zamanın kanseri
ne
çekilmez bir szcüktür herkes
kurşunî
şafaklarda akıp gider safsata
izlenimler
gecenin
siyah kristali çözer tutkalını tenden
yılanların
süslü derisinde gezinir âmade ilişkiler
eşya değişir
huzursuz
suskularda başlar talan
sonsuzun
sert boşluğunda kırılır yazgı
evreni ve
dünyayı bölen sabır yarası
tutuşturur
kanı lanetli hece kıvılcımları
yırtılır
varlığın dehşetli gölgesi
suyun
acıtarak akışına aldanır insan
hakikati
teslim alır imajlar
bir
önyargıdır oysa
geçer
zaman
söyle bilici
söyle
başkalarının
ölümü mü yoksa
anılar mı uzatır
ömrü
fizyolojik
fonksiyon kalıntısı facir
buluşmalar
çözer
naifliğin bileşkelerini
çatlar
beyaz kabuğu yeryüzünün
her şeyi bir
kalıba sokar yasaların arsızlığı
bedenin
istekleri yorar insanı
livar
içinde çırpınır balık
ama hangi
yaraya melhem olacak varlığın aktif
tözü
biliyorum
herkesin her şey olduğunu söylemek
bana yakışmaz
söyle bilici
söyle
çağın
azaplarından hangi
hakikat kurtarabilir
ömrü
ah benim
temsil hakkı elinden alınmış uygar
insanlıklarım
ikmale
kalmış ihtilallerin ağulu çırpınışları
yetmiyor
basit bir yalnızlıkla kendi
evrenimize çoğalmak
sürtünür
tensel varlık tülün ipek kıvrımlarına
çatlar
arzunun ve şehvetin şahdamarı
omurgasız
orgazmlarla kirlenir beden
çoğalır
hayatımızdaki kılıçartıkları
yalnızlığımızdaki
kusur
hangi
kostümüyle çıkacak girdaptan
alalade
aşklar
vaziyeti
kurtarma operasyonu
anla bilici anla
arınır
bir gün sözcüklerden
hayatı zehirleyen
sözcüğün çocukları
|