Kar Beyazı Bir Dünya

 
         
Sevgi ile Umutlarla Merhaba!                               
       
Karı görebilmek, onun özlemini, umudunu yaşamak elbette güzel... Ne yazık artık onu görememeye doğru, benmerkezci yaklaşımlarla attığımız çılgınca adımlar yerlerini buluyor... Zalimler her yaklaşımlarının sonuçlarını en acımasız biçimde alıyorlar. Benim ve benim gibi sözde değil, özde çılgınca yaklaşımlar da çığırtkanlığa dönüşüyor. Anılan bir avuç çılgınlıklar yumağının nakış nakış renk renk dokuduğu motifler de her geçen gün geri sökülüyor.
      
Bisiklet yolu tasarımı, bunun küçücük koskocaman bir örneği değil mi? Sadece İstanbul'umuzda arabalar dört yılda dört katı artmış. Bunu dünya ölçekleri ile çarp...!!! Ne olacak bu dünyanın hali? Bisiklet ananız bisiklet analık hakkını bile kullanamıyor. Kibritçi kız gibi düşlerini kucaklamış bekliyor!
      
Ne garip aynı safta yer alması gerekenler de eleştirel bakış içinde bu yumağın durağanlaşmasına belki de sökülmesine yardımcı oluyorlar. Buna kıskanma ve çekemezliklerin getirdiği olumsuzlukları da katarsak, aşınma aşılmaz boyutlara ulaşıyor. Ayrıca olayların farkında olmayanlarla boy ölçüşmek de her babayiğidin karı değil...
     
Böylece artık yağmurlar karlar hayal olacak, bir yandan içmeye bile su bulamazken, diğer taraftan da oturduğumuz yerleri bile sular kaplayacak. O koskocaman güneş bile tek başına gücünü değerlendiremeyecek. Belki de bir metre küp kirli hava bile bilmem kaça çıkacak. Ne yazık bunlar çok uzak değil, elimizi uzatsak tutuverecek kadar yakın...
      
Sevindiğim bir şey o zaman insanlar el ele tutacaklar, eğer el diye bir organ ya da insan kalırsa...! Biliyor musun artık, yağışlar coğrafyadan patır patır ayrılıyorlar. Ve pek yakında  yeni seçkilerinde yerlerini alacaklar. Ne yazık yeni yerleri de TARİH olacak!
        
Biliyorsun ben de yaşamımın 20 yıl daha uzatılması için ek dilekçe vermiş, senden de dilekçemin takibini ve desteğini istemiştim. 6+20=26 yıl daha var olacağıma göre bu oluşumu göreceğim. Olur ya göremezsem sen bana muştularsın...!!! Haberi duyunca çökertmeyi oynarım. Zalimlerin çökertme projesi tuttu diye... Onlara bu dünyada destek vermedim, bari öteki dünyada yalakalık yapayım. Gözlerinde kalmasın. Hem de asıl yaşam öteki dünya da ya... Bisiklet yolunu da orada yaptırırım. Ohooo... 
       
Ama kim ne yaparsa yapsın, ben o ak mı ak, bembeyaz tablo ile özdeşleşerek, düşlerimi yaşarım. Orada kurduğum Atlantis kıtasında yorgunluk kıvılcımları ile mutluluk yıldızlarımı bulutların üstünde dans ettiririm... Siz gerçekçiler de derdinize yanın. Çünkü artık sizi ben bile kurtaramayacağım. Sayın bilim adamı dostum...
       
Çünkü gezegenimizin bu hale gelmesinde bilim adamlarının az mı payı var. Senin gibi bir kaç tanesi ne yazar ki! Zaten öyle olduğun için seni sahneye çıkarmazlar bile... Gene şükret ki bir kaç genci virüsleme sansını elinden almıyorlar... Bundan daha büyük bir şans olur mu?
     
Biliyorsun ben Polyanna’cı felsefesinin kırıntılarını hala taşıyorum. Onu hafife alma, bu gün ayakta isem onun sayesinde ayaktayım. Ve de ona kattığım devrimcilik anlayışı ile bir çınar gibi ayakta olacağım hep. Ne mutlu bana.
      
Bir düşünsene, o kar beyazı ortamın bir köşesinde kar kadar temiz bir hareketlilik; ne kadar anlamlı, ne derin ve dinlendirici ve de ne temiz bir büyüleyiciliğe sürüklüyor insanı... Baktıkça düşüüün, düşündükçe bak... Mesela orada bisikletinle dans et...
      
Bu gün de bir hayli yazmışım. Yaşamın ciddiyetinden boğuluyor muyum yoksa? Hayır hayır yaşamı ciddiye almak istemiyorum. O kaça ki!.. Afedersin, ona paha biçilir mi hiç?
      
Hadi saygı değer dostum, öğrencilerinin zamanından daha fazla çalmayayım.
      
Kal sağlıcakla...   


03.01.2007


                                                                                 *Remziye
 
  Remziye Günay Eryılmaz