Yeni yıl gecesi henüz bitmemisti ki (Petersburg’da kışın hava geç aydınlanır.)
Nevskiy Caddesi'nde bir adam bir sepet gülle kurumluca yürüyordu. Bu kişi
çiçekci dükkanının kuryesiydi. Evlerden birinin yanında durdu, kağıttaki
numaranın doğru olup olmadığına baktıktan sonra zile bastı.
Güller bir gün önce bir tiyatro prömiyerinde oynayan aktrise aitti. Soğuktan
donmuş gül yapraklarının arasında dörde katlanmıs beyaz bir kağıt duruyordu.
Genç kadın dikkatlice kağıdı aldı, açtı; yüzü parladı, sanki güller rengini
onun yüzüne bırakıvermisti.
Blok’un anıları, o zamanki yazışmaları ve baslıca şiirleri okuduğunda, insanın
hayalgücü 1907’nin ilk gününü böyle resmediyor.
Özellikle yeni yıl Petersburg'un içinden, güllerle seyahatin konu edildiği,
başlık yerine üç esrarengiz harfin bulundugu N. N. V. şiiri böyle bir tarihi
(Ocağın ilk gününü.) işaret ediyor.
Loca, tiyatro: Bütün bunlar yazarın hayalgücünün ürünü değil, Blok’un, yalnızca
N. N. V’ye ithaf ettigi şiir dizisi “Kar Maskesi” nde değil, ramp ışıklarını
göremeyen (Meyerhold ve Stanislavskiy’ nin sahneye koymayı çok istemesine
ragmen.) “Kaderin Şarkısı” adlı dramatik şiirinde de betimlediği gerçeğin ta
kendisi.
Şiirde birkaç kişinin adı geçiyor, fakat başlıca üç tanesi: Blok’un kendisinin
kolayca görüldüğü German karakteri, ikincisi German’ın hayat arkadaşı Yelena
(Eşi Lyubov Dmitriyeva burada kendisini tanımıştı.) ve şairin bu rolü mutlaka,
N. N. V’nin kendisinin oynamasını hayal ettiği billur sesli şarkıcı Faina.
Şarkıcıyı anılarında, Blok’un ilk biyografi olan öz teyzesi Beketova da
betimlemişti:
“Yüksek, ince endam, soluk bir yüz, ince hatlar, siyah saçlar ve gözler,
özellikle de sadece gözleri kapatan maskelerdeki şekle benzer fakat, genişçe
açık gözler, göz kamaştıran beyazlıktakı dişlerinin hafif gözüktüğü muzaffer,
vakur bir gülümseme.
Beketova’nin hayli kalın olan el yazmasındaki (Beketova ardında sadece şairin
anılarını ve detaylı biyografisini değil günlüklerini de birakmıştı.) “Maskeli
Kadın” genelde adının baş harfleriyle anılıyordu: “N. N. için cilve son derece
gereksizdi, oldukça sakin, şiddet ve sertlikten uzak ciddiyetiyle gayet
doğaldı. Şair sonunda “meçhulune” kavuşmuştu.
Her
şey Blok’un lirik dramı “Fars”la başlamıstı.
Meyerhold dramı sahneye
koymaya karar vermişti. Blok sıkça, hatta işe yeni başlayan bir
dramaturg için
bile fazla sayılabilecek sıklıkta kulislerde belirmeye başlamıştı.
Bununla beraber
N.N.V. şairi sahne aşkının dışında oraya çekebilecek başka bir
şeyin
olabileceğini aklına bile getirmemişti. Ancak daha sonra Blok’u
vestibule inen
merdivene doğru uğurlarken, şairin sesinin hoşluğu, müzikalitesi
gibi nefsi
okşayan sözlerinden sonra az çok birşeyler anlamaya
başlamıştı. “Konuştuğunuzda bir ırmağın şırıldadığını duyar gibi
oluyorum.”
Heyecana kapılan N. N. V bu kaçamak konuşmayı böyle hatırlıyordu, bu sahneye
tesadüfen tanık olan aktris Verigina ise söyle aktarıyordu gördüklerini:
Aleksandr Aleksandrovic ansızın ona doğru kararsız adımlar attı, sonra tekrar
geri döndü, sonunda merdivenin ilk basamaklarını çıkıp, “ Beni tiyatroya gelmeye
zorlayan şeyin ne olduğunu şu an gözlerinize bakınca anladım.” dedi.
Fakat bu konusma olduğunda yalnız değillerdi, yanlarında müstakbel anı yazarı
Valentina Verigina duruyordu. Şair, N. N. V ile yalnız kalmayı ne kadar da
istemişti. O gün yolladığı not günümüze kadar saklandı: “Bu günümü size adadım,
rica ediyorum bugün yanıma gelin. Sizinle mutlaka başbaşa görüşmem gerekiyor.”
