Trabzon'dan Derleme Fıkralar

 

                                          

 

Uşakların Elfabesi
 
12 Eylül döneminde Ali Aga, muhtar vekili olarak görevlendirilir.
Bir gün karakoldan çağırırlar. Başka bir gün mahalleden biri gelir, bir işi için bir yere götürür.
Bir süre sonra, arkadaşları Ali Aga’ya sorar:
-Ali, nasi gideyi muhtarluk?
Ali Aga:
-Nasi olsun, olduk uşakların elfabesi. Ali gel, Ali git…

Dali Yok, Budağı Yok


Karaağaçlı Köyü’nden Muhammet, Tonya’ya gelir. Merkez camiinin müezzini, minareye çıkmış öğle ezanını okumaktadır.
-Eşhedü en Muhammeden Resüllah!..dediğinde, bizimki başını yukarı kaldırır:
-Ne etsın sağa Muhammet, dali yok budağı yok. Nasi çıktıyisan öyle en!
   
Hava Durumu 
 
O yıl yaz mevsiminde havalar hep kötü gider. Yağmur ve çişe, çayırların biçilip kurutulmasına engel olur. Sisten göz gözü görmez. Radyo ve televizyondan izlenen hava durumu Tonya’nın hava durumu ile hiç uyuşmamaktadır.
Kaleönü Mahallesi’nden yaylaya gitmekte olan bir kadın, sisi içinde yayladan dönen genç kızlarla karşılaşır. Yoğun sis nedeniyle birbirlerini zor görürler. Kadın:
-Kızlar, radiolar habu bizım Toksar Obasi’nın hava durumunu herhal almayi...
 
Güneşi Gördü Da…
 
Her yıl odluğu gibi, o yaz da sisi ve çişe insanları bıktırmıştır.
Bir sabah, güzel bir güneşle uyanır doğa.
Ali Aga’nın günlerdir suskun duran köpeği de neşe ile havlamaya başlar. Bunu gören Ali Aga:
-Bak, o da gineşi gordi da afkuruyi!..
 
Eyi Tez Geldi Aklığan…
 
Muhammet lise öğrencisidir. Bir gün dersin sonuna doğru öğretmen Muhammet’i sözlü yoklama için tahtaya kaldırır. Sorulan soruyu bilemez, bu arada çıkış zili çalar. Öğretmen:
-Bak, Muhammet! Numaranın yanına bir işaret koyuyorum. Gelecek derste sözlüye devam edeceğim.
Gelecek hafta Muhammet yoğun bir hazırlıkla derse gelir. Öğretmen, dersi işler. Bir başka hafta yazılı sınav yapar. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra bir gün öğretmen, not defterini karıştırırken:
-Muhammet, senin burada bir işaretin var.
Sözlüyü bitirmemiştik, kalk bakalım tahtaya.

Aylardır hazırlandığı halde öğretmen tarafından unutulan
Muhammet, yerinde doğrulur:

-Eyi tez geldi aklığan, şimdi ben da kalkmayirım.
 
Aktarılmazmış
 
Hüseyin Dayı, çocukları ile birlikte Zonguldak’a gitmek üzere otobüse biner. Samsun’a vardıklarında sürücü arabasındaki arızayı bahane ederek yolcuların bir başka otobüse aktarma olacağını söyler.
Bunun üzerine Hüseyin Dayı sürücüye:
-Sen ne deyisın? Fadime benlandır. Ben aktarılmam.
 
Çuli Niye Astığız? 
 
Bir seçim sırasında Firar Usta da oy kullanmak için sandık başına gelir. Sırasını bekler ve hücreye girerek oyunu kullanır.
Oyunu kullandıktan sonra çevredekiler Usta’ya takılmak için sorarlar:
Usta duraksamadan yanıtlar:
-Madem oyumi nere verdiğumi bileceğidığız, habu çuli buraya niye astığız?
 
 
Haboyle Edeyisin Da…
 
Hüseyin Dayı, kendi halinde, işi ile uğraşan biridir. Bir yaz günü Vatonar’da kestiği çayırları kurutmaya çalışırken hava bozar, sis çöker. O da hemen otları toplar. Biraz sonra hava yeniden açılır, güneş çıkar. Yeniden otları serer.
Havanın bozması ve açması kısa süre içinde birkaç kez tekrar eder. Çayırları serip toplamakta yorulan Hüseyin Dayı, ellerini havaya kaldırır:
-Haboyle edeyisın da söğeyi sağa Musoğun uşaklari!..
 
Al Hepsi Senin Olsun!
 
Bir sonbahar günü çıkan şiddetli rüzgar, ot ve sap yığınlarını söküp götürür. Herkes yığınları korumak için etraflarını sarmaya, iplerle bağlamaya çalışır. Bir yandan da rüzgar zarar vermeye devam eder.
Yığınlardan kopan sap bağlarını toplayıp korumaktan bıkan Ahmet, Birden işi bırakır ve ahıra koşar, bütün hayvanları çıkarıp salıverdikten sonra kollarını havaya kaldırır:
-Bunların rızkını alıyisın. Onları da al, hepsi senın olsun!
 
