Ordu doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Ordu ve İstanbul’da tamamladım. Trakya Üniversitesi Büro Yönetimi ve Sekreterlik Bölümü mezunuyum. Şu anda özel bir şirkette yönetim asistanı olarak çalışıyorum.
 
Yaklaşık beş yıldır şiir ve edebiyat dünyasının içinde bulunma sevincini yaşıyorum. Bu dünyaya ilk fidanımı 1999 yılında, Ozan ve Yazarlar Kültür Derneğinin (Üsküdar) Türkiye genelinde düzenlemiş olduğu şiir yarışmasında Türkiye ikincisi olmakla diktim. 2000 yılında gene bu derneğin yönetim kurulunda görev yapma şansı bana verildi. Ardından kendi özel şiir dinletilerimi düzenlemeye başladım. Yaklaşık 3 yıldır İstanbul, Taksim’de Özgür Sanat Platformu adı altında şiir, türkü, tiyatro eserleri sunan programlar yapıyorum. 2001 yılında yine aynı çatı altında yaklaşık 1 ay süren ve programlarıma katılan yazim dostlarının yapıtlarından oluşan bir de şiir sergisi açtım.
 
İstanbul aşığı biriyim. Hâlâ Anadolu toplum kültürü ile modern şehir anlayışının en iyi analizini yapabilen, her iki anlayışın en güzel örneklerini verebilen bir balıkçı kasabasında, Sarıyer'de yaşıyorum.
 
Tüm dünyadaki şiir severlere masmavi bir MERHABA!
 
-Türkiye ikinciliğine hak kazanmış şiirim-
 
Yaşam Alıntıları


Hayat göz kırpmaz insana,

Ansızın doğarken açarsın gözlerini.
Ta ki ciğerlerinde oksijen bitip;
Düşene kadar göz kapakların ölüme.

 
İste budur onca kavga, yenmeye çalıştığımız hayat!

Emek verdiğimiz,
Emek verip de kaybettiklerimiz, kazandıklarımız,
Sevdiğimiz -bir zamanlar- delicesine,
Tutkularımız, aşklarımız.

Terk ettiğimiz, edenimiz olur,
Saygısızca ürkek ve buruk.
Bir akşam üstü gibi,
Bize sormadan!

Sevenlerimiz de elbet, sevdiklerimiz kadar.
İste o zaman anlarız sevgiyle açan çiçegi
Kırmadan koklamak gerektigini.

Dağılırız ya yurdun dört bir yanına.
İş, aş, ekmek, avrad bulmak için,
Kimimiz bulur umduğunu,
Kimi sanar bulduğunu.

'Vatan borcu namus borcu' ya.
Bu yüzdendir körpe vücutların toprakla tanısması
Kanayan dünlerin,
Solan maolyalar bırakması tarihe.

-İnsan özelliğini yitirmişlerimiz de var, şükürler olsun-

Olsun.
Biz bunlara alışığız,
İt gibi sürünmeyi de, bey gibi yaşamayı da biliriz.
Kötü olmasa, iyinin değerini bilinir miydi?
'Hiç' deriz bazen.
Biz kendimizi avutmayi iyi biliriz!


Sabriye KAVUNCU
02 mayıs 1999