Bu not en az “Fars” kadar ses getirecek olan “Maskeli Balo”dan önce sahnelenen
“Fars” ın prömiyerine bir gün kala yazılmıştı. Bir gün sonra ise yeni yıl
ayazını yiyen o güller...
Fakat neden maskeli balo? Katılan her bayan elbisesinin üzerinden renkli
kağıtlardan yapılmıs maske takmak zorundaydı. Girişte erkeklere de yüzlerinin
yarısını örtecek maskeler dağıtılmıstı.
Blok o gece her zamankinden çok daha nazik ve güleryüzlüydü. N. N. V. neşeli
bir şaşkınlıkla: “ Düşündüğümden çok daha nezaketliymişsiniz sevgili şair.”
dedi.
Blok sonradan aktrisin bu sıradan cümlesini hiç değiştirmeden şiirine koymustu.
Tabi aktrise verdiği cevabı (Siz Rusca bilmiyorsunuz kıymetli hanimefendi.) ve
karnaval maskesiyle başlayıp, yılan seklindeki ayakkabı bağlarıyla bitirdiği
tasvir cumlelerini de ekleyerek.
O günden sonra kimseden saklanmadan ve çekinmeden her yerde beraber görüldüler.
O günleri N. N. V. şu sözlerle dile getiriyor: Aleksandr Aleksandrovic’in beni
şehriyle (kendi tabiriyle) tanıştırdığı günlerde uzun yürüyüşler yapmıştık.
1907’nin Nisanında “Kar Maskesi”nin ilk baskısı, şairin son anda koymaktan
vazgectiği şu ithaf cümleleriyle baslayacaktı: Bu siirleri siyahlara bezenmis,
uzun, maskeli, karlı şehrimin alacakaranlığına ve ateşine aşık kadına, sana
ithaf ediyorum.”
Aynı
yılın sonbaharında M. A. Beketova aile günlüğüne şu
notları düşmüştü: “Anladığım kadarıyla ayakları
yerden kesilmis, sıkça görüşmelerine karşın kadın
sevmiyor ya da soğuk ve ulaşılmaz. Ancak Blok acı çeker gibi
durmuyor.”
İyi kalpli teyze! Onun icin önemli olan sevgili yeğeninin acı çekmemesi. Şairin
yasal eşi Lyubov Dmitriyeva ile ilgili ise şu hükme varmış sert gözlemci: “ N.
N. V.’yle boy ölçüşemez kesinlikle. Lyubov güzel ama nazı hoş değil ve kaba.”
Teyzenin karşılaştırmalı analizi bununla da bitmiyordu: “N. N.’nin edebiyat
bilgisi daha fazla, çok daha entellektüel ve zarif. Konuştuğunda insan yakınlık
hissediyor, Lyubov gibi yaban değil. Eminim Lyubov da aynı kelime hazinesine
sahip ama onun ağzında iğreti duruyor aynı kelimeler.”
Teyze işte burada yanılmıştı. Lyubov Dmitriyeva ölümüne az bir zaman kala tüm
yaşadıklarını bir yana atıp; açık, pişmanlık dolu ve samimi bir itirafta
bulunmuştu: “Blok’un hayata yaklaşımı ve yöntemi, düşünce dünyası karşısında
kendi bakış açımı küçümsüyor ve boş olduğunu anlıyorum. Blok’a güveniyordum
ancak kendime değil, kendimi kaybettim, bu yüreksizlikti, şimdi daha iyi
görüyorum.”
Blok’un şiirlerinin yanısıra, olayın geçtiği yerin bile işaret edildiği
otobiyografik olduğu şüphe götürmez eseri “Kaderin Şarkısı”ndan anlaşılan o ki
N. N. kendini henüz “yenememişti”:
“Tepede
German’in körpe bahçesinin çevrelediği beyaz ev, tüm gökyüzünü kapsayan bahar
grubunda parlıyor. Yelena’nın odasındaki bahçeye açılan büyük pencere... Küçük
kapıdan tepeye açılan yol...”
Peki burası Sahmatova değil de neresi, Blok'larin Sahmatovası (Şairin babadan
kalma çiftlik evinin bulunduğu yerin adı.) elbette. Tepedeki ev de yol da bahce
de.. Sahi gerçek bir bahçenin evin etrafı yerine, evin sınırları içindeki bir
yan yapının etrafında olması mümkün mü? Kahramanın isminin Aleksandr yerine
German olmasının önemi olmadiğı gibi bununda önemi yok. “Beyaz ev”in Blok’un
Sahmatova’daki eviyle benzer özellikler tasşdığına ilk olarak şairin teyzesi
Beketova şahitlik ediyor.
Buna Faina’nın istisna teşkil ettiğini ekleyelim. Petersburg'daki yaşamından
memnun olan esrarengiz Faina (N. N. V.) Sahmatova’ya hiç gitmemis, 1908 in
“Yakici Bahar”ı (Bir diğer eserinin adı.) Blok'ların babaevini
tutuşturamamıştı.
