Merhaba,
 
Yıllardır Avrupa'da gerilla savaşları gibi dağınık bir şekilde, tek başına veya küçük guruplar hâlinde "Edebiyat-Sanat" savaşları verilmektedir. Bu kişi ve guruplar arasındaki iletişim eksikliğinden dolayı, kendi bölgelerinde başarılar kazanmış kişilerin diğer bölgelerdeki edebiyat-sanat savaşçılarının  yaptıkları işlerden, kazandıkları başarılardan maalesef  haberleri bile olmamaktadır. H@vuz, düzenli bir "sanatkârlar" ordusu kurmayı, bu ordunun lojistik desteğini de,  bu işe gönlünü ve yıllarını vermiş kişilerden almayı tasarlamaktadır. Bir "Bilgi Banksı" görevini de üstlenmiş olan H@vuz, iki seneye yakın bir süredir yurt dışında yaşayan yazarların, bugüne kadar vermiş oldukları eserleri bir araya toplamaya ve ilk defa bir "Bilgi Bankası" kurabilmek için çalışmalarına hız vermeye çalışmaktadır. Bilgi Bankamızda yer almasını istediğiniz eserlerinizi lütfen aşağıda verilen adrese gönderiniz. Bunlar en kısa süre içinde H@vuz'da yayımlanacaktır. Bu işlev için koşullar "Katılım koşulları" sayfasında açıklanmıştır.
 
Yurt dışında birbirinden haberdar olmayan, yüzlerce Türkçe yazan yazarın bulunduğunu, bunların (şu veya bu şekilde) eserler verdiğini, ancak ne Türkiye'de, ne de yurt dışında yeterince seslerini duyuramadıklarını, yaptığı işlerden genelde kendisinin, birkaç yakınının, ya da dar bir kitlenin haberi olan bu kişilerin eserlerine tesadüfen bazı gazete ve dergilerde rastladığımızı, bu insanların Türkiye ile yaban arasında kaybolup gittikleri düşüncesiyle ve genelde aralarında geniş tabanlı bir  iletişimin merkezinin olmadığını göz önünde bulundurarak, Atlas Okyanusu'ndan Adriya'ya, Ege'ye, Akdeniz'den Baltık ve Kuzey Denizi'ne kadar uzanan 10,5 milyon kilometrekarelik bir alanın içine bir "H@vuz" inşa etmeye edilmiştir. Sizlerden gelecek yapıtlarla dolacak olan bu H@vuz'un tabii ki çeşmelerden de (yıllarca bu işe emek vermiş kişiler) yararlanılması gerekiyor. Buradan gelecek suyun H@vuz'un en azından yarısını  doldurması gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki ana "vana"yı sırf  kendi bahçesi için açanların dışında.  
 
H@vuz, yabanda yaşayan şair ve yazarlarımızın yapıtlarını geniş bir kitleye tanıtmayı, bu işleve paralel olarak, bu yazar ve şair, ressam vs. bir çatı altına toplamayı hedeflemektedir. Bunun yanı sıra, bu işe gönül vermiş ve bugüne kadar değerli uğraşılarda bulunmuş kişilerin deneyimlerinden faydalanmak kaçınılmazdır. Bu alanda çaba gösterip de bir türlü yapıtıyla okura ulaşamamış arkadaşların bu kişilerden faydalanmalarını sağlamak da ana gayeler arasındadır. Kısacası, bu işlerin "yolunu yordamını" bilmeyen kişilere biraz ışık tutabilmek. Bu alanda kötü deneyimleri olanların, bu işlerde hangi zorluklarla (tuzaklarla) karşılaşabileceklerini, başlarından geçen olaylardan örnekler vererek, yolun başındakilerin de aynı hataları yinelememelerini sağlamaları gerektiğini düşünüyor, deneyim alışverişinin, paylaşımın büyük faydalar sağlayacağı umudunu taşıyorum.
 
Herkesin aynı çatı altında, bu H@vuz'da buluşması demek, herkes "aynı stilde" yüzecek (yapıt verecek) anlamına gelmiyor. Sanatsal her tür yapıt ve sahibi H@vuz'da tanıtılacaktır. Bu yazının tümünde verilmeye çalışılan mesajlar göz önünde bulundurmak kaydıyla, herkes nasıl isterse, o biçemde yüzecek burada. Yeterli derinlik, uzunluk, genişlik bu H@vuz'da mevcut.
Bu siteye, dil, din, mezhep, ırk, yaş, cinsiyet, görüş, mevki vs. ayrımı yapmaksızın, Türkçe veya herhangi başka bir dilde ürün veren her yazar / şair, her ressam, her yontu vs. katılabilir.
 
40 senedir Avrupa'da yazın adamları / kadınları büyük meydanlara dikilen "Noel" ağaçları gibi. Köksüz ve kısa ömürlü. Büyüyenler görkemli bir hâle gelenler, önceden özel olarak hazırlanmış deliklerin içine giriverdiler. Bu ağaçlar ne kadar görkemli olurlarsa olsunlar, ne kadar yapay ışıklarla donatılırlarsa donatılsınlar; çevrelerine oksijen veremezler. Yurt dışındaki edebiyatımız, kültür sanat çalışmalarımızda maalesef aynı durumda. Bırakın "orman" olmayı, "koru" bile olamadık.
 
