Kutlama

                  


I

Bir şey var yıkıntılar içinde debelenen
Bir kuşluk vakti açık bir gökyüzüne benzeyen

Yanılgılarımızdan ilerde, tutkularımızdan ötede
Bir şey var benzeyen gövdemizin çiçek açan günlerine

Su salâsı mı gözyaşı mı ne güzel şiir öyle
Bir güzel yalnızlık ki kan veriyor hüznümüze

Vakit kabarıyor bizi çağırıyorlar
Vakit kabarıyor beğenilerimizden bir ateş yalımı vuruyor yüzümüze

Yaşamın köpürüyor sütü ve sevgilim
Bir şey var bizi zorlayan, bizi yoran bu günlerde

Yaşam tükenmiyor çünki çocuklar yitiyor bir saklambaç oyununda
Elim elini buluyor işte bak bir inanılmazlık geçitinde

Bir şey kalıyor yaşam denen bu çağıltıdan, öyle de
Peki bu karmakarışık gördüğüm düşlerden gündüze kalan ne

Benzer bir yerde benim kahvelerde olgunlaşan günlerim de
Sarsıntılarla uyanışına senin üçüncü uykundan ateşler içinde

Kıpkırmızı bir imkân halinde yürek vuruyor işte
Vakit kabarıyor umuda ve cumalara yakın turuncu bir çizgide

Yanılgılarımızdan ilerde tutkularımızdan ötede
Bir şey var benzeyen gövdemizin çiçek açan günlerine

Değil mi ki cahildik aktık çığlıktık yankılandık
Kanadık güzel bir halkın içinde eğilerek umutlarımız üstüne

Biz tütün içen kentlerde kitap okuyan ve dülgerlik öğrenenler
Koca bir günü bir karanfil kokusu gibi usulca indirenler yüreğine

Her gün geçtiğimiz ırmak bu, kuşluk vakitleri, çıngılar halinde
Her gün doğumla ölüm arasındaki o yerde ve hüzün renginde



II

Bir şey var işte bak vakit kabarıyor yine
Bir şey var benzeyen ahırlarda debelenen tayların rengine

Yanılgılarımızdan ilerde, tutkularımızdan ötede
Bir şey var işte bak oturuyor sineye sine sine

İnip gençliğinin yamaçlarından geçiyorsun kavşakları
Bir kalp kamaşması halinde balkıyarak kendine

Bir kuşluk patlaması ortalık, işte her şey yerli yerinde
Sense takılıp kalıyorsun nerden kalbinin alâmetine

Ki  rengi akmaktır zamanın, ondan kızarıyor yalnızlığın
Ondan, her şey kendisi olup dururken sığmıyor için içine

Günün rengi akmaktır, işte bir çay içimi tutuyor ışıman
Sonra yetmiyorsun aklına caddelerde uğrayıp camların ihanetine

Öğlen ikindiye kavuşuyor içinde, ikindi akşama
Pırıl pırıl kalıyorsun, nasıl, tutunup taptaze anların memesine

İşte bak bizi kendimize karşı kullanan hayat
Güneşleniyor parklarda karışarak çocukların sesine

Yani ki edasındasın albenisine kapıldığın vakitlerin
Aşikâr bir kanama geçirir gibi güpegün caddelerde

Çığlık çığlığa işte hayat, her şey alabildiğine
Bir cankurtaran sesi gibi kalabalıklar içinde, ölümü süre süre



 

 

  
  Turan Koç