|
|
|
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
|
|
|
Evleniyoruz!
Yanlış anlaşılmalar üzerine yeni bir araştırmaya başladım. Bu
aslında hiç de öyle zor olmadı. Bizim ülkemizde yanlış anlaşılmalardan daha sık yaşanan başka bir şey yokmuş meğer. Sanırım, Türkçemizin zengin kullanım
alanından kaynaklanıyor bu sorun...
Günseli İnşaat Basın Yayın Matbaacılık Gıda Tekstil Turizm İthalat İhracat Ticaret Limitet Şirketi denen bir yeri
aradık günün birinde. Neden mi? İçinde Matbaacılık yazısını gördük de ondan! Bizim de o sıralar dekorasyonunu yeni tamamladığımız müzik mağazamızın
açılış davetiyelerini bastırmamız gerekiyordu.
"Tamamdır hanımefendi, biz şimdi birazdan çırak göndeririz, siz de ona elinizdeki örneği veriverin bir zahmet."
Örnek diyordu çünkü elimizde gerçekten de bir örnek vardı ama üzerinde biraz çalışılması gerekiyordu. İşimiz son derece acele olduğu için kolay bir davetiye türü seçmiştik.
Beyaz karton üzerine siyah yazı olacaktı. Biçem falan önemli değildi. Önemli olan, yazım hatası yapılmamasıydı.
Çırak geldi ve ona anlatmaya başladık. Ama çocuk
anlamış gibi görünmüyordu. Bunun üzerine ona anlattıklarımızı bir de örnek davetiyenin üstüne not ettik.
Orijinal davetiye aynen şöyleydi:
Evleniyoruz!
Bu en mutlu günümüzde sizleri de aramızda görmekten onur duyarız.
Anne adı: xxxx Baba adı: xxxx
Tarih: xxxx Adres: xxxx
Evleniyoruz kelimesinin yerine, yeni
mağazamızın ismi gelecekti. Bu en mutlu diye başlayan cümle ise Açılış şeklinde başlayıp aynı devam edecekti. Olay çok basit görünüyordu.
Anne ve baba
adları yok edilip orada sadece mağazanın adresi olacaktı. Tarih bölümüne açılış gününün tarihini yazıp çırakla matbaaya gönderdik.
İki gün sonra bir kucak dolusu
basılmış davetiye geldi. Hemen açıp kontrol ettik. Manzara evlere şenlikti! Matbaacı mağazamızın ismini 'Evleniyoruz' yazısının altına eklemişti. Üstelik 'Bu
en mutlu açılış günümüzde...' diye garip bir cümle devam ediyordu. Anne baba adları çıkmıştı ama açılış tarihi nikah davetiyesindeki tarihi taşıyordu.
Hemen geri gönderdik. İncelediğimiz numunenin de üzerinde beğenmediğimiz kısımları işaretledik ve not düştük: Bu bir nikah davetiyesi değil!
Ertesi gün hemen getirdiler
davetiyelerimizi. Doğal olarak hemen inceleme gereği duyduk. İlk çıkan numune biraz içimizi ferahlattı. Evleniyoruz yazısı yok edilmişti. Ama onun yerine kocaman harflerle 'Bu bir nikah
davetiyesi değil!' diye yazmamışlar mı?
Ben çıldırdım! Yerimden kalktım. Biraz mağazanın içinde yukarı aşağı volta attım. Bir bardak su içtim.
Sakinleştim ve tekrar yerime oturdum. Gayet sakin bir şekilde elime bir davetiye aldım. 'Bu bir nikah davetiyesi değil!' yazısını karalayarak yok ettim. 'Bu en mutlu' kısmını da
yine karalayarak cümleden çıkardım.
Artık hiç vakit kalmamıştı. Açılış iki gün sonra yapılacaktı ve davetiyelerin acilen davetlilerin ellerine ulaşması
gerekiyordu. Tedbir gereği en alta hiç de dostane olmayan bir not düştüm: Anlamadığınız bir şey varsa, lütfen telefon edin!
Ertesi gün davetiyeler geldiğinde ise matbaayı
aramayı düşünmedik bile. Zaten yapılacak bir şey kalmamıştı o saatten sonra. İster istemez davetiyelerimizi dağıtmaya başladık. Her birinin dibinde o dipnot
vardı: Anlamadığınız bir şey varsa, lütfen telefon edin!
Zerrin Oktay |
|