Bugünlerde birçok şairimizin kişisel sayfalarıyla sanal alemde karşılaşıyoruz. Bu siteler tasarım yönünden çok zayıf. Hazırlattırılacak iyi bir site ise (3-4 sayfalık) güncelleştirmeler hariç en az 300-500 €'dur. Bu kişilerin bin bir uğraş vererek, masraf yaparak kurdukları bu siteler, ne yazık ki genelde sanat severlerin bilinçli çabalarıyla ancak bulunabiliyor. Internet uzay gibi. Bilinemeyen, görünemeyen milyarlarca yıldız var. Gök bilimciler ancak yıldız kümelerinin bazılarını saptayabilmiş durumda. Bu iş de aynı böyle. Site tanıtımları çok uzun bir zamana endeksli. Aylar, hatta yıllar sürüyor. Madem ki amaçlarımız aynı, gelin beraberce uğraşalım. Hem zamandan, hem de giderlerden kısıtlamış oluruz. 
Bu çalışmayı başlatmadan önce birçok kişiyle görüştüm. Tahmin ettiğim gibi çoğu bu girişime gayet olumlu yaklaştı. Bunun yanı sıra tedirginlik yansıtan mesajlar da aldım. Bunlardan birini, yani en çok sorulanını belirteyim: Kimler bu sitede yer alacak? Tipik bir Türk sorusu. "Kimler? " Benim gibi düşünenler, eser verenler mi yoksa, kendi gibi düşünüp yazan-çizenler mi?
 Bir süre önce seviyeli bir gazetenin (Cumhuriyet) arşivlerini karıştırdım. Son iki-üç sene içinde şiir üzerine yazılanların sayısı (sadece bu gazetede) 2648. Bu sayıyı neden özellikle belirtmek istediğimi sanırım anlatmaya gerek yok. 2648 ayrı görüşte yazın. Hepsi kendine göre haklı. Hepsi değerli kalemler. Hepsi de şiir budur, böyle olmalı, şöyle olmamalı diye yazmış. Düz yazıları, diğer sanatsal çalışmaları siz hesap edin...
Aylardır sürdürdüğüm bu araştırmaları uzun bir süre düşündükten sonra ve tüm ön yargılara karşın, bir tapınak yazısında okuduğum tümceden yola çıkarak H@vuz'u hazırlamaya karar verdim.Bu tümceyi merak ettiniz değil mi? Şöyle: "BAZI İDEALLER O KADAR DEĞERLİDİR Kİ, O YOLDA MAĞLUP OLMAK BİLE BÜYÜK BİR ZAFER SAYILIR."  
 
Bu H@vuz'a kitabını Türkiye'de kendi parası ile bastırıp bavuluna koyarak buraya getirenler, yurt dışında bir yayın evinde yayımlatmış olanlar, gelişmiş teknolojiyi kullanarak şiirlerini, öykü veya romanlarını, dinleme kitabı / sesli kitap haline dönüştürenler, şiir albümü yapanlar, şiir / yazım veya güzel sanatların herhangi biriyle uzun zamandır haşır-neşir olan veya yeni başlamış genç yeteneklere sayfalar açmaya karar verdim. Bu eserlerin ne kadar sanatsal değer taşıyıp taşımadıklarını öncelikle okurlara / izleyicilere ve eleştirmenlere bırakmak istiyorum.
H@vuz'un inşaatı aşamasında, birkaç dostumdan mesaj alana kadar siteye Türkiye'den katılımcı düşünmemiştim. Sonradan "neden olmasın?" dedim ve onlara da bir sayfa hazırladım. "Türkiye'den" başlığı altında hazırladığım bu bölümde onlar, biz yabanda yaşayanlarla tanışırken, bizler de onları ve eserlerini tanıma olanağını elde etmiş olacağız. Arzu edenler buyursun.
Bu sitenin bir diğer amacı da, yıllar yılı bizleri görmezlikten gelen, gördükleri andan itibaren de "Ala manyalı" muamelesi yaparaktan dışlayan yayın evlerine, "biz de varız" diyebilmek. Kitap basma işinin sadece Türkiye'de yapılmadığını onlara gösterebiliriz.
 
