-Ah be Zeliha teyze üzerimde bir ağırlık var ,bir
ağırlık var , hiç sorma. Nazar mı var, diyom acep ?
-Valla, olur mu olur kızım, ortalığa hiç
güvenileceği kalmadı. Dur hele ! ben sana bir tuz çevireyim, hiç bir şeyin
kalmaz. Hafiflersin.
- Aboov! kurban olurum ben sana Zeliha teyze. Hay
aklınla bin yaşa emi. Ne güzel dedin. Hemen kıza söyleyim de getiriversin
mutfaktan.
-Kız Aysel , Ayseeel! duymuyo bak! Kız kime diyom.
Şunu görüyon mu şunu, Allah , o boyun posun devrilsin de kamyonların altında
kalasın İnşallah, Kurban olduğum Allah !
Aysel avluda
arkadaşıyla oynadığı evcilik oyunundan istemeyerekte olsa başını kaldırarak ;
-Ne diyon ana?
-Elinin körü diyom, sen beni piyeseye alma. Akşama
baban gelir nasıl olsa. Koş mutfaktan bir avuç tuz getir. Köpek!
Aysel koşarak mutfağa gitti. Duvardaki plastik tuz
kutusundan bir avuç tuz alıp, götürüp
anasına uzattı.
-Dökme orospu, araya verdin oncazım tuzu, bana değel Zeliha nenene ver!
-Al Zeliha nene.
-Sağol yavrum! allı duaklı gelin olasın inşallah,
dediğinde Aysel başını öne eğip utanarak, hemen avluya kaçtı. Zeliha teyze elindeki tuzu avucunun
içinde iyice sıkıp,elini yumruk yaptı.
-Gel kızım, Otur şöyle, dedi. Elif oturduğu kirevitten kalkıp, Zeliha teyzenin
yanına gelerek, döndü iri sırtını. Zeliha teyze Elif’in sırtına yumruğunu hafif
hafif bastırarak, dua okumaya başladı; Elemtere fiş kem
gözlere kış , elemtere fiş kem gözlere kış…, bismillahirahmanirahim,
eüzübillahi…” Zeliha teyze duaları okurken, esnediğinden ağzı iyice açılıyordu.
Nazar edenlere “Lanet gözler!” diye
lanet okuyordu. Duayı bitirdikten sonra
Elif’in üzerindeki kötü ruhları
kovalamak için; “kış kış kış… hadi gidin Elifimin üzerinden” diye bitirdi tuz
çevirmesini. Elif’de, Zeliha teyzenin esnemesini her duyduğunda kendisine
nazar edenlere; “Gözü çıkasıcalar, kör
olun oruspular” diye söyleniyordu.
-Ah ah ! Zeliha teyze bu devirde dostunu düşmanını
iyi bilecen , ben biliyom kimin göz ettiğini ! O hayın orospuyu... Ya!
-Amanın kızım bu ne nazar böyle, ağzım yırtılacaktı
esnemekten. Millet hayınlıktan çatır çatır çatlayacak vallaha, diyerek elindeki
tuzdan alıp yalaması için Elif’e uzattı. Elif tuzdan biraz alıp, yaladı.
-Abov, diye
bir çığlık attı. Kız Zeliha teyze zehir gibi bu kele.
-He, ya ! Essak diyon kuzum. Kurşun mu döksek ki…
bu kadar acı olması iyi değel.
-İyi dedin Zeliha teyze, benim de gözüm korktu
vallaha. Dur ben hemencecik hazırlayım da getirivereyim. “
Elif hızla
mutfağa gitti. Bir kaç kurşunu rafta duran küçük teneke kutudan alıp, eski bir
kabın içine atarak ocakta eritti. Küçük bir tepsinin içine su doldurup hemen
Zeliha teyzeye verdi.
-Aha, tamam Zeliha teyze, buyur .
Zeliha teyze, Elif’ten içinde kurşun olan kabı ve su dolu küçük tepsiyi aldı.
-Gel otur,
diyerek, odanın ortasını gösterdi. Elif heycanla yere oturdu. Zeliha
teyze elifin başında dikilip, dua
okuyarak, bir elindeki erimiş kurşun
olan kabı ,diğer elinde bulunan küçük
su dolu tepsiye döktü. Odada “Casss…”
diye bir ses yankılanırken, Elif birden irkildi.
-O neydi kele öyle!
Zeliha teyzenin gözleri parlayarak;
-Aha!
demedim mi ben sana, eşşek gözü gibi
işte vallaha, dedi. Haklı çıkmanın verdiği gururla suyun içinde donmuş
kurşunu heyecanla elife gösterdi.
olan kabı Elif’e uzatarak heyecanla gösterdi.
