Uzun
zamandır birbirlerini görmeyen Dursun ile Temel kahvede karşılaþmışlar. Dursun
başlamış anlatmaya
- Ula
Temel artık yaşlanduk. Ayaklarum, kollarum,başum anlayacağun her tarafum
ağriyi. Bu yaşliluk ne kötü bişeydur.
E sen
nasilsun bakalum ? Temel cevap verir;
-Eyiyum
eyiyum. Anamdan doğduğum ilk günkü gibiyum.
Başumda
saçum yok. Ağzumda dişum yok.Altuma yapayrum haberum yok.
O mu? Adamın
biri, seks hayatındaki sorununa çare bulmak için doktora gider ve şikayetlerini
anlatır: - Doktor
bey, bana birþeyler oluyor. Seviþirken bir sıcak basıyor, terliyorum, bir soğuk
basıyor, üşüyorum. Yapılan tahlillerde
hiçbir şey çıkmaması üzerine, doktor kütüphanesindeki tüm kitaplarına bakar ve
benzer bir olguya rastlayamaz. Adama hitaben: - Beyefendi,
bir de eşinizi çağırıp onunla konuşalım. Ertesi
gün, adamın eşi gelince doktor durumu kadına anlatır: - Sevişirken
eşiniz bir terliyormus, bir üşüyormus.
Kadın: - Aman
körolasıca herif, bir ağustosta sevişir,
bir de ocakta!
Kadınlar Kamyon Şoförü
Olursa Kamyon Arkası Yazıları Nasıl Olur?
Yolların ustasıyım, röflenin
hastasıyım.
Gaz-fren-şanzuman, manikürsüz halim
duman.
Sen batan güneş, ben yollarda kremşanti.
Miras
değil güzelim, hediye etti sevgilim.
Bir sana hastayım,
diyete girdim yastayım.
Kulağıma takarım küpe, geçemez
beni hiç bir züppe.
Torpidonda aseton yoksa güzelim,
mühim değil ben mazotla da silerim.
Nazar etme ne olur;
evlen senin de olur.
Rujum biter yollar bitmez...
Makyaj
çantam yanımda, içindekileri dizerim... sakın beni
geçmeyin hepinizi çizerim...
Bir makyaj yapmaya
doyamadım, bir de sana...
Saçlarımı savururum,
güneş gibi kavururum... beni sollarsan eğer, arabanı
uçururum...
Ayna
Tarihte
ilk kez Kars'a ayna gitmiş. Adamın biri aynayı görüp
eline almış. Daha önce hiç kendini görmediği için
ölen kardeşine benzetmiş aynadakini.
Adam; "Ey
gidi gardaşımm. Seni bi daha görmek nasipte varmış!"
demiş ve aynayı eve götürüp sarılıp uyumuş
kardeşine.
Karısı bakmış adam bir şeye sarılıp uyuyor.
Aynaya bakmış kadın; "Allah belanızı vireee!.. Bu karı da
kim? Bi boka da benzese." diyerek feryat figan evden çıkar
kadı efendiye gider.
Kadın; "Kadı efendi adam beni bu
çirkin karıyla aldattı."
Kadı aynaya bakar ve şöyle
der; "Yav bu karıdan çok kavata benziir." Öksüremiyorum
Adamın biri çok kuvvetli
öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış.
Doktor da adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine
müshil ilacı vermiş ve demiş ki: "Bir hafta boyunca
yemeklerden sonra iç ve yanıma gel." Adam bir hafta
sonra gelince doktor: "Öksürüğün nasıl
oldu?", deyince adam da: "Cesaret edip de öksüremiyorum
ki!"
Teyzesiyim
Çekici bir genç
kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.
Bebeğe bakan doktor: "Bu çocuk iyi gıda almıyor",
der ve kadına dönerek: "Lütfen soyununuz", diye
rica eder. Soyunan kadının göğüslerini iyice kontrol
eden doktor: "Düşündüğüm gibiymiş
hanımefendi" der, "sizin hiç sütünüz
yok." Kadın: "Tabi olmaz doktor bey", der. "Ben
çocuğun teyzesiyim..."
