ana sayfa / editorial / içindekiler / h@vuz'dakiler (biyografi)
 iletişim-erişim/  yapıt gönderme yerleği /  ilkelerimiz / arşiv

 
Babamın Uğultusu

   

 
yenilmiş bir orduydu babam, gündüz
gidilmeyen yerden gece dönen masalcı
babam suya benzerdi eşiklerden usulca
ve çekingen akan. fırınlar, celepler...
ve tütün çarşılarında telaşlı, gözleri
faylara akandı babam, keder batardı
 
babam bir sömürgeydi, boyuna susku
taşırdı mengenelere, elleri yoktu, yoksulluğun
 isiydi babam, çobandı, ağlardı uzun
tespihler gibi. asfalta dökülmüş
kuşlar sanırdım başını, emekçi ve
nehir taşlarından temiz. Hayber
 levhalarda kalsın, yılan ve geyik
idolleri. ve döngünün pullanyla örtünen
rumuz: İsa, Babil ve Süleyman. belki
tanrıydı babam; bir ölüden oyduğum
ve budanmış dallar gibi sabırsız
aşar çitinden gençliğim, ve uzak
şehirlerde hurda vagonlar, açlık,
aşk süsü verilmiş intihar, kısır bulutlar gibi
gürültüyle yaşlanır babam, elleri toprağa benzer
giderek, ölü yaşıtlarımın sesiyle güler

 
ve budanmış dallar gibi umarsız
kendimi düşürdüğüm şiirler: kartım bu!
ben burada olurum. Araf'ta
yeşil ateşler kemirirken hayat ve ölüm
 
babam hep benim babamdır

 

                                                                                                       
 

Selim Temo