ana sayfa / editörden / içindekiler / iletişim / arşiv / havuz hakkında

 
Emre Miyasoğlu/ Yalnızlık Rüyası

    Yayınlanan ilk kitabı ‘Olmaz Hayal’ ile edebiyat camiasında dikkatleri çeken Emre Miyasoğlu, ikinci kitabı ‘Yalnızlık Rüyası’ isimli romanıyla da adından söz ettireceğe benziyor.

Roman, sürekli kendi kendisiyle mücadele eden bir gencin beklenmedik bir kazayla değişen hayat hikâyesinin on beş gününü konu alır. Bu genç, hastanede tanıştığı bir kızın hayatını kurtarır ve kendisine yeni ufuklar açan başka bir gençle karşılaşır. Bu roman, kendilerini aşmak için çırpınan gençlerin yalnızlıktan kurtuluş çabaları etrafında, günümüz gençliğinin hayatına kendine özgü bir ayna tutmaktadır.

Yazar, yaşanandan çok hayal edilenin gerçek olduğunu ısrarla vurgularcasına, değişik bir teknik kullanarak roman içinde bir masal anlatıyor bizlere. Ana metne paralel bir şekilde, ama farklı boyutta gelişen masalda, roman kahramanıyla birlikte biz de ‘atlıyoruz hayallerin selesine, asılıyoruz umutların pedallarına’ ve kendi çocukluğumuza doğru yol alıyoruz.

Romanın ve masalın iç içe geçmiş bir örneği olan ‘Yalnızlık Rüyası’nı okurken, gerçek ve hayal arasında gidip gelecek, güzel bir yolculuğa çıkacaksınız.

Kitap: Yalnızlık Rüyası/ Yazar:Emre Miyasoğlu/ Türü: Roman/ İlk baskı tarihi: Mart 2006 Boyutları: 13.5 X 21 cm/ Sayfa Sayısı: 151/ Fiyatı: 6.000.000 TL/ ISBN: 975-6420-17-0
Edinme adresi: Ticarethane Sok: Tevfik Kuşoğlu İş Hanı, No:41/37 Cağaloğlu / İst./ Tel / Faks: (0212) 526 52 07/ e-mail: konakyayinlari@gmail.com

YALNIZLIK RÜYASI/ İnceleme

 Kendini sürekli sorgulayan, siygaya çeken bir kahraman… “Aynasında konuştuğu hayal bazen nefs oluyor, bazen vicdan”…

Çetin bir didişme… Akranları bin bir çeşit hevesle doluyken, hüviyetini varoluşunu yükseltme, “Kemal” peşinde koşan genç bir Kemal…

“Kukla gibi hissetmekten kurtulmaya çalışmak”; “hayatta bir amacının bulunmasının insan için büyük bir dert olup olmadığını sorgulamak”, “kader mi mahkûmiyet mi”, “hakikati bütünüyle görebilmek” gibi merkeze aldığı girift derin sorularla, daha ilk romanında okuru sarsıyor Emre Miyasoğlu.

Bir roman yarışmasında, ikincilik alan Yalnızlık Rüyası, iman, aşk, zaman, fikir, gaye gibi temel konuları,  romanın genel çerçevesini, sınırlarını zorlamadan önümüze getiriyor.

Ve türlü yalnızlıklar… Meselesi olanların, araftaki ve yol ayrımındakilerin, uçuruma düşmek üzere olanların, iman ehlinin, kısaca dünyadakilerin…

Romanın kadın kahramanı Derya’nın dilinden, bu çağdaş yalnızlıklardan, umutsuzluğa çözümsüzlüğe dönüşmüş bir çeşidi şöyle dile getirilir:

“Gece yalnız, gündüz yalnız. Her yerde insanlar, ama hiçbir yerde hiç kimse. Kime sarılsan kurtarıcı diye, arkandan vurur seni” sh. 36.

