|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
S. Saime ESEN
23 Nisan 1974
yılında Polatlı’da doğdu. İlk ve orta dereceli eğitimini Ankara’nın Polatlı ilçesinde bitirdi. Daha sonra 2000 Yılında Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümün’den mezun oldu. İlkokul beşinci sınıfta başlayan yazma
merakı ortaokul ve lise çağlarında da artan bir ivme ile hayatında varlığını korudu. Sinemaya, tiyatroya ve kitap okumaya yoğunlukla bir zaafı vardı.
En sevdiği alışkanlıklarından biri kitap almak; vazgeçemediği
uğraşlarından ilkidir. Duyguların ifade edilmesini, sihirli dünyaya açılan bir pencere olarak görmektedir.
Genellikle ülke ülke gezmeyi, insanları gözlemlemeyi ve ilgisini çeken konular üzerinde araştırma yapmayı
çok sever.
Bugüne kadar mevcut olan bazı süreli yayınlarda görev almış ve periyodik olarak yazıları yayınlanmıştır. |
|
|
Benim Olur musun endişeleri itsem bir kenara düşüncelerini milyonlarca renge bürüsem geçmişin kötü izlerini siliversem
kozasından çıkarsam
en güzel kelebeğimi sevgiyi tutsam örsem başına
benim olur musun?
unuttuğun şiirleri satır satır ezberlesem çaresizliğine çare olsam
en kötü gecelerini kocaman odalarıma kilitlesem umut kırıklarını yapıştırsam tek tek
benim olur musun?
o mavi gülü taksam gene kulağına
en kısa eteğimi giysem en sıcak busemi kondursam dudağına kocaman açsam kucağımı
sersem kalbimi sersem şehrin orta yerine sevdalandım diye bağırsam deliler gibi
benim(le) olur musun?
04. 05. 2004 |
|
|
|
SAAT ÇALMADAN UYANMAK Yüzünü seyrediyorum. Yatağın diğer kenarında durup öylece sana bakıyorum.
Perde aralığından süzülen ışık dudaklarına vururken, en sevdiğim hâline bürünüyor yüzün. Dakikalar uzadıkça uzuyor, gözlerim sessizliğiyle bedenini izliyor. Uyurken gülmeyi başarabilen sevimli hâlin büyülenmeme neden oluyor.
Öyle masum görünüyorsun ki, masumiyetine dokunmaya korkuyorum. Fazla olmadı, birkaç saat önce omzundaydı başım, ellerim ellerinde kilitli, yüreğim yüreğinle bulutların üzerinde dans ediyordu. Hiç bitmese bu an ya da zaman, kalsa
olduğu yerde, sen hep öylece uyusan, gözlerim takılı kalsa yüzüne, seyretsem. Ayrılığın can alan acılığını duymadan ezberlesem her kıvrımını, gözümün değdiği o güzelim tenini... Saatler boyunca kayboluyorum. Bir nefeslik mesafede peşine düşüyorum
öpücüklerin... Avuçlarımın içine alıp çekiyorum kokunu. Çakırkeyif olan ruhum dile gelip, türküler mırıldanıyor. Bilemiyorum dile gelen hangisi? Tanımıyorum, dışarıdaki gürültüleri, yönünü bulamayan meltem esintisini...
Yanımda sadece sen varsın. Yüzündeki ışığı siliyorum,
siliyorum çünkü, yalnız gözlerim değsin istiyorum. Duygularım bakışlarımın yanından koşarak geçiyor, engel olmak istemiyorum. Seni sevmek için çaba harcamıyorum. Sevmeyi unutan insanlara inat, sevgisizlikten uzak duruyorum.
Elimi tuttuğun ilk anda saçıma kondurduğun buseleri
nasıl seviyorum. Gözlerimi kapatıp, öpüşünü düşlüyorum. Ne zaman dudaklarımı buruştursam, hemen bu oyunu anımsıyor, kendi kendime gülümsüyorum.
Sana bakarken gördüklerim öyle hoşuma gidiyor ki, saatin can sıkıcı sesine bile duyarsız kalıyorum. Zorlukla araladığın gözlerini, bakışlarıma
değdiriyorsun. Daha sonra çocukça ovuşturup, gerinmeye başlıyorsun. Birkaç dakika daha öylece kalıp, uyanmış halini izliyorum. Mahmurluğun mırıltıyla da olsa, zır zır çalan saate küfürler saymana engel olamıyor.
Son bir kez dikkatlice bakıyorum yüzüne. Güldüğünü
fark ettiğimdeyse, dudaklarına doğru eğilip, ıslak bir öpücük konduruyorum. Yanaklarını kavrayan ellerim, beş dakika mahkum kalıyor tenine.
Ne güzel şey duygu havuzunda yüzebilmek seninle, ne güzel şey gülüşlerimiz, rengarenk... Yanından kalkmalı ve işe gitmeli mi bugün ? Her sabah olduğu gibi aynayla göz göze gelip, başımın üzerine düşen yapılacak
işler listesini pencereden atmalı mı dışarı? Geç oldu, acele etmeliyim; giyinmeli, makyajımı yapmalıyım.
Güzel bir sabahı böylece bırakmak, bu
defa eziyetten beter duygular yaşatıyor olsa da, ayaklarım geri geri atsa da adımlarını; günü sevgi ve şefkatle kucaklıyorum.
07 Mayıs 2004 S. S. Esen |
|
|