Bize de Uğrardı
Nasreddin Hoca'ya dert
yanıyorlar: "Yahu Hoca senin karın çok geziyor."
Hoca: "Olur mu canım? O kadar gezse arada bir bizim eve de
uğrardı." Secdeye Kapanırsa
Bir gün Hoca, yol üstü
bir hana inmiş. Han Nuh Nebi'den kalma bir yer. Her tarafı delik
deşik; adeta çökmeye ramak kalmış. Hoca'nın yüreğine
bir korkudur düşmüş ama, ne desin? Nihayet bir söz
arasında: "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor,
beşik mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç
oralı olmamış; sözü şakaya boğarak: "Ağzını
hayra aç Hoca, bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil;
tavan tahtaları Hakka tespih çekiyor!" demiş. Hoca'nın
közü küllenir mi? Gözlerini hancının gözüne
dikerek: "Peki ama", demiş; "ya bu tavan böyle
tespih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa,
bizim halimiz nice olacak?"
Ağaç Yürümezse
Nasreddin Hoca'ya yapılan
sataşmalar tükenip bitmez. Akşehirliler bir gün Hoca'ya
takılır ve sorarlar: "Hocam senin evliyalar katında ulu
bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?" Hoca'nın
böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya
cevaplar:
"Her halde öyle
olmalı."
"Böyle kişiler zaman
zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese
kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize de görelim!"
Hoca: "Pekala şimdi size
bir numara yapalım" der. Karşısında durmakta olan çınar
ağacına; "Ey ulu çınar çabuk yanıma
gel!" der. Tabii ne gelen ağaç var ne giden. Hoca
yürümeye başlar ağacın yanına varır. Akşehirliler:
"Ne oldu Hoca ağacı getiremedin, kendin oraya gittin!"
diye gülünce Hoca: "Bizde kibir yoktur, dağ yürümezse
abdal yürür" der.
Karne
Baba, ortaokul üçüncü
sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür.
"Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye
düşünür ve oğluna seslenir:
"Getir bakayım şu
karneyi!"
"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden
eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
"Bir dediğini iki
etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce kursu
dedin İngilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik
aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın
çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların
hali, rezil şey!"
"Baba... O benim karnem
değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında
karnelerinden birini bulmuştum..."
Sarhoş
Sarhoş sürücü
arkadaşına döndü:
- Sanırım bir kasabaya
yaklaşıyoruz
- Nerden çıkardın şimdi
bunu?
- Daha çok adam ezmeye
başladık da... Temel
Günün birinde Alman,
Fransız, İngiliz ve daha bir çok ülkenin zengini
aralarına bizim Temel`i de alarak gönüllerince eğlenmek
için uçakla seyahate çıkmışlar.
Eğlence adına her şeyi yapıp
bol bol da içki tükettikleri bir an Alman, birden uçağın
kapısını açıp "Bırakın beni, ölmek istiyorum!"
biye bağırmış. Temel sormuş; "Uulu uşağım hadi süle
bakim neden da?"
Alman "Benim annem kötü
kadındı yani or... " demiş ve atlamış.
Aradan daha on dakika
gedmemişken bakmışlar bu sefer Fransız aynı nidayla kapıyı
açıp atlamış.
Temel bir düşünmüş,
bir düşünmüş tam atlayacakken biri tutmuş. Yarım
yamalak bir Türkçeyle
oğlum sen neden atlıyosun, yoksa...?
Temel yooo demiş öyle diil
da uşaum
Adam sormuş peki neden?
