İş yerinde, aile toplantılarında, arabanızda, seyahat ederken şiir dinleyebilmek? Ne dersiniz? Burada "okumak" kelimesinin yerini "dinlemek," kitabın yerini de CD alıyor. Ben sizler için şiirleri okuyacağım, siz dinleyeceksiniz. Bütün olay bu…

Teknoloji çağındayız. Bu çağda beyaz kâğıtların yerini bilgisayar ekranları, belge geçerlerin ve mektupların yerini elektronik postalar alıyor artık. Neden kitapların yerini CD´ler, kağıtların yerini müzikler almasın? Neden kayıt aletleri kalem, ciltler plâstikten olmasın? Birçok şeyin şekli değişiyor artık. 

Bu güne kadar hiç düşündünüz mü? En kötü bir ‘albüm’ 10.000 - 20.000 satarken bir çok şairimizin kitapları bin tane bile satamıyor? Bir şeyleri değiştirmenin zamanı geldi de geçiyor bana kalırsa. Artık şiir başka formlarda da insanlara sunulmalı.

"Sümerlerden bu yana şiir yazılıyormuş,
Bakıyorum da dünyanın haline
Yazılmasa da olurmuş..."
                       Süreyya Berfe 

Sanırım Berfe´nin sözlerinden de bu anlaşılıyor. Artık bir şeyler yapmak lâzım şiir için. Hele hele, bu çağa gelinmesine rağmen, okuma alışkanlığının çok yüksek (?) olduğu bir topluma, belki de başka bir yolla; kulak yoluyla ulaşmak gerekiyor. Her ne kadar bu toplumun "okuma alışkanlığı" olmadığı gibi, dinleme alışkanlığının olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu olsa da.

Bazı kişilerin hâlâ "edebiyatta teknoloji" kaygılarını anlamakta maalesef zorluk çekiyorum. Bir zamanlar televizyonda tiyatro olur mu diyenler, artık kendileri TV için tiyatro filmleri çekiyor. Tabiî ki tiyatronun yerini televizyon alamaz, alamaz ama kaç kişi var bugün Türkiye’de, tiyatro seyretmiş? Daha doğrusu; eğer bir kişi tiyatroya gitmemişse nereden bilecek tiyatronun ne olduğunu? Tiyatroyu tanıyan birinin televizyondan seyrettiği oyundan, tiyatrodaki seyrettiği oyun kadar tat alamayacağını hepimiz biliyoruz. Kitap okumanın tadını, CD dinlemekte bulamayacağınız gibi. Fakat, bu tür yapıtların, okuma alışkanlığına, edebiyata "bir merdiven, bir köprü" vazifesi gördüğünü de unutmamak gerekir.

Şiir okumasını çok sevmeme rağmen, gereken koşulları yerine getirmek, güncel  kavgalardan sonra, o yorgunluğun üzerine bir şiiri, şiir tadında açıp okumak gerçekten çok zor. Hep izinlere, hafta sonlarına ertelendi şiirler. Bir de Almanya gibi sanayi ülkesinde yaşadığımızı, bazılarımızın günde 8-10 saat çalıştığını göz önüne almamız gerekiyor. Bütün bunların dışında, şiir okumanın, düz yazı okumaktan daha zor olduğunu, yer, zaman ve insanın içinde bulunduğu psikolojik durumla yakından ilişkisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama şuna eminim ki, herkes, her zaman şiir dinleyebilir. Fakat bu sadece şiirse?

Şiir severlerin, her yerde, o şiirlerle beraber olabilmesi için, şiirin büyüsünü, müziğin büyüsüyle birleştirmeniz gerekir. Şiirin karakterine en iyi uyum sağlayacak müziği bulmanız, kulağa daha hoş gelmesini sağlamanız lazımdır. Bunu başardığınız zaman "şiir dostu" arabasında, odasında dinlenirken, kulaklıklarını takıp yolda, hatta hatta yemek yaparken bile; şarkı dinler gibi bunları dinleyecektir. Eğer bu iki güzel şeyi, formlarını bozmadan bir araya getirebilirseniz size garanti veriyorum, bir şarkıdan aldığınız tadın on mislisini alacaksınız. Tam yerinde olmasa bile, söyle bir misal de verebiliriz: Sezen Aksu’yu hepimiz tanıyoruz. Eğer bu kişi, bu güne kadar yazdığı "şarkı sözlerini" (şarkı sözü ve şiir apayrı kavramlardır) bir kitap olarak yayımlasaydı ve siz de alıp bu kitabı okusaydınız, hiç o şarkılardaki tadı bulabilir miydiniz? Bu tür yapımlarda, müziğin ne tür bir etken olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz.