Yazarın şairliğinden de kaynaklanan şiirli dili, özellikle yalnızlık rüyasının anlatıldığı bölümlerde iyice belirginleşiyor ve etkili bir rüya atmosferi sağlıyor. İkili bir anlatım tekniği.. Bu aynı zamanda romana hareketlilik ve ivme de kazandırıyor. Bir anlamda ayaklarımızı yerden kesiyor, sonra dünyaya indiriyor ve ustaca aradaki ilmekleri bağlıyor.

Kitaptan zarif, işli içli bir kaç örnek:

“..bu yol nereye çıkar desem/ parmakların yüreğini gösterir mi/ ve iki ince kol/ sarar mı boynumu/ ip atlayan küçük bir kız gibi/ sarılır mısın bana./ hiç inmek istemezcesine/ boyanır mısın ruhuma…”  sh. 70.

“Ruhuna kadar ıslanmıştı” sh. 51

Hassas bir kişilik Kemal… Ve taze bir rüyayı canlandırma, yepyeni bir dünyaya katkıda bulunup yapılandırma ve elbette ‘ezilmeden’ taşıyabilme kaygısına sahip.

“Az önce dağılan sigara izmaritine benzetti kendini. Bir gün onun gibi tekme yiyip dağılacak mıydı? Birinin gelip de son kez ayakkabısının topuğuyla kendisini ezmesinden önce bir şeyler yapabilecek miydi.” Sh. 93

“Arzuladığım yolda en üst seviyeye çıkamasam da bunun için çabalamalıyım.” Sh. 150.

Romanda kadın konusunda, ezber bozan ilginç görüşler yer alıyor.

“Kadının araç olduğunu iddia eden, ama aslında kendilerinin kullanıldığı bir dünyada yaşadığını bile bilmeyen erkekler arasında kendi kişilik arayışını garip bir hüzünle hatırladı. Namusuyla, vicdanıyla, benliğiyle paçavra edilen erkekler…” sh. 117.

Kurtarıcılığı sadece erkeklere yakıştıran bir anlayışın tam tersine:

“….dişi bir kurtarıcı gibi gökyüzüne salar mısın beni…” diyen incelikler. sh. 70

Ölüm de durak(lama) mevzuu… “Bu sadece bir kapı. Hayatın ve ahrietin arasında bunlara oranla önemsiz bir kapı.” sh. 73

Durum tespitinde bulunmak, çürüyen zamana eleştiriler yöneltmekten çekinmiyor:

“Kemal kızın halinden bütün bir ülkeyi, bozulan kültürü, yalan söyleyen tarihi, dinsizleşen insanları, postmodern dincileri, magazinleşen hayatı, bilinçsiz kalabalıkları, gecelerin eğlence manyaklarını, Taksim’i, Bakırköy’ü, Şişli’yi sorumlu tuttu.” sh. 103

Kâmil insan Fethi Gemuhluoğlu, “Bir Adam Yaratmak’ın” Hüsrev’i, tiyatro sevgisi, genç Miyasoğlu’nu da ilgilendirmiş. Gemuhluoğlu, nihaî kurtuluş yolunda bir işaret taşı olmasıyla önemli…

Gelenekten beslenen, Necip Fazıl, Peyami Safa gibi dev yazarları özümsemeyi bilmiş; Batılı örneklerden de titiz seçimleriyle yararlanarak; tercümeleriyle, araştırıcı kıvrak zekâsıyla sanatını destekleyen bir yazar Emre...

“Olmaz Hayal” isimli ilk kitabıyla, hikâyeciliğiyle de dikkat çeken, başarılı bir örnek sunan yazar; “Yalnızlık Rüyasıyla bizi sevindiriyor; eserlerini zenginleştirdiği, kafa yorduğu meselelerle ümit veriyor.

Bizim yalnız sanatıyla değil, düşüncesi, içleştirdikleri ve uygulamalarıyla da öne çıkmış, hakikat(li) yazarlara ihtiyacımız var.

Emre Miyasoğlu bu bakımdan da ışıldıyor.
 

                                                                                   Hüzeyme Yeşim Koçak