Temel :
"Ula uşağım benim bu
kadar or..... çocuğu içinde ne işim var da"
demiş. Hz. İsa
Nasreddin Hoca, bir köyde
vaaz veriyormuş. Laf arasında Hazreti İsa'nin göğün
dördüncü katında olduğunu söylemiş. Vaazdan
sonra, bir kadın Hoca'ya yanaşmış:
"Hazreti İsa, orada ne
yer, ne içer?", demiş. Hoca'nın tepesi atmış: "Ey
hatun, köyünüze geleli şunca zaman oldu, benim ne
yiyip, içtiğimi sormazsın da, Allah'ın peygamberini
sorarsın!"
Tek Ben miyim?
Manevra varmış. Mehmet elde
tüfek yerde yatıyormuş. Komutan gelip sormuş:
"Düşman önden
gelirse ne yaparsın?" Mehmet cevaplamış. Şu yandan, bu
yandan, arkadan gelirse diye; tekrar tekrar sormuş komutan. Mehmet
bunları da cevaplamış. Komutan en sonunda: "Ya düşman
tepeden gelirse?" deyince; "Bu memleketin tek askeri ben
miyim komutanım?"
Şişeleri Getirdim
Akıl hastanesinde bir gün,
bir deli hasta bakıcıyı yanına çağırır. "Bana
çabuk 5 şişe kola getir" der. Hasta bakıcı buna kızar
ve hastaya beş tokat atar ve "Al işte kolalarını." der.
Aradan zaman geçtikten sonra yine aynı hasta, bakıcıyı
yine çağırır. Bu sefer hasta; hasta bakıcıyı tokatlar.
Bakıcı, "Ne oluyor?" der. Hasta cevap verir: "Şişeleri
getirdim abi."
Kurusun
Bir gün doktorlar,
tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi
seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede
bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş.
Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış.
Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına
çağırmışlar ve "Seni en akıllı seçiyoruz!"
demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını
çağır da sana teşekkür etsin." demiş.
Deli: "Gelemez ki!"
Doktor: "Neden gelemezmiş?"
Deli: "Çünkü
kuruması için onu astım!"
Stil
Öğretmen öğrencilere
soru soruyor:
- Ağaçta 7 kuş var.
Avcı ateş ediyor, 3 tanesini vuruyor. Ağaçta kaç kuş
kaldı?"
Biri cevap veriyor:
- 4 kuş kalır. Başka bir
çocuk da hemen atılır:
- Hayır öğretmenim ateş
edince bütün kuşlar uçar, ağaçta hiç
kuş kalmaz...
Öğretmen bunun üzerine:
- Cevap yanlış ama stilini
sevdim. der.
Çocuk buna karşılık
verir:
- Öğretmenim, ben de bir
soru sormak istiyorum... Karşıdan 3 bayan geliyor, ellerinde
dondurma var. Biri yalayarak yiyor, biri emerek, biri de ısırarak...
Bu bayanlardan hangisi evlidir?
Öğretmen düşünüyor,
düşünüyor...
- Emerek yiyen evlidir, diyor...
Çocuk cevap veriyor:
- Hayır öğretmenim,
parmağında alyansı olan... Ama ben de sizin stilinizi sevdim.
Üç Kez
Ava çıkmış adam,
başına gelenleri anlatıyormuş: Ormanda ilerlerken, karşıma
kocaman bir ayı çıkmaz mı? Çifteyi doğrultacak
vakit yok! Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya.
Fakat ayı peşimde! Benden hızlı koşuyor. Bir ara ayının
sıcacık nefesini ensemde hissettim. O kadar yaklaşmıştı. Derken
ayının ayağı kaydı, yere düştü. Fırsat bu fırsat,
tabana kuvvet arayı açtım. Ama ayı toparlandı, kalktı,
bana yetişti. Yine nefesi ensemde... Pençesini uzatsa
omzumdan yakalayacak. Allah'tan tam o sırada yine ayının ayağı
kaydı, yere düştü. Talih bana gülüyor! Hızımı
arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beş yüz
metre kadar açtım. Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, ayı
yine bana yetişti. Yine nefesi ensemde... şansa bakın... ayının
tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi? Serüveni
dinleyenlerden biri dayanamamış:
- Sen de çok
yürekliymişsin kardeşim! Hayvan bana üç defa
nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi,
ben korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters ters
sözünü kesene bakmış:
- Lafı karıştırma yahu! Ayı
üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp
yere düştü sanıyorsun?
