ana sayfa / editörden / içindekiler / iletişim / arşiv / havuz hakkında

 
Ayrı Telden Çalmak

 
 

Her solukta olmasa bile
Hiç olmazsa, her on iki adımda bir
Buluşuyordu akreple yelkovan.
Her on iki adımlık sayımda çarpıyordu iki deli gönül
Başka tellerden çalan.
Her on iki adımda buluşuyordu iki el
Biri diğerini ısıtmaya,
Diğeri de birini;
Kimbilir,
Sıcak düşlerinde avutmaya çalışan.
 
Sesle saat gibiydiler bazen,
Sabiş Teyze’nin anaçlık edasıyla
Çocuğunu tez elden uyutmak için kulağına fısıldadığı,
Köprüde dayılanan iki keçinin „inat masalı“ var ya;
Dar bir geçitte buluşmuş sanki iki körpe can.
 
Her iki yürekte bir kaygı bir telaş
„Düştüm düşecek“
Düştüm düşecek
Yıllardan iki bin altı
Bir gece sessizliğinde aylardan Nisan? Yirmi altı
Karanlıklar kol geze dursun yorgun beyinlerde
Bir telaş... Bir hezeyan.
Düşüyor... Düşüyor
Küüütt! diye birdenbire yürekten
Koca bir heyecan.
 
Bazen de sanki ilk kez bir araya gelmiş,
Varsayın,
Bir kanunla bir kaval.
Sazla bir keman.
 




Biri “do” ile başlarken çalmaya

Diğerinde: “mi”
Farkı elbette belli, belli ama;
Heyecanlar birbirine inat mi inat!
Duvardaki akrep ve yelkovan gibi.
 
Yürekler, tahta döşeme köhne bir salon misali, 
Bir tik… Bir tak…
Bir tik… Bir tak…
Adımlar sanki kararlı
Eller tetiğe uzanmış, gözler namluda.
Sanki o an her şey koptu kopacak
Dedik ya yıl iki bin altı, günlerden Nisan yirmi altı
Bakışlar kadar
Gitgellere konu sözler bir o kadar sır dolu...
Çöz çözebilirsen şair bozuntusunun sözlerindeki gizemi...
Çöz çözebilirsen, güne selam duran
Havada kol gezen boz bir ölüm sessizliği…

 
Kemancı “sol” diyor
Kavaldan bir “si”,
Saz ağır bugün, kanunun telleri yorgun.
Söyleyecekleri topu topu bir çocuk şarkısı oysa,
Tıpkı Sabiş Teyze’nin “ses”inde kaynak bulan
Birlikte ses bulup, yoğrulan,
Boy bulup yol alan, yalın, yalnız ve umarsız bir sevgi.

 
Sevgiye, uyuma uzanan
Sesler, ayrı telden çalsa bile
Bakmayın siz,
Sesten belli,
Ben inanıyorum,
Nerede görülmüş
Gözlerin yalan söylediği...

Yürekler kıpır kıpır,
Bu dünyada olmasa bile,
Hiç olmazsa, her on iki adımda,
Sesle saatin
Bir keman ile kaval
Bir kanun ile saz gibi,
Dönüp dolaşıp
Hep bir olmaktı özlemi.

                                            

 

Bir Kum Saati Gibidir Düşle Yaşamak Dediğin
Şiirsel bir öykü
Anlatı / Dinleti
Kitap + 2 CD
ISBN 975-6862-18-1
Gül Yayınları

 Mehmet Canbolat'ın bu yapıtını Ankara'dan İstanbul'a birlikte yaptığımız uzun araba yolculuğunda dinledim. Uzun yolu kısalttı. Şiir, öykü, anı, anlatı kırması bir örgü bulmuş yazar. Gerçek yaşantıları ve olayları araştırırken, düşlere, düşlemlere dalıyor. Doğrudan söylemin içine çoğu ortak renkli resimler, imgeler katıyor. Sonuçta ortaya Mehmet Canbolat'a özgü bir metin çıkıyor ve yine kendine özgü yorumuyla sese, müziğe dönüşüyor. Yoğun bir duygusallık sergileyen bu metin, insanın ortak duygularıyla yakalıyor dinleyeni. Yakın tarihin ortak yaşanmış olaylarını ve kişilerini anıştırıyor, onları bir kez daha düşünmeye yol açıyor. 

üksel Pazarkaya

   
 

Mehmet Canbolat