara klasik müziği tanıtmak, daha
eğlenceli kılmak ve geleceğin klasik müzik severlerini yetiştirmek
amacıyla bir yeniliğe imza atıyor. Türkiye'nin ilk ulusal
çocuk senfoni orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni
Orkestrası'nın 28 Haziran Cumartesi günü TİM'de vereceği
konser sanatseverleri bu kez çocuklarıyla birlikte klasik
müziğin keyfine varmaya davet ediyor.
Konserde
şef Rengim Gökmen yönetimindeki Doğuş Çocuk Senfoni
Orkestrası, dev ekrana yansıtılan "Symfollies" çizgi filmine
eşlik edecek. Başkarakterlerini bir senfoni orkestrasındaki müzik
enstrümanlarının canlandırdığı ve Belçika'da en iyi
çocuk programı seçilen "Symfollies" bugün 48
ülkede yayınlanıyor. Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, bu
projede Tchaikovsky, Grieg, Verdi, Offenbach, Verdi, Schubert,
Mendelssohn, Beethoven ve Dvorák gibi bestecilerin eserlerinden
bölümler seslendirecek.