-Amanın essaktan da eşek gözü gibiymiş bu kele. Ama ben biliyom bu kör
olasıcanın kim olduğunu. Hep şu
karşıdaki orospu Vildan’ın işi bu. Şu renkli televizyonu aldığımız gün gelip de durduydu başında. Amanın ne güzelmiş,uzaktan
kumandası da varmış kız Elif dediydi.
İçi erimişti soysuzun. Kendinde yok ya
aç köpeğin, sümsük kocası da çalışmıyor, zaten. Gözleri sağda solda hep. Akşama
kadar evinin penceresinden sokağı dikizliyor. Akıl diyor; al altına, yol saçını
başını ...
Zeliha teyze sakin bir sesle;
-İtle it
olunmaz kızım. Allah vurmuş zaten ona, birde sen uyma ona. Hasmin velamin vekil
de, Allaha havale et. dedi.
-Valla iyi diyon da Zeliha teyze sinirleniveriyor insan . Neyse, bak ne
diyecem; geçen Sakine teyzeye uğradıydım ayaküstü. Kirayı da kaç aydır ödemiyormuş
bu Vildan orospusu. Sakine teyze, “Süleyman emmin çok kızıyor, evden çıkaracak
vallaha” dediydi. Üstelik her gün de
kavga ederlermiş, kocasıyla. Gerçi al birini vur ötekini ya... Birde hallerine bakmazlar da kalkıp beş çocuk yaparlar.
Hepsini de it eniği gibi doğurup doğurup atmış sokağa. Bir de bi pisler bi
pisler sorma Zeliha teyze. Suratlarından kir akıyor o çocukların. Altlarında
don yok yüzlerinde bi karış sümük... Ay,
içim dışıma çıkıyor, aklıma geldikçe. Gitseler de şu sokaktan kurtulsak. Ne güzel tertemizdi sokağımız.
Geldiler içine sıçtılar vallaha.
O
ara bir suskunluk oldu. Sonrada Elif
birden irkilerek, ellerini dizlerine vurdu.
-Amanın..!
kız Zeliha teyze görüyon mu bak! nasıl da unuttum. Hay eşek kafam.
Kafamı koyuyorlar insanda. Sana bi çay koyayım, kusuruma kalma n’olur, lafa daldık, unuttum vallaha…
-Yoook! hiç zahmet etme yavrum, Allah bin kere razı
olsun… Hem bende kalkayım. Yemekte yapmadım daha. Rıza emmin de gelir birazdan. Adamcağız yoruluyor her gün
bir pazara gitmekten. O kadar sebze yükünü bir o pazara bir bu pazara götürmek
kolay değel, amma ne yaparsın ekmek parası. Evde biraz bulgurum var , iki de
domates doğrayıp bi pilav yapayım bari. Yanına da ayran pek sever Rıza emmin. Hadi yavrum kal sağlıcakla, dedikten
sonra Zeliha teyze oturduğu kirevitten şişman ve yaşlı gövdesini yavaşça
kaldırdı.
Zeliha
teyze o ara birden hafif kısık
gözlerini, iyice açmaya çalıştı.
Elif’in kolunu sıkıca tutup bir sır verircesine ;
-Bi nazarlık tak sütyeninin içine kızım, akşam
yatmadan da üzerlik tüttür eviyin
içine. Herifiyin, bebenin üzerine. Hiç bi şey olmaz ne nazar ne intizar
Allah korur, Kurban olduğum korur!
-Ne güzel dedin Zeliha teyze. Yaparım ya. Hele dur
hele ıcık. Az kaldı unutuyordum. Şunu
da bi alıver. Tuz için ağırlık paran, yatamam sonra, rüyama al basar, bak! almazsan ölümü öp!
-O
nasıl söz, ağzından yel alsın, Allah
göstermesin yavrum. Sağol , hiç gereğe yoktu, ama dediğin doğru, basar mı basar! Hadi kal salıcakla, allaha emanet ol kuzum.
-Sen de sağol! Ayakların dert görmesin Zeliha
teyze. Bak bu olmadı yine gel,
e mi!
Elif avlu kapısından Zeliha teyzeyi uğurladı. Karşı
eve baktı bir an. Pencerede perdeyi aralayıp
bakan Vildan’la göz göze geldi.
Birden sinirlenerek, göğüslerini şişirdi. Ellerini beline koydu. “Şu
oruspuya iki çift laf edeyim diye düşündü.” Sonra vazgeçti. “ Hasmin velamin
vekil “diye söylenerek eve girdi
* Reim: Asuman & Atanur Doğan.