Ne Yaparsan Yap
 
Abdulaziz, geçici orman işçisi olarak çalışırken kalas taşıyan kamyona muavinlik yapmaya çalışır.
Batak bir yerde dönmeye çalışan kamyon sürücüsüne;
-sağ yap… sol yap… sol yap!
Bu arada kamyon çamura saplanır.
Abdulaziz yüksek sesle bağırır:
-Şindi ne yaparsan yap!
   
Camadan 
 
Doktora giden Fadime Teyze’yi muayene sırası gelince sırtındaki
camadanla odasına girer.

Hemşire, kendisini uyarır:
-Camadanını çıkar!
Fadime Teyze aldırmaz. Hemşire yeniden uyarır:
-Camadanını çıkar!
Sinirlenen Fadime Teyze, hemşireye:
-Ne işin var camadanımlan? Sanki o konuşacak!..
   
Aklında Tutma
 
Mehmet, ilçe merkezinde ara sıra kumar oynamaktadır.
Bir gün kumar oynadığı kahve sahibi kendisine bir çay ısmarlar. Çaylar içilirken kahveci:
-Mehmet, akşam sen yoktun. Arkadaşlarla zar attuk. Seni da aklımdan ortak tuttum. İki yüz lira kazanduk. Şu yüz lirayı al!
Mehmet, yüz lirayı itiraz etmeden alıp cebine kor.
Aradan uzunca bir zaman geçer. Mehmet’le kahveci yeniden bir araya gelir.
Kahveci aynı şekilde söze girer:
-Akşam arkadaşlarla yine buluştuk. Seni gene aklımda ortak tuttum. Ama bu sefer beş yüz lira zararımız var.
Keyfi kaçan Mehmet, cebinden parayı çıkarıp uzatır:
-Bi daha beni aklından ortak tutma!..
   
Elli Çekiç 
 
Mustafa Öner sürücü belgesi almak için rapor çıkartacaktır. İlgili doktorlara muayene olurken sıra sinir hastalıkları bölümüne gelir.
Doktor, küçük bir çekiçle Mustafa’nın dizine vurarak muayenesini yapar.
İşlem bittikten sonra Mustafa muayene ücretini sorar, doktor da beş bin lira ödemesini söyleyince;
Mustafa:
-Doktor Bey! Ben vurudum sağa elli çekiç, hem da bedihava…
 
Görma Yahu
 
Ali Sağlam, ara sıra merkebine kışlık odunları yükleyerek Kadıralak’tan Ortamahalle’deki evine taşımaktadır.
Bir gün orman koruma memuru ile ilçe merkezinde karşılaşır.
Ormancı:
-Bak Ali Efendi, bir daha görmeyeceğim!..
Bizimkinde yanıt hazır:
-Görma yahu!..Bakma bağa yahu!..
 
İkisi Da Aynı Yaşta 
 
Ali Aga’nın kolu ağırmaktadır. Doktora gider. Muayene, röntgen, tahlil… Sonunda doktor ciddi bir neden bulamaz.
-Kolunun ağrısı yaşlılıktan, deyince;
Ali Aga:
-Anladım doktor yaşliluktan; ebi kolum da ayni yaşta, o niye ağırmayi?..

Ramazan Gelır, Muhammet Gelmez

Muhammet, bir Ramazan günü yaylaya gitmektedir. Sıcak yaz günü hararet basar. Tam o sırada bir çeşmenin başında durur.
Suyun akışı, hararet duygusunu bir kat daha artırır. Bir yanda oruç, bir yanda buz gibi soğuk su.
Muhammet, ellerini kaldırır:
-Ey Allah’ım göriyisın, Remezan gidersa gene gelır; ama Muhammet gidersa daha gelmez.
Kana kana suyunu içer.

Alıp Vermeyecek

Üçüncü sınıf öğrencisi çıkarma işlemi yapmaktadır. 1’den 9 çıkmaz. Aldım verdım oğa bir, oldi iki. 2’den 9 çıkmaz… Aldım verdım bir daha oldi uç. 3’ten 9 çıkmaz… Aldım verdım bir daha oldi dört. 4’ten da 9 çıkmaz.
İşlemi yapamamanın kızgınlığı ile:
-Daha da alı verecek deyilim…

İmece Çağıracakmış

İrfan Boz, gece geç saatlerde hastalanan çocuğunu acilen Vakfıkebir’e hastaneye götürür.
Daha önceden tanıdığı doktor o gece nöbetçidir. İrfan’ı görünce;
-Hayrola, bu saatte ne işiniz var burada?
İrfan;
-Belleme mecisi çağırıyirim da…

 

 
  Nigar Fettahoğlu