Bu yangın “Kaderin Şarkısı”nın yedinci ve son bölümünde, olayın geçtiği zaman
ilk bölümlerdeki gibi bahar değil kış olmasına rağmen her yere yayılıyor.
“Karla kaplı uçsuz bucaksız ova, firtınaya gebe rüzgar uğulduyor.”
Bu elbette “Kar Maskesi”nin devamı. Onun soyut, poetik dilinin, sert bir nesre
çevrilmiş ve de derinleştirilmis hali.
German, Faina’ya: “Sen benden de ötesin, ne yapacağımı bilemiyorum,
sadece yanında nefes alabiliyorum. Bana güçsüz, yabancı, bir hiç olduğumu
hisettiren delici bakışlar atıyorsun.”
Bu tür iltifatlara acaba N. N. V. nin tepkisi ne olmustu?
Blok ölümünden önce tüm mektupları yaktığı için onun tepkisini bilmiyoruz lakin
Faina'ninkini biliyoruz. “Tüm sözler diye güler Faina... hoş sözler.”
German bir şeyler daha mırıldanır fakat Faina işitmez. Faina’nin dudağından acı
içinde şunlar dökülür: “ Beni çağırıyor, yarim (Ayrıldığı, unutamadığı
sevgilisinden bahseder.) sesleniyor, her yere benimle geliyor.”
Kimden
bahsediyor? Çağıran nasıl bir hüküm sahibi ki, bu mağrur, özgür, güzel kadın
kayıtsız kalamıyor? ( N. N. V.’den dönen Blok, trenin vagonunda bunları not
almıştı.)
Sorunun cevabı eser de yok fakat Verigina’nın anılarında hayli teferruatlı
yanıt mevcut. N. N. V.’nin en yakın arkadaşı: “ N. N. V.’nin acısından gerçek
bir aşk yoktu.. Aşk vardı, gerçek bir aşk ancak Blok’a değil başka birine” diye
anlatıyor Verigina.
Verigina, bir keresinde N. N. V’nin “Blok’a nasıl aşık olunmaz, neden sevdiğim
adam sen değilsin?” diye iç çekerek hayıflandığını yazıyor.
Fakat olmamıştı: “Beni cağırıyor, yarim, sesleniyor, her yere benimle
geliyor.”
Blok, N. N. V’yi son kez 1920 yılının Mayısında yanlarında kaldığı profesör P.
S. Kogan ve eşininde geldiği "Sanat Tiyatrosu"nun müzik stüdyosunda
görmüştü. Blok’un Moskova’ya yaptığı sondan bir önceki sayılan bu ziyareti daha
sonra profesörün eşi detaylarıyla yazmış fakat N. N. V ile ilgili en ufak bir
şeyden bahsetmemişti. O geceye dair bir şeyler, N. N. V’nin ve arkadaşı
Veigina’nın anılarında mevcuttu. Verigina’ya göre, “Kar Maskesi”nin tüm kahramanları
o gün tesadüfen girişte karşılaşmış, perde arasında buluşmak, konuşmak üzere
anlaşmış, ışıklar söndüğündeyse Blok ortadan kaybolmuştu.
“Kadınlar Blok’a hayran oluyorlar, önünde eğiliyorlar, adeta tapınıyorlardı
fakat ancak işi sevgili olmaya kadar götürememişlerdi doğrusu." diyordu,
alışılmadık bir içtenlikle; şairin o zamanlar müstakbel eşi olan Lyubov
Dmitriyeva. Blok’a vermemeyi düşünüp arşivinde saklamayı tercih etiği
mektubunda şairle ilgili şunları yazmıştı: “ Beni hayattan çekip, bana sıkıcı,
soğuk ve korkunç gelen yükseklere çektiniz.”
Ya
Blok ne hissediyordu? Orada yalnız olmak daha korkunç ve soğuk değil miydi
acaba?
“Karlı Toprak” şairin kitaplarından biri. Bir şeyler yazıp, imzaladığı kitabı
günümüze kadar korunmuş. “Benim için kifayetsiz, ağır, şüpheli olan bu kitabı
size getirmeme müsade edin, onda neyin gercek neyin yalan olduğunu zaman
gösterecek. Bildigim tek şey kitabın ve içindeki sevginin tesadüf olmadığı.”
Kitap
N. N. V’ye hediye edilmisti. Fakat şair bu kez baş harfleriyle yetinmeyip ismi
tam yazmiştı: Natalya Nikolayevna Volohova’ya…
Natalya
Nikolayevna ondan neredeyse yarım asır daha fazla yaşamış, doksan yaşına doğru
vefat etmişti.
Rus
Şairlerinin Kadinlarina Dair
Yazar: Ruslan Kireyev
141 sayfa
Dergide yayımlanan
bölümün çevirisi:
Hanife Çaylak