Bugüne kadar birçok şairimiz yayın evi arama işini maalesef  Türkiye'ye yöneltti. Bunların sebeplerini hepimiz biliyoruz. Fakat bu kişiler, yani 40 yıldır yurt dışında yaşayan yazarlar, "zaten okumuyorlar kardeşim!" diye avazları çıktığı kadar bağırırlarken; asıl amacın seksen milyon, iki-üç milyondan daha fazla para getirir düşünceleri sanırım hiç olmadı. Onlar sadece vatan sevgisi için yaptı bu işi. Şimdi ise 40 yıldır "derin dondurucuda" kalmış bir halkla karşılaşmaktan utanıyorlar. En basit yolu seçerekten: Bunların bir şeyden haberi yok, bizim yerimiz (meydanımız) Türkiye "hodri meydan" demekten utanmıyorlar. Onlara okumayı sevmeyen bu halk için ne yaptıklarını sormaya da kimse cesaret edemiyor. Burada yetişen ve Türkçe konuşan / yazan yeni kuşakların Babıâli'yi tanımaları nasıl önerilebilir ki? Eğer bu öneriliyorsa (yukarıda yazdığım gibi) yolu-yordamı gösterilmeli. Veya yurt dışında (bizim yapmaya çalıştığımız gibi) bir Babıâli şubesi açmaya çalışılmalıdır. Çalışılmalıdır ki bu genç kuşaklar onların yaşadıkları zorlukları yaşamasınlar. Bankamız var, lokantamız, bakkalımız, berberimiz, dönercimiz, dansözümüz var da, bir Kültür Ataşemiz (bu işlevi konsolosluklarımız kısmen yürütüyor) bir yayın danışma merkezimiz, bir yayın evimiz yok.
Cismen yurt dışında olup, buralarda üretip, ruhen hâlâ Türkiye'de yaşamak, yurtdışında yaşayan halkı, yazar çizer grubunu hiçe sayılması? Enteresan, gerçekten çok enteresan!  Bazı balıklar vardır bilirsiniz. Açık denizlerde yaşarlar. Fakat yumurtlamak için  doğdukları yerlere (ırmak, nehir vs.) giderler. Çoğu açık denizlere bir daha dönemez... Yarısından fazlası yumurta bıraktıkları yerde veya "açık denize" ulaşamadan ölür. Bu da kitap basımı gibi bir fenomen, çok geniş kapsamlı bir konu.
Anlayacağınız hep biz onlara, Türkiye’ye gittik, onları izledik, hatta hatta onlar gibi (?) davrandık. Yurt dışında da kitap yayımlama olası iken, bu yoldan gidenler yok denecek kadar az. "Bavul ticaretine" devam.
 
Geçen gün Darmstadt Belediye Kütüphane Yetkilisi ile görüştüm. Kütüphanedeki, burada basılmış kitapların azlığından, diğer mevcut kitapların ise hiç bir yerden temin edilemediğinden yakındı. Eskiden Türkiye'den bulgur-makarna getiriliyordu, şimdilerde ise; kitap getirilmeye başlandı.  Bu kitap işi de aynı 40 yıldır buralarda kirada oturup, Türkiye'de mal-mülk almak gibi bir şey bence. Anlaşılır gibi değil ama, vardır mutlaka bir bildikleri. 
Evet sevgili dostlar, bu site aynı zamanda Türkiye'ye toplu bir mesaj, bir ses olarak da yorumlanabilir. Farklılık: Bu gizil ve bireysel potansiyelin toplu bir şekilde sunulması. Farklılık: Solo olarak değil, koro halinde, "yurt dışında da kâğıt kalem-kâğıt var" şarkısını yüksek bir sesle söyleyebilmek. Bu da böyle büyük bir tanıtım sitesiyle, kimin ne ürettiğini (belgeleriyle) yayımlamakla, örgütlenmekle olası. 
Ayrıca: Bütün bunların sadece benim çabalarımla yürümeyeceğini anlamak için "kâhin" olmaya gerek yok sanırım. Sizlerin de bu siteye yardımcı olmanız gerekiyor. Bu site her ne kadar tarafımca hazırlansa da benim kişisel sitem değil, hepimizin. Herkes eşit bir şekilde bu sitede tanıtılacak. Birinin beş yapıtı varsa, tabiî ki 5 eseri de bu sayfada yer alacak. Bir diğeri ise bir kitap veya bir albümle, bazıları bir öykü ya da bir şiirle...
 
Ayrıca web-tasarım bilgileri olan kişiler, daha doğrusu H@vuz adındaki bu sitede benimle beraber çalışmak isteyen herkes oezyapım@t-online.de adresime yazabilirler.
Mao'nun şu meşhur sözünü yazmadan bitiremeyeceğim yazımı: "Kuyunun dibindeki kurbağalar, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanırlar." 40 sene geçmesine rağmen yüzde doksan beşinin hâlâ kuyunun dibinde yaşadığı bir toplumda, yazarlarımızın kendi eserlerinin peşinde koşmaktan arda kalan zamanlarında, diğer eser vermeye çalışan insanların yardımına koşması; kuyunun ağzında oturup horizontun zevkini çıkartmaları yerine, eli kalem tutan gençlerle biraz uğraşmaları, "köy", "göç" ve yeni akım (?) "şarkı sözü" edebiyatının sona ermesi için çareler aramaları umuduyla. 
 
Not: Sitemizin "İletişim / Katılım" bölümüne bakarak (okuyarak), üyelik konusunda daha fazla bilgi alabilirsiniz. 

[ANA SAYFA] [NEDEN H@VUZ?] [A - B - C - Ç] [D - E - F] [G - H  - I] [J - K] [L - M - N] [O - Ö - P] [R - S - T] [U - Ü - V] [Y - Z] [iLETiSiM / KATILIM]