ana sayfa / editörden / içindekiler / iletişim / arşiv / havuz hakkında

 

Satılan Anılar


Kadın ellerini ovuşturuyordu. Yılın ilk karı az önce düşmeye başlamıştı. Rüzgâr, önündeki sergiyi bozdukça o, yılmadan düzeltiyordu.
Sabahtan beri üzerine oturduğu açılır kapanır, küçük tabureden hemen hiç kalkmamıştı. Soğuktan morarmış yüzü, ürkekliğini ve mahzunluğunu bir ölçüde kapatmıştı.
Geçen yaz Almanya’ya gelin gelmişti Elif.
Yıllardır bir yuva kurmanın hayaliyle yaşamıştı köyünde. Ailenin en küçük kızıydı. Anası, babası öldüğünde üç yaşındaydı, ikisi birden ayrılmışlardı hayattan, bir kaza sonucu. Hatırlamazdı Elif. Çehrelerini bile unutmuştu. Köylük yerinde öyle pek fotoğraf da yaygın değildi.
Otuzundan sonra açıktan açığa "kart kız" olarak çağrılmaya başlanmıştı. Bu lakap hayallerini yıkar gibi olmuş, fakat tutunacak başka dalı olmadığından yine dalmıştı hayal dünyasına.
O günden sonra kimseye göstermeden işlemişti çeyizini. Karyola örtüsü bittiğinde, yastık kılıfları işlediğinde, bir erkeğin sıcak, güçlü kollarında bulmuştu kendini, düşlerinde.
Buzdolabı sahibi olması olanaksızken örtüsünü işlemiş, televizyonu ancak komşuda görürken, televizyon dolabı için küçük örtüler yapmıştı.

Becerisi nam salmıştı köyde. Birkaç yıldan beri gelin olacak kızların hemen bütün çeyizi Elifin elinden çıkıyordu.
Düşüncelere öyle bir dalmıştı ki Elif, “Bu örtü ne kadar?” diyen bir sesle irkildi. Soran Türk’tü. Elif’in Türk olduğunu anlamıştı.
"Beş Mark"
Müşteri, örtüyü pazarlıksız aldı. O da, bu örtüyle genç kızlığını yaşayacaktı.
"Daha fazla isteseydim." diye düşündü. Sehpa örtüsü bugün sattığı ilk eşya idi. O örtüyü bitirdiği gün karton kutu üzerine örterek, televizyonda gördüğü zengin evlerin hayalini kurmuştu. Birkaç elişi sanatının bir arada bulunduğu Elifin yaratışıydı. Herkes kendisine imrenecekti. Onu çekemeyen komşu kadınlar geldiğinde özellikle serecekti.
Müşteri, parayı verip uzaklaştığında yüreğinden bir parça koptu.
Cafer‘in Almanya‘da olduğunu söylemişlerdi. Yalnız dulluğu ve altmış beşinde olduğu ağızdan ağıza duyulmuştu. Elife, “kart kız” olarak talipti. Elif hemen kabul etmişti. Üstelik Almanya...
Komşuları takıldılar Elife:
"Bunca çeyiz boşa, Almanya’da kim bilir ne lüks içinde yaşayacaksın! Asortik olursun artık."
Bu sözlerle içten içe coşuyordu Elif ya, sevincini pek belli etmiyordu.
Cafer, Elifin ablasının oturduğu köydendi. Son yıllarda köye pek fazla da gelmemişti. Geçen yıl akrabalarına tekrar evleneceğini, uygun birisini aradığını haber salmış, onlar da, "gariptir, kurtulsun," diyerekten Elifi salık vermişlerdi.Aile arasında ufak bir toplantıda yenilmiş, içilmiş, kasabada da resmi nikah yapılmıştı. Kocasının yanına gidinceye kadar geçen bir yıl sürede, nakışlarına "Almanya" işledi Elif.
Elifin çeyizleri ne olacaktı? Ablasına sordurttu, "Alsın nesi varsa" dedi kocası.
Tüm düşlerini ve anılarını doldurdu Elif kutulara. Olmayan eşyaların örtüleri arkadaşıydı onun. Uçağa da birlikte bindiler: Çeyizleri, Elif ve erkeği.
Geldiklerinin haftasında birlikte çıktılar Cafer’le bit pazarına, ilk hafta doğrusu bir şey demedi kocası. Cafer’in önceden alıp sattığı eşyaları yüklediler. Sattıklarını sattılar, satamadıkları ufak tefek şeyleri oracıkta bırakıp geri döndüler. Elifin gözü kaldı, ses etmedi.
Altı aydır kendi çeyiziydi önündeki sergide sattığı.
Birkaç yemeni dışında, tüm anıları satılmıştı.

   
 


2001 H@vuz Bilgi Bankası - 2005 Havuz Dergisi

design by tema-solutions