Ağaç Yürümezse
Nasreddin Hoca'ya yapılan
sataşmalar tükenip bitmez. Akşehirliler bir gün Hoca'ya
takılır ve sorarlar: "Hocam senin evliyalar katında ulu bir
kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?" Hoca'nın böyle
bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar:
"Her halde öyle
olmalı."
"Böyle kişiler zaman
zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese
kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize de görelim!"
Hoca: "Pekala şimdi size
bir numara yapalım" der. Karşısında durmakta olan çınar
ağacına; "Ey ulu çınar çabuk yanıma gel!"
der. Tabii ne gelen ağaç var ne giden. Hoca yürümeye
başlar ağacın yanına varır. Akşehirliler: "Ne oldu Hoca
ağacı getiremedin, kendin oraya gittin!" diye gülünce
Hoca: "Bizde kibir yoktur, dağ yürümezse abdal yürür"
der.
Hakemler Bizde
Bir devrin tüm as ve klas
futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol
meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: "Cennetle
cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?".
"Boşuna oynamayalım, biz kazanırız" demiş şeytan.
"Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü
futbolcu varsa sizde..." Şeytan şeytanca gülümsemiş:
"Ama bütün hakemler de bizde..."
Bilmece
Kayserili, trende yolculuk
etmekte... Karşısında oturan zatla tanışır. Dereden tepeden
konuşurlarken: "Gel seninle birbirimize bilmece soralım"
der. "Önce ben sorayım; bilirsen ben sana bin lira
veririm. Bilemezsen 10 bin liranı alırım. Sonra sen bana sorarsın;
bilirsem 10 bin liranı alırım, bilemezsem bin lira veririm."
"Tamam." der adam; "Sor bakalım." Söyle
öyleyse: Üç ayaklı hayvan nerede yaşar? Öteki
yolcu düşünür, bilemez: Al 10 bin lirayı. Şimdi ben
de sana aynı soruyu soruyorum: Üç ayaklı hayvan nerede
yaşar? Kayserili, hiç düşünmeden, aldığı 10 bin
liranın bin lirasını geri verir: "Al şu bin lirayı. Ben de
bilmiyorum."
Eski Araba
İki tane çiftçi;
biri Adanalı diğeri Kayserili, sohbet ediyorlarmış; bu arada
haliyle zenginlikleriyle övünüyorlar.. Adanalı
başlamış : "Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz
arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna
yetişemiyoz" demiş... Kayserili de bunun üzerine: Yav
bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde
satıp yeni modelini aldık...
Ayarını Yapmadan
Diş hekiminin odasına giren
genç ve güzel kadın: "Ah doktorcuğum!", dedi.
"Bu dişi çektirmektense, çocuk doğurmayı tercih
ederim." Doktor: "Öyleyse koltuğun ayarını yapmadan
önce kararınızı verin."
Etmezsen Etme
Adamın biri, bir gün
ağacın altında namaz kılıyormuş. Ağaçta bulunan başka
biri de onu izliyormuş. Namazını bitiren adam daha sonra namazının
kabul olması için Allah'a dua etmeye başlamış.
"Allahım sen namazımı
kabul et."
Ağaçtaki adam:
"Etmem", diye cevap
vermiş.
Adam şaşırmış. Tekrarlamış:
"Allahım sen kıldığım
namazı kabul et."
"Etmem."
Adamın şaşkınlığı iyice
artmış.
Yine: "Allahım sen
namazımı kabul et", demiş.
Ağaçtaki adam tekrar:
"Etmem", deyince adam sinirlenmiş.
"Etmezsen etme. Zaten
abdestsiz kılmıştım."