Şiirlerimiz maalesef okunmayan kitaplar arasında sıkışıp kaldı. Ben de, madem öyle diyerekten, kitap bastırıp rafların arkasında tozlar içinde, sizlerin gelip benim kitabımı almanızı bekleyeceğime; ben size gelmeyi ve şiirlerimi, direk olarak size okumayı yeğledim. İşte "dinleme kitabi / sesli kitap" böyle doğdu. Her ne kadar Türkiye´de bu tür bir çalışmanın ancak on sene sonra (Kalan Müzik) ancak yapılabileceği, şimdilik çok erken olduğu söylendiyse de, ben şimdiden başlayıp on sene sonra, on albümle dinleyicilere ulaşmayı amaçladım. Bu akım çağın akımıdır. Göreceksiniz önümüzdeki on sene içinde bir çok şairimiz bu yola baş vuracaktır. Edebiyatta teknoloji? Evet, evet, evet... "Şiirlendirilmiş müzik veya müziklendirilmiş şiir" dalında ürünler vermeye devam edeceğim. Hele hele hedefiniz Avrupa´da yaşayan Türkiye´den gelmiş bir toplum ise, bu gerçekten gerekli.

Bu CD Almanya’da hazırlanan ilk Türkçe "dinleme kitabı / sesli kitap"tır. Türkiye’de ve Avrupa´da bugüne kadar daha böyle bir şey yapılmadı. Bu tarzda yapılanlar ise, dinleme kitabı değil, sadece ticarî amaç taşıyan "kaset"lerdir. Dikkat edecek olursanız bu kasetlerdeki şiir sayısı 8-10 taneyi geçmemektedir. Kullanılan müzikler için ise yazmaya değmez. Ben ise yüzlerce CD'den (4000'i aşkın enstrümantal melodiden)  birbirinden güzel 27 melodi ve bunlarla en iyi uyum sağlayan şiirlerden iki albümden oluşan bir CD yaptım.

Aklımdayken: Türkiye´deki bu tür yapımların, pop müziği, Türk halk müziği, hatta Türk sanat müziği dalında verilen eserlerle aynı kulvarda koşması da gariptir. Pop on, pop yirmi listelerinde şiirler yer alıyor. Desenize, “kültür- sanat-edebiyat programları yok ki televizyonlarda. "Spor programlarında, tele volelerde mi yer alsın bu tür çalışmalar? Siz de haklısınız, Nasrettin Hocanın hesabı.

Gelelim tekrardan sadede: Bana göre, yazdığı şiirlerin dilinden en iyi, o şiirleri yazan kişi anlayabilir. Öyleyse şair, kendi şiirlerini bir müzikle birlikte kendisi okumalı. Tabiî böyle bir yeteneği varsa. Buraya kadarı herkesin bildiği şeyler. Bilinmeyen ve yapılmayan şey ise, bu işi yaparken bir sürü insanın o işe parmağını sokması, birbirinden ayrı zevklerin aynı kompozisyonlarda birleşmesi, kombinasyonların uyumsuzluğu, ısmarlama (ticarî) müzik, sadece ve sadece para kazanmak için yapılan duygu sömürücülüğü, amatör ruhun bu yapımlarda bulunmayışı, müziğin sadece fon olarak arka plânda kalması yani; müziğe verilmeyen hak.  Bütün bunları göz önüne alarak, bu CD’yi sizler için a’dan z’ye kadar kendim hazırladım ve kendi firmam adına sizlerin beğenilerine sundum.

Bu tür bir albümü alan kişi "bir taşla iki kuş” vurmuş olacak. Birincisi: 2 saat 27 dakikadan oluşan, çiftli bir CD’de, birbirinden güzel, dünya müzik klasiklerinden veya hit olmuş melodilerden seçilmiş, çeşitli orkestralar tarafından yorumlanmış, enstrümantal melodiler. İkincisi: Bunlarla en iyi uyum sağlamış, şiirler, posalar, bir de öykü.

Bu çalışma, yani bu ilk ikili CD, bu serinin ilk ürünüdür. Planlanan 9 çiftli CD daha vardır. Bu on CD, yaklaşık 270-300 şiir ve bir o kadar da melodiden oluşacaktır. Bu seri tamamlandığında kütüphanenizde harikulade bir şiir "dinleme kitabı / sesli kitap" arşivi oluşacaktır.

 

[ANA SAYFA] [Nida Öz] [Siir Dinletileri] [CD 1- Firar] [CD 2- Hos Geldin] [Dinleme Kitabi ?] [Kitap ve CD'den]