İlhan ATASOY

1970 yılında Kirşehir’de dünyaya, 1980’de işçi çocuğu olarak ailesinin yanına, Dortmund´a geldi. Dortmund, Anne-Frank Gesamtschule lisesinden mezun oldu. Bir süre Hukuk, Almanca ve Türkoloji okudu. Yazılarının yayınlandığı dergi ve gazeteler: Gırgır, Türk Dili Dergisi, Evrensel, Taz-Perşembe (Tageszeitung), Anafilya, Ayrıntı, Yankı. “Şiir Tadında Bir Komedi” isimli tek kişilik oyununu, Almanya’nın birçok kentinde sergiledi

Yapıtları:

 “Tehlikeli Öpücük” (Mizah kitabı) PiyaYayınları, İstanbul 1999.

 “Ağzımdan Kaçan Şiirler” (Şiir kitabı) Önel Verlag, Köln 2002.

 

                                                               İletişim: atasoy_ilhan@hotmail.com WEB sitesi: www.ilhanatasoy.com                     .

GODUM MU OTURTURUM

Türkiye’deki müzik piyasasında son birkaç yıl içerisinde öyle ilginç gelişmeler oldu ki, artık hergün onlarca sanatçıtürüyor, kasetler peynir ekmek gibi üretiliyor. Gerçi kimisi vız gelip tırıs gidiyor ama, kaset çıkarmak için İstanbul’a koşanların da ardıarkasıkesilmiyor yine de. Yeter ki müzik piyasasının bir babasıellerinden tutsun

Denizde kum bizde sanatçı gidişatına karşı bireysel tepkimi ortaya koymak istiyordum. Hazırİstanbul’da iken bir numara çevireyim, dedim.
 
Kendime büyük bir kasetçi dükkânı seçtikten sonra, Merhaba Televole diyerek içeri daldım. Orta yaşın üzerinde kelli felli bir adam;
       - Yardımcı olabilir miyim? diye sordu.
       - Evet, dedim, İlhan Atasoy’un son kasetini isteyecektim.
Adama kendi adımı söylemiştim. Amacım, kasetçinin nasıl bir tavır takınacağını izlemek idi.
       - Hay hay, dedi, ve kaseti aramaya başladı.İnanamadım. Aramaya koyulmadan önce, bu ismi hiç duymadım? demesini beklerdim kasetçinin. Demek ki bu ülkede gerçekten herkes sanatçı olabiliyormuş. Aradan kısa bir süre sonra;
       - İşte burda, dedi. Olduğum yerde dona kaldım. Nasıl olurdu böyle bir şey. Kaset çıkardım da haberim mi yoktu? Oğlum İlhan; iyi hatırla, dedim kendi kendime, klip de çekmiş olmayasın? 
     Kasetçi, elindeki kasetle bana dogru yaklaşırken birden durakladı, kasetin üzerine şöyle dikkatlice bir baktı, sonra;
     - Özür dilerim, dedi, Atilla Atasoy’un kasetini almışım.
     - Önemli değil, olur böyle şeyler, dedim. O an içime öylesine müthişbir rahatlık girmiş, sevincim de öylesine büyüktü ki, çekinmesem türkü üstüne türkü patlatacaktım.
     - Kasetin adını söyler misiniz bir zahmet?   
     - Eee.. sey.. ee... dilimin ucunda. Godum mu oturturum.
     - Hoop, ayıp olmuyor mu?
     - Pardon, size söylemedim. Kasetin adı böyle.
Kasetçi ikinci kez aramaya gitti.
      - Burda İlhan İrem var?
      - Hayır, o degil.
      - Küçük İlhan var?
      - Hayir, o da degil. Benimkisi biraz büyük.
      - İlhan Atasoy ne tür müzik yapıyor.Pop mu?
      - Evet. Nerden bildiniz.
      - Arabesk olsaydı kasetin adı biraz daha farklı olurdu. Örneğin, batsın bu gezegen, yaktın beni, zalim dünya, kahpe felek gibi... Aslında bizde her türlü kaset bulunur. Böyle birşeyle ilk defa karşılaşıyorum. Siz isterseniz biraz bekleyin bir de içerdeki arkadaşa sorup geleyim. Belki de o biliyordur.
     
Arkadaşıyla arasında geçen konuşmaları birazcık duyabilmek için, kulağımı çanak anten gibi hazır vaziyete getirdikten sonra pür dikkat dinlemeye başladım. Bizimkisi;
     - Müşterinin biri İlhan Atasoy’un son kasetini istiyor. Var mı böyle bir kaset? diye sordu. Yüzünü göremediğim yüzsüz de;
     - Ne bileyim ben. Aradığı hıyarın kaseti bizde yoksa başka bir yere gitsin, dedi.
Bana hıyar diyen adamın yanına varıp, hıyar sensin ulan, godum mu oturturum, diyecektim ama son anda vazgeçtim. Foyam ortaya çıksın istemiyordum, aksi taktirde ses tellerimi iyi bi gevşetirlerdi.
 
Kasetçi amca buruk bir şekilde yanıma geldi. Bu kez elinde kaset yoktu çok sükür.
    - Aradığınız kaset şu an bizde yok. Pazartesi günü gelirseniz mutlaka olur, dedi.
    
Kasetçinin halini görünce, adama karşı ayıp mı ettim? dedim kendi kendime. Bu düşünce yüzüme bir şamar gibi iniverdi. Nasıl davranacağımı şaşırıverdim. İki gün sonra tekrar gelirim, diyerek alalacele dışarı çıktım. Ancak, dışarıda dalgın dalgın dolaşırken, iki gün sonra gelirim dediğime pişman oldum. Ne yapıp edip pazartesi gününe kadar bir kaset çıkarmalıydım... Ben de mi şarkıcı olacaktım?
 Sevgim
 
sen
seni seviyorum demeye
gerek duymadan
yaşadığım
ve yanaklarının
hafif bir gülümseyişinde
öldüğüm
 
sevgimsin
 
Yolculuk
 
tren
içinde bir ben
ben´in içinde bir tren
biri Dortmund´a götürüyor
biri çocukluğuma
 
                Berlin -Dortmund
 
 
Cüzdan
 
çarşıdan
     pahalı bir
          cüzdan aldım
şimdi
   içine koyacak
          param yok
  
George W.Bush
 
babasını da sevmezdim
 
2003 
 

[ANA SAYFA] [HAVUZ YAYINLARI] [YAPITLARIMIZ] ['HAVUZ'DAKiLER] [CAGDAS ARMAGANLAR] [SANATCILAR iNiSiYATiFi] [SiZiN WEB SiTENiZ?] [ETKiNLiKLERiMiZ] [HAVUZ GÜNCEL] [BAGLANTILAR]